Eve geldiğimde ablamda çoktan gelmişti. Akşam yemeği hazırlamış beni bekliyormuş. İkimiz beraber sofrayı kurup oturduk. Ablam bir şey olduğunu anlamış olacak ki bana dik dik bakmaya başladı.
-Dökül bakalım okyanus ne oldu dedi
-Bir şey olmadı sultanım dedim. Ama gülmeye başlayınca tabı bir şey olduğuna emin oldu.
-Evet, okyanus buraya geleli bir ay olmasına rağmen hala bir şey olmaması şaşırtıcıydı zaten ama simdi seni dinliyorum ne oldu anlat.
Dedi eee tabı bir insanı ablası ancak bu kadar tanır daha doğrusu bir insan ancak bu kadar kendisini belli eder. İçime dönük biri olamadım ne yazık ki anlıyorlar tabı.
-pekâlâ, sultanım simdi şöyle ki. Dükkânı kapatırken bir grup üniversiteli geldi. Dedim hemen ablam anladı tabı.
-Dur tahmin edeyim bu gençler kapatacağız lafından anlamayıp sana diklendi sende dayanamayıp kafayı gömdün demi
-Imm şey abla evet doğru ama şöyle ki bana değil Rüstem babaya diklendiler ve onu itekleyince dayanamadım. Dedim.
-belaya bulaşmaya ne kadar meraklısın okyanus ya sana bir şey olsaydı. Nerden biliyorsun karşındakinin normal biri mi değil mi? Hep böyle düşüncesiz olmak zorunda mısın? Çok bencilsin neden beni de düşünüp hareket etmiyorsun? Hem burayı Antalya mı sandın. Burada düzgün insanı bile çiğ çiğ yiyen insanlarla dolu. Bunlara sen nasıl karşı durabilirsin ki? Nice insanları alıp götürdü bu pislik torbası seni mi götürmeyecek akıllı ol dedi.
Sanırım ablamı yine kızdırdım? Ablamı yine bana sesini yükseltip kızmıştı. Beni kaybetmekten gerçekten korkuyordu? Ya bana bir şey olsa ablam ne yapacak? Ama bu oyuna mecburum ne yapmalıyım? Kaldı ki böyle konuşması sinirlerime dokunmuştu.
-Abla bana bak taa gözlerimin içine. Orda ne görüyorsun korktuğumu falan mı bilmem ama benim ne gördüğümü söyleyeyim mı bende Okyanus'sam çakallar dünyasının altını üstüne getiririm. Kaybedecek hiç bir şeyi olmayanı sen iki çakalla korkutamazsın. Kaybetmişin diyeceği sudur. Bu saatten sonra ne fark eder üç aşağı beş yukarı. Su hayatta amma batarız amma çıkarız. Önemli olan zaten yoktan var etmek bir şeyleri elinde olanı herkes kullanır. Sen elinde olmayanı kullana ki millet farkını görsün. Neyse simdi kapat bu konuyu ve sen beni izle neler değişecek çakallar dünyasında görelim.
Tabı yaşadığım Müfit olayı bana büyük bir ders vermişti ve acı bir kayıp. Babamı kaybetmiştim. Sadece kadın olmam istendiği için oysa ben kızken daha mutlu ve özgürdüm. Sonuçları ağır olsa da babamın intikamını elbet alacağım. Tabı ablam bunu bilmiyordu. Nasıl söylerdim babamın benim yüzümden öldüğünü. Ve tabı onun intikamı için İstanbul'a geldiğimi.
Müfit belası uydurmuş tabı adamları yapmışmış yemedim tabı ben bunu herkes maganda kurşunu sanıyor ama ben biliyorum hangi itin kurşunu olduğunu. Bunu daha fazla düşünmemek ve ablamı fazla kızdırmamak adına:
– Ayrıca sultanım dayaktan kimse ölmez.
Deyip güldüm ortamı yumuşatmak istiyordum.
Ama ablamın gözlerinde öyle bir sinir gördüm ki sanki aklından beni dayaktan öldürüyormuş gibi.... Böyle düşününce de baya komik bir durum olmuştu. Güldüğümü fark eden ablam:
-Demek senin kaybedecek hiçbir şeyin yok ve senin için bu kadar basit. Pekala Okyanus hanım git kendini öldür uğraşma benimle. deyip odasına gitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNTİKAM ATEŞİ (Tamamlandı)
Ficção AdolescenteAdı gibi bazen hırçın bazen de durgun ve intikam yemini etmiş bir kız.... Okyanus Sporcusu yaralanan ve bu yüzden sıkıntıda olan bir antrenör.... Edis kader bunları nasıl bir araya getirecek? Bir araya getirse bile Okyanus'un etmiş olduğu int...