Miray okuma sonrası çekilecek sahneler için makyaja giderken Kubilay'ın yanında yürüdüğünü fark etti, geçen sezon sonunda kendisinin yoğun ilgisine kayıtsız kalamamış; birkaç kez dışarı çıkmışlardı. Neşeli şakacı, hallerini seviyordu onun. Kubilay'la pek sıkılmazdınız, pek derin bir konu da konuşamazdınız. Pınar'ı ve onu sahiplenmesini sevmişti, dizideki durumun tam tersi oluyor gibiydi Kubilay Pınar'a tam bir arkadaş gibi davranırken ona özel yaklaşıyordu. Başta birlikte vakit geçirirlerse ona karşı hislerinin artabileceğini düşünmüştü,ama işte buradaydı. Bir aydır görüşmemişlerdi ve o bir ay boyunca Kubilay'ın aklına bile gelmemesi bir yana, ona özel hiçbir ilgi göstermemiş malum şahsı kafasından atabilmek için; günde dört saat uyuyup insanüstü bir çabayla kendini çalışmaya vermek zorunda kalmıştı .
"Dalgınsın Miray. Aklın İngiltere'de mi kaldı?"
"Biraz öyle oldu. Dün geldim ya ,hala alışamadım sanırım. Çok yoğundum kurslar,çalışmalar...Şimdi biraz boşlukta gibiyim."
"Aklını orada bırakacak başka bir şey olmadı yani?" Kubilay'ın imalı sorusuna rahatlatıcı bir tebessümle cevap verirken "Yok,aklımı İngiltere'de bırakacak başka bir şey olmadı..."bahçedeki banklarda Senan abla ve Boran'ın birlikte çekecekleri sahne üzerine konuştuklarını gördü. "Sonuçta, önem verdiğim herkes burada. Senin yazın nasıl geçti, film çekimleri vardı değil mi? Bir de reklamda oynamışsın havaalanında gördüm,karizmatik çıkmışsın fotoğraflarda"
Kubilay gururla gülümseyerek hafifçe başını önüne eğip teşekkür etti sonra Cem Yılmaz 'ın filmindeki hatıralarını anlatmaya başladı. Beş dakika sonra kahkahalarla gülüyorlardı.
"....birden adam önümüzde iki kasa fıstıkla bitiverdi ,Cem abi de bakıyor kaç saattir aradığımız adamın amacı ne diye...Adam yanlış anlamış meğerse. Telefonla arayıp fıstık yeşili kasalar istemişti sanat yönetmeni fon için. Bu telefonda tam anlamamış,sonuçta yanlış anlaşılma yüzünden set üç saat gecikti ama bizde ekipçe epeyce fıstık yedik"
Miray gülmeye devam ederken Kubilay hala anlatıyordu "Cem abi isyan etti; bana komik diyorlar şu yaşananları da filme eklesek gösterinin üç katı gişe yapar dedi. Sonra durdu, bir dakika yaparız biz bunu dedi herkes yarıldı tabi"
"Miray Hanım, makyaja buyrun"
Miray karavana doğru giderken Kubilay birden elinden tuttu. "Aslında ben bir şey soracaktım ondan geldim, laf karıştı. Filmin galasına benimle gelir misin?" Miray bu soruyla bir an kaldı ne diyeceğini bilemedi "Şey ..Ne zaman? Yani ne zaman olduğuna bağlı, söz veremem malum okul daha başlamadı. Tarih uygunsa olabilir tabi ama uy-uymaya-dabilir" tüm gevelemeleri arasından Kubilay istediği cevabı almış gibiydi yüzü aydınlandı "Tamam tamam vakti gelince konuşuruz, sen makyaja git hadi"
Makyaj masasına oturup aynada allak bullak olmuş yüzüne baktı, galaya birlikte gitmek birlikte fotoğraflar verilmesi demekti aylardır haklarında dönen dedikoduların tescillenmesi demekti. Bunu menajeriyle konuşmalıydı önce ne yapılması gerektiğini o bilirdi. İşin magazin kısmını bir tarafa bırakınca Kubilay'la olmak istiyor muydu? Daha fazla tanısa özel olarak da hoşlanabilirdi belki...
"Selam Miray"
Yanındaki boş makyaj sandalyesine oturan Boran'ı görünce kendine lanet etti. Kimi kandırıyordu ki ? Birinden hoşlanabilmek için çabalamak da neymiş! Yanındaki adam,bir ay önce bir erkeğin bir kadınla ilgili yapabileceği en berbat yorumları yapmasına rağmen sol yanında 6.5 sallantılar oluşturuyordu işte; hiçbir çaba sarf etmeden hem de..Miray'ın sessiz kalması üzerine, Boran yerinde huzursuzca kıpırdandı.
"Burası boş diye aldılar beni, rahatsız olduysan ben-"
"Yok ne münasebet! Nasıl uygunsa öyle olsun" Sesinin nasıl bu kadar soğuk çıktığına kendi bile şaşırmıştı. İnsanlar kırılmaktan korunmak için duvarlar örerdi bunu duymuştu. Faket ses tonuyla fark etti ki Miray duvarlar örmemiş; Çin Seddi çekmişti aralarına. Şimdi görüyordu çok kırılmıştı, tahmin ettiğinden çok çok daha fazla kırılmıştı. İşin acısı tüm bu kırgınlığa rağmen çok seviyordu Yeni yeni anlıyordu çok sevdiğini; onunla konuşmamak, ona bakmamak, suratını asık tutmak bir savaşa dönüştükçe anlıyordu. Boran'ın onun tavrıyla bir şey demeden sessizce önüne döndüğünü gördü. Makyajı yapılırken aklının içi pazar yeri gibi onlarca soruyla doluydu. O yazın ne yapmıştı? Film çekimine katıldığını duymuştu. Ne filmiydi ? Rolü neydi? Ne zaman gösterime giriyordu? Birkaç ay sonra bir oyunda yer alacaktı,provalara başlamışlar mıydı? Tiyatro sahnesine dönmek ona ne hissettirmişti. Tüm bunları düşünürken yüzünü ifadesiz tutmaya çalışmak çok zordu. Boran sayesinde oyunculuğum gelişiyor diye düşününce kendi kendine gülümsedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEMAS
FanfictionÖnünde kalın çizgilerle çekilmiş yolun dışına çıkıp gerçek hayata temas etmek insana nasıl bir güç getirir? Bu güçle kalbinizin kendisiyle bile mücadele edebilir misiniz? Hayrankurgu görünümünde aslında herkesin bir yaş döneminde yaşadığı "ben bu ha...