8.Bölüm
Derinsu: Bismillahirrahmanirrahim
Derinsu: Sen bana aşık mısın lan yoksa?
Heyecandan ellerim titriyordu. Ah, yanlış anlamayın beni. Bunun anonimle en ufak bir ilgisi dahi yoktu. Sadece bana karşı böyle hisler beleyen bir insanın karşısında istemsizce heyecanlanmıştım. Gerçi hareketleri âşık olan bir insan için o kadar saçmaydı ki.
Neyse...
Görüldü olmasının üzerinden 4 dakika geçmişti ve hâlâ çevrimiçi olmasına rağmen cevap vermiyordu. Bu ne cesarettir? Seni tanımak isterim yiğidim. Sinirlerimi bozuyordu bu çocuk!
-0555**** yazıyor-
Sonunda.
0555****: Ne alaka kızım
Hah! Gerçekten geri zekâlıydı bu! Vermiyorum cevap, anonim efendi. Kudurursun, inşallah.
"Derinsu!" Sanırım annemle babam barıştı yine.
"Efendim anne?" Karşılığında kıçımı yırtarcasına, bağırmıştım.
"Derinsu!" Lan valla, öldürün beni. Bakın, başka hiçbir şey istemiyorum. Uzunca oflayıp, paytak adımlarla mutfağa girdim.
"Kızım marketten geldiğimi görüyorsun, poşetleri yerleştirmeme yardım etmiyorsun. Bir kere de ben çağırmadan yardım etsen ne olur, ha? Ne olur? İncilerin mi dökülür kızım?"
"Off, tamam anneciğim. Hemen hallederim." Karşı çıkarsam, iyice söyleneceğini bildiğim için alttan almayı seçmiştim. Poşetleri elimden geldiğince hızlı bir şekilde halletmeye çalışıyordum. Daha bir yığın ödev vardı. Lanetler!
Amerigan fişeq seni ehehehe.
Zilin sesini duyduğumda, kapıyı açmaya gittim. Babam gelmişti.
"Hoş geldin, baba." Sahi, neredeyse 2 gündür babamı görmüyordum. Eve geç geliyordu.
"Hoş bulduk kızım." Paltosunu alıp asarken, babamın sıkıntılı hali gözümden kaçmamıştı.
"Nasılsın? İşin nasıl gidiyor?"
"İyiyim kızım. İş de iyi gidiyor." Geç geldiğine göre, bu aralar yoğun olmalıydı.
"Derinsu, kızım sofrayı hazırlamama yardım eder misin?" Annemin seslenmesiyle, babamın yanağına sulu bir öpücük kondurup mutfağa ilerledim. Ben de iyici ev kadını olmuştum. Mutfaktan çıkmamalar falan.
---
"Allah belanı vermesin senin Çiğdem."
Matematik öğretmenimize söylenirken, önümdeki kâğıdı yırtmamak için kendimle ayrı bir savaş içerisindeydim. Nasıl bir ödevdi lan bu? Neydi, bu? Sinirle kâğıdı çantama koydum. Yapmıyorum, lan.
Telefonumu sessize almıştım ve yaklaşık 2 saattir de elime almıyordum. Anonim kesin delirmişti. Tuş kilidini açtığımda, Whatsapp'tan gelen 23 bildirimle, alaycı bir gülüş dudaklarımda yerini aldı. Fakat bu gülüş fazla kalmadı dudaklarımda, çünkü bildirimlerin hiçbiri anonime ait değildi. Aptal sınıf grubunda konuşuyorlardı.
Şimdi, bir saniye baştan alalım.
Anonime soru sormuştum. Sorumu geçiştirmişti ve 2 saat girmeme rağmen hiçbir şey yazmamıştı.
Cidden mi?
Sinirle profiline girdim ve
-0555**** engellendi.-
Ardından yatağıma girdim ve uykunun kollarına büyük bir şevkle atıldım.
----------
"Derinsu."
Allah kahretsin! Çiğdem denilen nahlet, yeni konuya geçmeden önce listeden herhangi birkaç kişiyi kaldırıyordu ve bilin bakalım bu şanslı kişilerden biri kimdi?
Yavaşça ayağa kalktım ve hocaya dik dik bakmaya başladım. Konu hakkında en ufak bir fikrim dahi yoktu. Ki olsa bile, tahtadaki soruya yetmezdi bu fikrim.
"Gelmek için davetiye mi bekliyorsun?" İnşallah, yüzüne sürdüğün fondötenin kutusunda boğulursun, Çiğdem.
"Yok, hocam estağfurullah o nasıl laf öyle? Ben sadece konu hakkındaki bilgilerimi bir kez daha akıl süz-"
"Sözlü notun,30. Bir dahaki de böyle olursa 0 olacak." Gözlüklerinin altından attığı uyarıcı bakış, yerimde kudurmamı sağlamıştı. Sevmiyordum bunu ama ben ya! Senin sevip sevmemenin önemi nedir şekerim?
Sinirli bir nefes alıp, yerime oturdum. Arkamdan dürtülmemle birlikte ise, patladım.
"Ne var! Ne dürtüyorsun!" Sınıftaki gergedan başlar yavaş yavaş bana dönerken, sınıfın en arka köşesinde oturan Berke ile göz göze geldik. Sinirliydi.
"Derinsu eğer sıfır alıp oturmak istemiyorsan susmayı dene." Sen de bir sus artık?
"Kusura bakmayın, hocam." Deniz dürtükleyen elin bir yerlerine girer inşallah. O elini bir daha kullanamazsın da, pişmanlıkta- Neyse, tövbe.
Denize doğru yavaşça döndüğümde, o da sinirli bakıyordu bana. Bugün ikisi de biraz tuhaftı, fakat anlam verememiştim. Hadi Berke neyse ama Deniz ile aramda hiçbir sorun yoktu. Kafamı 'Ne var?' dercesine salladığımda, gözlerini kapatıp, derin bir nefes aldı. Sakinleşmeye çalışıyordu. Ne oluyordu, yahu? Telefonunu sıranın altından uzatıp,
"Şuna bir bak, yoksa elimde kalacak." dedi sessizce. Bakarım reis, sen bir sakin ol. Telefonu usulca parmaklarımın arasına yerleştirdiğimde, gördüğüm şey karşısında ben de sakin kalamamıştım.
0555****: Deniz?
Deniz: Ne var?
0555****: Derinsu'ya söyle de engeli kaldırsın
Deniz: Sen kimsin?
0555****: Şuan için ilgilendirmez sen sadece dediğimi yap
Deniz: Ben ecdadını sikmeden sen de benim dediğimi yap da kim olduğunu söyle.
Reisim be!
0555****: Derinsu'ya engeli kaldırmadığı takdirde, olacaklar hakkındaki uyarımı da hatırlamasını söyle
0555****: Hadi eyvallah
Konuşmayı, ben Çiğdem'le boğuşurken yapmışlardı. Yeter artık! Resmen dalga geçiyordu bu anonim kişisi. Bu kadar sabrettiğim için yatıp kalkıp, bana dua etmeliydi. Teneffüs zili çaldığında, bir el koluma parmaklarını geçirerek, sertçe sıradan kaldırdı.
"Yürü!" dedi sinirle kükreyen Deniz.
"Düş önüme! Bana her şeyi anlatıyorsun!"--------------------------------------------------------------
Merhaba herkese! Anonimi iyice coşturmaya karar verdim! Bakalım Deniz'in tepkisi ne olacak? Üeklümkleükçleklak. Daha ben de düşünmedim ama olsundu. Diğer bölüme kadar kendinize iyi bakın!
Oy ve yorumları esirgemeyin.
Sizi seviyorum.
01.07.17
ŞİMDİ OKUDUĞUN
REİS
Teen Fiction*TAMAMLANDI* Tekrardan kıpırdanıp kaçmaya çalıştığımda, arkamdan sarıldı ve iyice kendine bastırdı. Dirseğimi sarhoş adamın karın boşluğuna tüm gücümle geçirdiğimde pek bir etki etmemişti. Birden belimdeki kollar geriye doğru çekildi ve büyük bir pa...