Bir insandan vazgeçmek,en acınası durumdur. Hem de yara bırakıp gitmesi de cabası. Vazgeçtiğiniz insanın ee haliyle yanında durmak için nedeniniz olmaz. Yanında olmayınca da onunla ilgili her şeyi yavaş yavaş unutursunuz sesini kokusunu..ve daha birçok şey. Eğer o kişi size derinlerde bir yara açmış gitmişse ve siz çok seviyorsanız yinede yara açanın da yarayı kapatanın da o olmasını istersiniz ancak bazen o yarayı kapatmak için çok uğraşsa da kapatamaz çünkü o yara bandı temiz değildir. Başkalarının yarasını kapatmak içinde kullanmıştır. Ta ki biri çıkıp gelir yaralarınızı sarar iyileştirir. Yara ne kadar derinse o kadar unutmak için çaba sarfeder. Ama gel gör ki kız o yarayı asla unutamaz hep erkeklere güvensizlik hep bir korku yaşar içinde. Ne istediğini kendi bile bilemez. Hem yara açanın yarayı kapatanla aynı kişi oluşunu hemde unutturmasını ister. Ama bunu yapacak cesaret o adamda olamayabilir.
Araba durduğunda geldiğimiz yer o evdi. O geceki anılı gördüğüm yer. Hayatımı mahveden yer... Anıla anlamsızca yüzüne baktım. Ağladığım belli oluyordu sanırım. O da bana bakınca afalladı gözlerinde pişmanlık vardı saklamaya çalışsa da belli oluyordu. Özlemiştim yüzüne uzun uzun bakmayı. Duygularıma kalbime engel olamıyordum. Ancak tek bildiğim şey anılı affetmeyeceğimdi çok istesem de öyle birşey olmayacaktı.
"Neden buraya geldik" dedim.
"Konuşacağız" dedi otoriter bir sesle.
"Konuşacak bir şey yok Anıl. Nasıl kızı becerdiğini mi konuşacaksın benimle ha? Hem konuşmak için bu yeri seçmende ayrı bir konu" dedim.
"Konuşacak çok şey var Güneş" dedi Anıl sesi buz gibiydi.
"Tamam ama o eve asla girmem ben nolur o eve girdirme beni" dedim.
"Tamam burada konuşalım" dedi Anıl.
"Evet ne konuşacağız" dedim.
"Suçu kendinde aradın mı hiç neden Anıl böyle birşey yaptı diye sordun mu kendine" diye sordu bana.
"Çok kez sordum aslında ve biliyor musun hiç cevap alamadım" dedim.
"Güneş yapma sen olmadan da ben bunları yapıyordum erkeklerin ihtiyacları bir nevi" dedi. Nasıl bu kadar rahat olabiliyordu açık açık ona yetmediğimi söylüyordu.
"Anıl beni götür evime" dedim gözümden yaşlar süzülürken.
"Bana yetmiyordun güneş bende ihtiyaçlarımı karşıladım" dedi Anıl.
"Anıl beni evime götür" dedim güçlükle. Çünkü ağlıyordum.
"Güneş hiç bir zaman seni sevmedim" dedi Anıl.
"Zaten benim dikkatimi senin gibiler çekmez" dedi ardından. Gerçekleri tokat gibi yüzüme vuruyordu tek tek. Tam tokat atacakken bileğimi kavradı ve sıkmaya başladı canım acıyordu.
"Sana hiç bir zaman değer vermedim aksine seninle olduğum sürede barda neler yaptığımı tahmin bile edemezsin" dedi gözlerine baktığımda az önceki pişmanlık silinmiş az önceki öfke almıştı yerini sesiyse bir buzdan daha soğuktu.
"Sen benim için sıkıldıkça oynadığım bir oyuncaktın daha fazlası olamadın Güneş" dedi artık ağlamıyor arkama yaşlanmış sadece boşluğa bakıyordum. Keske şimdi yok olsaydım.
"Beni evime götür" dedim. Sesimde ne titreme ne de başka birşey vardı. Onun ki kadar soğuk buz gibi bir sesle söylemiştim.
"Seninle işim bitti evine götüreceğim bir daha aynı ortamda bulunsak dahi ne sen beni tanı ne de ben seni tanıyayım" dedi. Sessiz kaldım o da gazı kökleyip arabayı sürmeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANLAMSIZ AŞK #Wattys2016
Teen Fiction© Tüm hakları hayal dünyama saklıdır. Bir aşk düşünün öyle anlamsız ki öyle olaylar yaşanıyor ki ne olduğunu anlamıyorsunuz. Hem çok seviyorsunuz hemde gitmek istiyorsunuz ama ondan bir türlü gidemiyorsunuz. Böyle bi aşk işte bu inişli çıkışlı.. ...