Kar taneleri toprağa doğru nazlı nazlı süzülürken, yoğun programlarına yetişme çabasındaki set ekibi bu güzelliği görebilecek durumda değildi. Bundan ötürüdür ki yönetmenin çekimi baştan yapacaklarını belirten sesi,üçüncü kez yükselirken kimse bu haberi sevinçle karşılamadı. İki oyuncu da ekibin sıkılmışlığı karşında suçluluk duymakla beraber, yanlarına gelen yönetmen konuşurken sessizce önlerine bakıyorlardı.
"Gençler ne oluyor size ? Daha önce kaç tane sahneniz oldu, ikinci kez çektiğimiz nadirdir. Bugün dördüncü tekrardayız. Siz böyleyken beşinci de olabilir,emin değilim." Miray suçunu bilen bir çocuk gibi ayakkabılarını incelerken, Boran derin bir nefes alarak yönetmene döndü. "Tavsiyeniz nedir? Neyi yanlış yapıyoruz." Adam derin bir nefes alıp ikisine doğru eğilip fısıldayarak "Birbirine çok aşık,gizlice evlendikleri halde haftalardır birbirine dokunamamış iki gencin kavuşmasını canlandırıyorsunuz. Saatlerdir benim izlediğim şeye gelince; birbirini sevişirken öldürecek iki düşmana benziyor daha çok, sinirlenmeye başlıyorum."deyip dışarıyı gösterdi . "On dakikanız var aranızda bir problem varsa çözüp, gelin.Tekrar baştan başlamak istemiyorum." Kameraman ve sanat yönetmeninin yanında gidip,önlerindeki ekran üzerindeki görüntü hakkında konuşmaya başlayan adamı beş on saniye izlediler.Boran eliyle kapıyı işaret edince Miray çıktı. Daha önce çok kez onlarca farklı sahnenin provasını yaptıkları küçük odaya girdiler. Kapının tam karşısındaki genişçe camın iki yanına yerleştirilmiş kanepelere karşılıklı oturdular. Yüzleri karşı karşıya gelirse kıyamet kopacakmış gibi,ikisi de sağa sola bakıyordu. En sonunda Miray dayanamadı " Hadi ben olaya "yabancıyım" malum. Sana ne oluyor da bir türlü çekemiyoruz." Boran sinirle gülerek kaşlarını kaldırdı. "O ne demek şimdi? Oradan bakınca playboy gibi mi duruyorum Miray? 26 yaşında yedi senedir ailesinden ayrı İstanbul'da yaşayan bir adamım ben. Benim durumumdaki ÇOĞU erkekten fazla bir şey bildiğim, yaptığım yok." Genç kız gözlerinden şimşekler çıkarak ona baktı. "Neyse konumuz senin aşk hayatın değil...Çekimi halletmemiz gereki-"
"Konu hiçbir zaman benim "aşk" hayatım olmadı. Öyle olsa ..." ilk defa kıza kısa da olsa bir bakış atıp, sonra tekrar camdan dışarıyı izlemeye devam ederek "...başka şeyler konuşurduk." diye kendi kendine mırıldandı. Kısa bir süre ikisi de karı izleyerek hem biraz sakinleşmiş, hem de sürelerinin kısıtlı olduğunu hatırlamışlardı.Aynı anda konuşmaya başlayınca ortam gergin olsa da gülümsemelerini bastıramadılar.
"Bence şöyle yapalım..."
"Yapmamız gereken..."
Miray anlık yumuşamasını hemen toparladı. "Anlat bakalım neymiş yapmamız gereken, aramızda işin ehli olan sensin." Boran ters ters bakınca "Konservatuvar mezunu olan sensin ya ondan dedim ,belertme gözlerini!" diye ekledi. "Olayı dışarıdan izliyormuşuz gibi konuşalım, bizden bağımsız olarak. Miray ve Boran birbirine kızgın olabilir..."
"Kırgın da olabilir..."
"Yanlış anlaşılmış hissediyor olabilirler.."
"Önemsenmemiş hissediyor da olabilirler..." Bunun saatlerce uzayabileceğini gören Boran derin bir nefes alıp kızın gözlerinin tam içine baktı.
"Sonuçta bunlar bizi ilgilendirir. Biz orada biz değiliz, Hilal ve Leon'uz. Onlar olarak konuşamadan onları canlandıramayız. Senin Gözde'ye dediğin gibi sahnede ,asıl karakterlerimizi geride bırakmamız lazım öyle değil mi?"
Miray kendi sözleri ile tuşe olmanın verdiği huzursuzlukla kıpırdandı. "Haklısın o zaman söyle bakalım" Silkinip daha dik ufaktan kendini beğenmiş bir tavır aldı. "Bana karşı ne hissediyorsunuz ..."Boran ne diyeceğini bilemeden hızla kafasını yerden kaldırıp kıza bakarken Miray tam bir Hilal'e dönmüş şekilde "...Teğmen Leon" diye lafını tamamlayınca güldü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEMAS
FanfictionÖnünde kalın çizgilerle çekilmiş yolun dışına çıkıp gerçek hayata temas etmek insana nasıl bir güç getirir? Bu güçle kalbinizin kendisiyle bile mücadele edebilir misiniz? Hayrankurgu görünümünde aslında herkesin bir yaş döneminde yaşadığı "ben bu ha...