Bölüm 23

37 7 0
                                    

Bugün gerçekten çok yorucu bir gündü. Sabahın köründe Okyanus için kalkmıştım. Ama hanımefendi kendini beğenmişliğinden ödün vermeyip bana karşı çıkmıştı. Sinirlerime hakim olamayıp son hafta getireceğim bölgeye getirdim. Okyanus için çok zor olacaktı muhtemelen. nasıl olmasın ki daha düz yolda dövüşemiyor. 

Tahminim de yanılmam için en azından bir saat geçseydi. Söz konusu Okyanus olunca bir saat değil beş dakika bile söz konusu değildi. 

Yarım saatlik kapışmada benle dövüşmek yerine kaçmayı tercih ettiği için düzgünce dövüşememiş üstüne birde sinirlenmeye başlamıştım. Sinirle yaptığım hamlenin sonucu ne oldu peki dersiniz?

 Okyanus yerde kolunun üstüne düşmüş bir de yetmezmiş gibi bana bağırıyordu. Kendini beğenmiş ufaklık güya  bana haklı olduğunu göstermeye çalışıyordu. Ama bu sefer haklı değildi. Savaşmayı öğrenmeliydi. Beceriksizlikte bir yere kadardı. Daha fazla dayanamayıp:

--Okyanus bir sus kızım sen susmak nedir bilmez misin? En saçma anlarda sende bol bol saçmalıyorsun anladım da kızım kolun kanıyor, dikiş atılması gerekir ve sen durmuş neden burada dövüştüğümüz hakkında methiye düzüyorsun. Kusura bakma ben senin ne kadar beceriksiz olduğunu unutmuşum birden. dedim 

Demez olsaydım bir hışımla kalkıp gitmeye başladı. Bende ağzımı tutsam iyi adamım aslında ama malum tutamıyordum çenemi. Hay çenemin ayarına sokayım ya. Okyanus demeden okyanus yere yığıldı. Hemde gözlerimin önünde hiç bir şey yapamadan tekrar yere taşların üstüne düştü.  

Okyanus'un kolunda ki kanı görür görmez onu yerden nasıl aldım nasıl hastaneye götürdüm hatırlamıyorum bile. Tek aklımda kalan kanayan kolunun görüntüsüydü. Şimdi de Okyanus'u acile getirmiş, kolunu sardırmıştım. Ama hala uyanmamıştı. Doktor hem kan kaybı hemde şekerinin düşmesine bağlı uyuduğunu söylüyordu. Fakat benim inatçı kızım kesin benden kurtulmak için uyanmamakta direniyordu. 

Okyanus'un başında beklerken saate baktığımda saatin dokuza geldiğini gördüm. Okyanus iki saattir uyuyordu. Uyanmalı idi artık. 

-Okyanus aç artık gözlerini güzelim hadi. Uyan artık. Ablan merak etmiştir. dedim.

Ama nafile Okyanus inat etmiş uyanmıyordu. Okyanus'un elini tuttum gözlerimden iki damla yaş süzülmesine engel olamamıştım.Canı çok acımış olmalıydı değil mi?  

Bu düşüncelerle baş etmek kolay değildi. bu yüzden başımı okyanusun koluna koydum güç vermek için. Ah kimi kandırıyordum ki okyanusun uyuyan halinden bile güç almak içindi. Nasıl olduysa uyuya kalmışım. Gözlerimi araladığımda ise Okyanus elini çekmeye çalışıyordu. ne olduğunu anlamadım bile. kendine geldiğini gördüğümde kantine yemek almaya gittim. simdi konuşmaya başlarsa susmayacaktı. en iyisi bir an önce kaçmaktı. kantinden iki tost yapmalarını söyleyip beklemeye başladım. okyanus acıkmış olmalıydı.  uyandığından beri bir şey yememişti. 

tostlar hazır olduğunda çay da alıp odaya gittim. ama okyanus yoktu. nerde bu kız daha az önce burda yatıyordu. yoksa mufit mı geldi. hemşireyi bulmalıydım. nere gider hemde kolu yaralıydı. hastanede hemşire diye bagırdım. etrafıma bir sürü kişi toplanmıştı. ama kimseyi umurayacak hake değildim. okyanus kayıptı. hemşire koşarak yanıma geldiğinde

-neyiniz var noldu diye sorduğunda okyanusun olmadığını söyledim. hemsire endişelenmemem gerektiğini az önce taburcu olduğunu söyledi. bu kız cidden beni burda bırakıp gitmiş miydi haber bile vermeden öyle mi? iyi bir dersi hak etti. herkesten özür dileyip hastaneden çıktım. o sırada telefonuma msj sesi geldi. baktığımda okyanustan olduğunu gördüm.

- Hmm düşünelim muhtemelen hastane birbirine girdi. Hey ergen stayle çok mu korktun söylesene bana bir şey oldu sandın değil mi? Ama unutma fırtınaya yakalanmak istemiyorsan o gemiye binmeyecektin :)

Yazan bir msjı nasıl gönderir bu kız. Gerçekten de yaşadıklarını bilmiyor olsam daha olgunlaşmayan şımarık bir kızın teki olduğunu söylerdim. ama intikamını bu şekilde alıyorsa artık bir şey demeyeceğim. bu savası o başlattı ama ben bitireceğim görecek gününü.

İNTİKAM ATEŞİ (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin