2.9

12.1K 569 490
                                    

30.Bölüm

Multi: Aykan Adalı

"Derinsu!" Gelen ince sesle hızlı olan adımlarımı, yavaşlattım. Ellerimi siyah pantolonumun kenarına sürttüm ve arkama döndüm. Ah, yine mi?

"Selam." diye yanıma gelen çocuğa baktım. Sınavda yanımda oturan inek çocuk, her zamanki yüzünde barındırdığı aptal ifadesiyle yanıma gelmişti. Üzerine geçirdiği yeşil kazak ve kahverengi pantolonla oldukça iğreti duruyordu.

"Selam." diye mırıldandım bıkkın bir şekilde.

Tepkim karşısında alt dudağı kısa bir an titredi ve ellerini hırkasının cebine soktu. Yüz ifadesi o kadar tedirgindi ki, kaşlarımı çatmadan edemedim. Polis olayından sonra gözümdeki konumu değişmişti. Bir şeyler vardı sanki bu çocukta. Sevememiştim bi' türlü.

"Nasılsın?" dediğinde sıkıntılı bir nefes verdim. Hal hatır sormaya gelmediği o kadar belliydi ki, ne derdi varsa söyleyip gitmesini tercih ederdim.

"İyi, sen?" Kısa kesmeye çalıştım.

"Kötüyüm." deyip dudakları büküldüğünde, suratımı buruşturdum. Neden kötü olduğunu falan sormayacaktım. Umurumda değildi, hatta şuracıkta geberebilirdi. Hayır, ondan nefret etmiyordum ama sevmiyordum da. Sadece umurumun kıyısından geçmeyen bir şahıstı.

"Anladım." deyip geri döndüğümde kolumu kavradığını hissettim ve derin bir nefes aldım. Her ne kadar sinirlerim oldukça bozulmuş olsa da, sakin kalmalıydım.

"Bir saniye." dedi ve mecburen tekrardan ona doğru döndüm. Bir şey demeden beklerken, o üzerindeki süveterin ucuyla oynuyordu. "Ee çıkışta bir işin var mı?"

Beynimin soruyu algılamasıyla, kısa çaplı bir şok geçirdim. Lakin kendimi toparlamam uzun sürmedi. Yanımızdan geçen birkaç kişiye baktığımda, karşımdaki çocuğun benden bir cevap beklediğini farkındaydım. Ama içimden hiçbir şey demek gelmiyordu.

"Şey, cevap vermeyecek misin?" dedi bir sürenin ardından. Bakışlarımı tekrardan gözlerine çevirdiğimde gözlüklerinin rengini değiştirdiğini fark ettim.

Fosforlu yeşil...

Şuan ki rengi tam olarak buydu. Berbat!

"Ne oldu?" dedim sertçe. Öğle arası bitmek üzereydi ve benim evde yapmaya tenezzül etmediğim ödevimi yapmam gerekiyordu. Röntgen Çiğdem'in ödevini.

"Iı bir şey olmadı aslında. Sadece merak ettim." dedi ve uzunca ofladım. "Eğer bir işin yoksa bir şeyler yapalım mı, diyecektim." diye cümlelerini tamamladığında dudaklarım aralandı.

Gözlerim dehşetle büyürken, bu çocuğun ne içmiş olabileceğini düşünüyordum. Tüm okul Deniz'i eski sevgilim olarak biliyorken bu teklif de neyin nesiydi?

"Hayır." diye mırıldandım hâlâ üzerimden atamadığım bir şokla. Adımlarımın yönünü tekrardan sınıfıma doğru çevirip, hızla ilerlemeye başladım. Arkamda işittiğim tedirgin nefesleri umursamadan, hızlandım. Sınıfa girmemle Berke'yi gördüm.

Dün Deniz'in kendisini Aykan olarak tanıtmasının hemen ardından Okan denilen adama iyi geceler dilemiş ve beraber mekândan çıkmıştık. Kapıda beni Berke'ye verip kendisi motorla gitmişti. Bu hareketine her ne kadar kırılsam da, bir şey çaktırmamış Berke ile gelmiştim eve.

Bakışmamızı kesip sırama doğru ilerledim ve önde oturan kızın ödevini vakit kaybetmeden deftere geçirmeye başladım. Oldukça kısa bir sürenin ardından zilin çalmasıyla sınıf dolmaya başlarken, yanımdan dizemle geçen kişinin kokusu ciğerlerime nüfus etmişti.

REİSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin