"Nasıl oldu bu? Nasıl geldiniz? Ay hala inanamıyorum!" Miray otel odasındaki balkonunda hazırlattığı yemek sofrasında Boran'ın elini gitmesinden korkar gibi sıkı sıkı tutmaya devam ederken,Kayaalp ve Pelin'e dönmüştü. Kayaalp kendinden memnun bir kahkaha attı. "Bu ikisini şirket çalışan olarak göstermek zorunda kaldım kısa sürede vize alabilmeleri için,yoksa biraz zor gelirlerdi.Senin sevgilin acıların çocuğu olduğu diye yaptıklarıma bak,çift olarak borç hanenize yazılıyor bunlar ilerde Pelin'le aramız bozulduğunda hatırlayıp yardımcı olursunuz artık."
"Niye seninle aramız bozulacakmış?"
"Pelin'cim sen inatçı keçinin tekisin,ben kıskanç ve sinirlenince şarteri atan bir adamım elbet arada birbirimize gireriz diye düşünüyorum."
"Şimdi sana trip atmam gerekirdi ama maalesef haklısın." Pelin Kayaalp'in omzuna elini atıp tek koluyla sarılırken Miray'a muzur bir şekilde kafasını salladı "Sevgilin zeki olunca da zor be...Ağız tadıyla cazgırlık bile yapamıyorsun."
"Sen mi cazgırlık yapamıyorsun? Duy da inanma!"
"O ne demek şimdi?" Pelin'le Kayaalp tatlı tatlı laf atıştırırken Boran'ın onlara değil kendisine baktığını gören Miray gülümseyerek ona döndü. Genç adamın boştaki eli yanağına ulaşmış, baş parmağı kaşının kenarını okşuyordu. "Zayıflamışsın." dedi endişeleyle gözleriyle onu süzerken.
"Mart'tan beri spor-diyet yapıyorum ya Boran.Şişman değildim ama belim biraz kalındı,hafif göbeğim vardı. Hayatımda ilk defa 34-36 beden eteklere girebilmeye başladım."
"Öyle değil.Ne bileyim sevmedim bu halini.Çok güzel görünüyorsun evet ama..."
Miray endişeyle açtığı gözlerini Boran'ın yüzünde gezdirirken "Ama?" diye sordu."
"İyi görünmüyorsun." cevabını alınca elini kolyesine götürüp bakışlarını kaçırarak önünde çevirdi genç kız. "İyi...İyi değilim. Benim kafam çok karışık...Ne yaptığımın farkında olmadan bir şeylerin içinde sürükleniyorum.Siz gelmeseniz ben gelmeye çalışacaktım.Burası güzel bir yer,heyecanlı bir yer de...Kimsem yok doğru düzgün bu heyecanı paylaşacak.Kendi dilimi bile konuşamıyorum. Set...Yarın gelirsen ve seni sokmama izin verirlerse -öyle prosedürler var ki sanırsın gizli üsse giriyorsun- görürsün.Hiç bizde ki gibi değil,alakası yok."
Pelin'in "Burası film sektörünün zirvesi ve sen önemli bir yönetmenle çalışıyorsun bazı şeyler farklı olabilir doğal olarak "diye lafa katılmasından,aralarında konuşmayı kesip onları dinlediğini gören Miray burukça gülümsedi.
"Karavanların içi çok lüks,set ekibi aşırı profesyonel her şey dakika dakika programlı.Çıkabilecek aksilikler için her zaman alternatif planlar var. Ekipman...Ekipmanlar çok acayip...Nolan üç boyutlu çekime karşı,ama üç boyutlu olmasa da öyle kameralar kullanıyorlar ki;görüntüde kendimi izlediğimde bile bir garip oluyorum üzerime nur inmiş gibi...Yani alıp şu çatalı
dört açıdan çekip kısa film diye salsalar izlenir.O derece güçlü görseller çıkıyor. Bunlara şaşırıyorum,etkileniyorum tabi...Bir yandan da bunlar beklediğim şeylerdi,beklemediğim şey insanlar...Herkes çok,nasıl desem kasıntı,ciddi.Biz sette aralarda ekiple muhabbet ederdik,çay içerdik; ne bileyim herkes birbirini tanırdı,çoluğunu çocuğunu hatrını sorardı birbirine. Burada sette değil de resmi bir kurumda çalışıyormuşum gibi...Neredeyse askeri sayılabilecek bir hiyerarşi var. Yönetmen ne derse yapılıyor...Tövbe tövbe,adam Tanrı mübarek "olsun" diyor bir şekilde olduruyorlar."Masadakiler gözleri tabaklar arasında hızlı hızlı gidip gelirken kendi kendine konuşur gibi bir süredir içinde tuttuklarını arka arkaya döken kızı sessizce dinlerken, bir birilerine endişeli bakışlar yolladılar. Miray onların bu sessizliğini fark edemeyecek kadar dalgın bir şekilde devam etti."Holly'e başta beni soktuğu egzersiz programı için kızmıştım ama doğru yapmış.Görürseniz sakın söylemeyin siz yine de ona.Aksiyon sahneleri olacağını biliyordum,kitabı okudum sonuçta...Bu kadar fazla olacağını bu kadar fiziken zorlanacağımı bilmiyordum. Geçen hafta yapay yağmur altında ormanda,çamur içinde saatlerce koştuk;cidden koştuk yani...Motorsikletle kaçış sahnesinde kolumu yanda bizi takip eden arabanın dikiz aynasına çarptım hareket halindeyken,ekranda otuz saniye görülecek ya da belki kesilecek sahneler için kendimizi paralıyoruz.Film iki saat civarında sürecek; yirmi dakikalık İstanbul kısmı için bir ay çekim yapıldı. Otuz dakikalık New York için elli günlük planlama var.Bir saat on dakikalık Paris için oraya yerleşeceğiz herhalde...Neyse en azından İstanbul'la saat farkı çok yok uçakla da iki üç saat gidip gelmem daha rahat."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEMAS
FanfictionÖnünde kalın çizgilerle çekilmiş yolun dışına çıkıp gerçek hayata temas etmek insana nasıl bir güç getirir? Bu güçle kalbinizin kendisiyle bile mücadele edebilir misiniz? Hayrankurgu görünümünde aslında herkesin bir yaş döneminde yaşadığı "ben bu ha...