Bölüm 39

26 4 0
                                    

Edis

Okyanusun yanına giremeden çagatayla karşılaşınca olduğum yerde kalakalmıştım. Okyanus bu hale geldiyse Çağatayın geleceği durumu düşünmek bile istemesem de ona da olup biteni anlatmalıydım.
- Edis noluyor okyanus neden bu halde neler oluyor Allah aşkına dedi
- çağatay bak kardeşim şimdi sana anlatacaklarım canını çok yakacak ama sabırlı olmalısın tamam mı ? Lütfen şimdi şu koltuklara varıp oturalim dedim.

Benim söylediklerim karşısında çagatayın yüzü an be an kasılırken benimle birlikte koltuklara doğru varıp oturdu.

Benim konuşmam için beklese de ben konuya nasıl gireceğimi bilemiyordum.
- Çağatay bak şimdi. Biliyorsun ki nehiri kaçırmışlardı. Senin yaralanmana  da bu sebep olmuştu hatta. 
-Evet abi biliyorum ama görüyorsun bengayet iyiyim nehir nerde onu bulabildiniz mi dedi
- evet bulduk fakat bir sorunumuz var?
-buldunuz mu kim yapmış müfit iti yapmış demi yine sevdiğim kadını elimden aldı. Ben onu bir elime geçirirsem var ya ne yapacağımı çok iyi biliyorum dedi.
  Çağatay sinirle gezinirken tekrardan oturmasını söyledim.
- nehiri kaçıran atakanmış.  Dedim.

Benim bu söylediğim karşısında küçük dilin yutmuş gibi hiç bir şey söyleyememişti. Bende meseleyi daha fazla uzatmamak adına
- Ama asıl konumuz bu değil . Okyanus bir şekilde Atakana ulaşıp ablasını kurtarmış fakat ablası merdivenden inerken başını trabzanlara sert bir şekilde çarpmış. Buraya getirdiklerinde acil ameliyata alındı. Fakat sorun şu ki nehirin beyni ödem toplamaya başladığı için onu uyutuyorlar dedim .
Çagataya kafatasının açık olduğunu ve komaya girdiğini söyleyememiştim. Çağatay birden ayağa kalkıp
- Nehir nerde diye bağırmaya başladı. Ben Çağatayı sakinleştirmek kolundan tutup oturtmaya çalışırken beni itip etrafta koşturmaya başladı. Önüne her gelene nehiri soruyor bilemediklerinde ise onlara da saldırıyordu. Ben yanına varıp kolundan tutup bir tokat attım. Kendisine gelmesi gerekiyordu. Tokatın etkisiyle kendisine gelmişti. Gözyaşları içinde bana sarılıp
- Edis ben ne yapacağım nehir bitanem sevgilim ölürse ben nasıl yaşarım. Dedi. Ben çagataya hadi nehiri görmeye gidelim biraz sakinleşmelisin dedim.
Çağatay gözyaşlarını silip benimle birlikte nehirin odasının önüne geldi. 

Çagatay

Sevdiğim kadın orda öylece yatarken ben sadece camın dışından bakabiliyordum. Yanına giremiyor elini tutamıyor ve ona destek olamıyordum. ALLAH kahretsin onu nasıl koruyamadım. Eğer o gözlerini açmazsa ben ne yapardım nasıl yaşardım?
Ellerimi cama koyup nehirin beni duyması için başımı cama yasladım.
- sevgilim bir tanem her şeyim ben burdayım. Sana bir şey olmasına asla izin vermeyeceğim. Korkma bir tanem burdayım ben sakın kendini yalnız hissetme dedim.
Daha sonra telefonu elime alıp babamı aradım.
- baba bu benim senden ilk ve son isteğimdir nolur bana en iyi beyin cerrahlarını bul getir lütfen sevdiğim kadın ölümle cebelleşiyor ona yardim et nolur. Eğer ona bir şey olursa ben yaşayamam baba lütfen bana yardim et dedim . Babamda tamam deyip telefonu kapattı. Biliyordum ki babam bana asla kıyamazdı ve eminim nehiri kurtarması için iyi bir doktor bulacaktı.

Edis

Çağataya ne kadar ısrar etsem de benimle gelmeyi reddetti. Babasının gelip nehiri kurtaracağını söylüyordu . Ben mecburen onu orda bırakıp okyanusun yanına dönmeliydim. O ne haldeydi acaba?

Okyanusun odasına girdiğimde onun odada olmadığını fark ettim. Hemşirelere sorduğum da ise çıkıp gittiğini öğrendim. Bende hemen ilk işim eve bakmak için yola koyuldum eve vardığımda ise olanlar olmuştu.  Ama ben kendime hakim olup okyanusun pişman olacağı bir şeyi yapmasını engellemiştim. Şimdi ise karşımda maça gitmemiz için bana telkinde bulunuyordu.

Okyanus

Ertesi gün gözlerimi açtığım da bugün maçların olduğu aklıma gelmişti. Ve ben 2 gündür hiç antreman yapmıyordum. Bu yüzden hemen edisin odasına gidip onu uyandırmalıydım.

Odadan çıkar çıkmaz doğruca edisin odasına varıp kapıyı tıklattım.  Edis üçüncü tıklamam da Edis kapıyı açmıştı. Uykulu gözlerle bana bakarken
Hayırdır okyanus bir şey mı oldu dedi ben bir şey olmadı anlamında kafamı sallayıp sadece -bu gece maçlar başlıyor dedim
Edis anlamaz gözlerle bana bakıp
- Ne yani maça mı gideceksin dedi. Bende evet anlamında kafamı sallayınca
- aşağı in iki dakkaya geliyorum konuşmamız lazım dedi. Bende tamam deyip salonun yolunu tuttum.  Ama içim içimi yiyordu bu günkü maçları kazanmalı ve müfit itine artık ulaşmalıydım. Yoksa ona bir şey yapamadan kendime zarar verecektim.
Ben salona indikten sonra Edis de arkamdan gelmiş ve karşıma oturmuştu. Derin bir nefes alıp bana baktı
-Okyanus ben maçlardan çekilmeni istiyorum artık maçlara girme . Gidip ismini sildireceğim dedi
-Edis böyle bir şeyi asla yapmayacaksın artık kaybedecek neyim kaldı ki? ben artık ablamsız bir hiçim. onu çok özlüyorum kaç gündür ayrıyız. bugün ise o içerde ölüm kalım savaşı verirken ben korkak gibi kaçacak miyim asla böyle bir şey mümkün değil. Ben bu maçları ablam için kazanacağım ve en son gidip müfiti öldüreceğim dedim sesim itiraz kabul etmez bir tondaydı.

- Okyanus neden anlamıyorsun beni? Bu intikam ateşi herkesten çok seni yakıyor farkında değil misin? Etrafına bir bak, etrafındakilere bir bak. Hangisi mutlu bunu bir düşün? Çağatay mı mutlu yoksa nehir ? Yada ben mutluyum yoksa sen mi? Kim mutlu söylesene bu intikam hepimizi mahvetti görmüyor musun? Evet senin maçlardan kazanacağın paraya benim de çok ihtiyacım var ama yine de sana daha fazla yüklenilmesini istemiyorum. Bana izin ver bu işi bu gece bitireyim. Müfit iti de hak ettiği cezayı elbet çekecek dedi.

Ben edisin söylediklerini sakince dinliyordum. Onun söylediklerine karşı içim de ne bir öfke vardı nede bir kırgınlık. Sadece içimde yanıp duran bir ateş vardı. İntikam ateşi. Bu ateş ise edise değil müfiteydi.  Ve ben onu öldürmeden bu ateşin sönmesinin imkanı yoktu.

- Edis... sanırım sen beni anlamıyorsun dedim. Sesimin sakin çıkmasına özen gösteriyordum. Çünkü Edisin söylediklerinin hepsi doğruydu. Ama eksikti bu eksiği de ben tamamlamalıydım.

- evet söylediklerinin hepsi doğru ama bir eksikle.  Benim mutluluğumu ve benim çevremin mutluluğunu yarim bırakan ben değilim. Uzun zamandır bu mutluluk ikide bir elimden alınıyor. Ben daha fazla mutluluğum elimden alınsın istemiyorum. Bu işi bitireyim ve bende artık kendime yeni bir hayat kurayım. Ablamla birlikte mutlu huzurlu bir hayat... anlıyorsun değil beni ben bu şekilde ne ileri gidebilirim ne de geri. Ben kararliyim bu maçlara çıkacağım seninle veya sensiz sen kararını ver. Ben aşağıda antreman yapıyor olacağım. Dedim.

Sesimin soğukluğu beni bile ürkütmüştü. Çünkü artık daha fazla zarar görmek istemiyordum bu iş bitmeli ve ben hayatıma dönmeliydim.

İNTİKAM ATEŞİ (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin