Bu gece benim gecem olacaktı eğlenecektim o üzüldüğüm günlere inat bugün çok mutlu olacaktım.
Bara vardığımızda içeri girdik ve bir masaya geçtik ben hemen sahneyi görebilmek için sahneye dönük koltuğa oturdum. Akın yanıma kuzeyse çaprazımızda ki tekli koltuğa oturmuştu.
"Ne içiyoruz" dedi akın.
"Ben alkollü ne olursa içebilir miyim" dedim
"Hayır Güneş" dedi akın sinirli bir sesle.
"Peki" dedim koltuğa sinerek.
"Neyse şey 1 alkolsüz 2 alkollü ne olursa getir" dedi kuzey. Garson başını sallayıp gitti.
Karşı masamıza tanımadığım kız erkek karışık bir grup oturmuştu. Benim tam karşıma bir erkek oturdu. Fazla yakışıklıydı çok yakışıklıydı. Ben ona bakarken o da bana döndü bakışlarımız buluşunca birbirimizi kesmeye başladık ne o gözlerini ayırıyordu ne ben. Yanına bir kız oturmuştu ve hala gözleri inatla bendeydi ben ondan daha inatçıydım diyerek kendi kendime gözlerimi diktim. Birden birisinin önümüzden geçmesiyle bakışlarım o yöne kaydı be sahte öksürüşlerini sundu bana. Bu anıldı ah şu büyülü ortamı bozmasaydı olmazdı. Ne diyordum ben ne büyüsü?
Anıl ve berk bakıştığımız masanın yan tarafına bizim de haliyle çaprazıma oturuyor oluyordu. Bakıştığımız çocuğa tekrar döndüğümde yanındaki kızla bir şeyler konuşuyordu. Umursamayarak telefonu elime aldım uğraşmaya başladım.
Sahneye birinin çıkmasıyla gözlerimi sahneye çevirdim. 20'li yaşlarında bir çocuktu burada çalışıyordu sanırım.
"Şimdi arkadaşlar karoke yaparken sahneye gönüllü biri çıkacak ve istediği tanımadığı biri olsa dahi masa adını söyleyerek meydan okuyabilecek" dedi. Herkesten 'Oha çok iyiymiş' gibi sesler çıktı.
"Kankalar ben gönüllü çıkacağım" dedim birden bizim masadakilere.
"Kanka rezil olma da" dedi kuzey gülerek.
"Ya kuzey" dedim dudağımı sarkıtarak.
"Mal güneşin sesi güzel" dedi kıvırcık.
"Aslan kıvırcığım be" dedim.
Tekrardan sahneden ses gelince sahneye bakışlarımı çevirdim.
"Ee kim gönüllü olmak ister" dedi yine aynı çocuk. Ağır hareketlerle kalkıp sahneye doğru yürüdüm herkesin gözü üstümdeydi ve o bakıştığım çocuğunda öyle. Anıla bir bakış attığımda anıl sinirli bir şekilde bana bakıyordu umursamadan önüme bakıp yürümeye devam ettim.
"Ben gönüllüyüm" dedim. O bakıştığım çocuğa meydan okuyacaktım kafaya takmıştım o çocuğu.
"Oo seni sahneye alalım ama önce kime meydan okuyorsun söyle mikrofondan" dedi. Sahneye çıktığımda herkesin gözü bendeydi. Eğlencesine çok karoke yapmışlığım olmuştu ve sesim güzeldi. Mikrofonu elime alıp konuşmaya başladım allahtan geçerken oturduğu masanın numarasına bakmıştım. Onun gözlerinin içine diktim gözlerimi zaten o sahneye bakıyordu.
"12 numaralı masadaki bakıştığım çocuk sana meydan okuyorum" deyip ona göz kırptım. Herkes baktığım yöne bakınca çocuğun kaşları havaya kalktı şaşırmıştı. Şaşırtmayı severdim. Herkesten 'ooo' sesleri yükseldiğinde bi an gözüm anıla kaydı çok sinirliydi. Baktığım çocuğun masasında ise hareketlenme vardı. Çocuk bir an olsun gözlerini ayırmıyordu gözlerimden bende öyle yapıyordum ona ayak uyduruyordum.
Arkamı dönüp şarkıyı söyledim.
"Gökçe-Anladım ki" dedim. Çocuk tamam dedi ve başlıyordum gözlerimi kapattım ve ritme eşlik etmeye başladım sözlerle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANLAMSIZ AŞK #Wattys2016
Teen Fiction© Tüm hakları hayal dünyama saklıdır. Bir aşk düşünün öyle anlamsız ki öyle olaylar yaşanıyor ki ne olduğunu anlamıyorsunuz. Hem çok seviyorsunuz hemde gitmek istiyorsunuz ama ondan bir türlü gidemiyorsunuz. Böyle bi aşk işte bu inişli çıkışlı.. ...