44.Bölüm
Duygularım, düşüncelerimin önüne geçen en büyük düşman, en büyük engel. Kalbim maratona çıkmış; damarlarım yardımcısı, 'Bu gece!' diye haykıran zihnim de çabası.
Korkuyorum evet ama güzel bir korku. Zaferi hissediyorum beynimin ta en ücra köşelerinde. Irsî kör bir insanın tüm renkleri aniden görmesi gibi evet ama tek fark benim umudum tavan. Hatta bırakın umudu, eminim.
Kurtulacağım, hem bu oyunlardan hem de sizden.
Adım attım çakıl taşlarıyla dolu olan zeminde. Deri ceketim, zımbalı topuklularımla birlikte tapılası bir güzelliğim olduğunun farkındaydım. Hayır, egoistlik değil bu. Günümüz insanlarının çoğunun farkında olmadığı tek şeyi yapıyorum belki de.
Kendimin, güzelliğimin, zekâmın, gücümün farkındayım. İstediğim her şeyi uğraşırsam yapabileceğimi biliyorum ve bu yüzden de kimseyi rakibim olarak görmüyorum. Çünkü sizler öyle yapmıyorsunuz, aptalsınız.
Çünkü sizler farkında değilsiniz.
Hem de hiçbir şeyin.
Cümlelerimdeki duraksamaların bile bana bir artısı olacağını bildiğim için yaptığımı, tüm saf gibi görünmelerimi, oyunlarımı bilmiyorsunuz. Görmüyorsunuz.
Soğuk hava tenimi dondursa da, tilkilerin taht kurduğu zihnimin çarkı daha hızlı dönmeye başlamıştı. Kararan gözlerim ortamda dikkat kesilmişken, adımlarımı hızlandırdım ve Aykan'ın peşinden girdim binaya. Daha fazla zaman kaybetmemem gerekiyordu.
Girmemle sağa dönüp rotamda ilerlemeye devam ettim. Ezbere bildiğim yollarda o kadar hızlı ilerliyordum ki, dalgın olan herhangi bir kimsenin beni fark etmesi olanaksızdı. 5.kata ulaştığımda, dikkatimi olası herhangi bir şeye karşın daha da arttırdım. Bu ve 9.kattaki güvenlik dışında herhangi bir sıkıntı yoktu.
Siyah bir karartı hissetmemle merdivenleri es geçip aniden eski kullanılmayan asansöre girdim. Binanın planına o kadar çok bakmıştım ki, nerede ne var ezbere biliyordum. Kırık, dökük asansörde sesimi çıkartmadan beklemeye başladım ve zaten tahmin de ettiğim gibi çok geçmeden güvenlik Veli, dedektif edasıyla yanımdan geçip gitti. Onun ardından fazla beklemeden çıktım ve koşar adımlarla merdivenleri tırmanmaya devam ettim. Alarm'ın ana girişinden değil de, arka tarafından girdiğimiz için bu kadar hızlı ilerleyebiliyordum.
9.kata geldiğimde duraksadım ve saçımı önüme eğip kabarttım. Aynı zamanda da tişörtümü aşağı çekip, göğüs çatalımın gözükmesini sağladım. Üzgünüm ama bu katı geçmemin tek şansı buydu. Hey, hadi ama karısını yedi ayrı kadınla aldatan adamı başka nasıl alt edebilirim?
Korkusuz bakışlarla güvenliğin odasının önüne geldim ve elindeki telefonuyla uğraşan adama bakıp, camı tıklattım. Aniden elindeki telefonu masaya fırlattı ve seri bir şekilde yanıma geldi. Kaşlarını çatmış, ince dudaklarını daha da büzmüştü.
Sinirlenmişti sanırım.
"Buyur?" dedi kaba bir sesle. İçimdeki ses daha da gaza getirdi beni. 'Hadi kızım, aylardır uğraşıyorsun. Başarabilirsin!' Kırmızı ruju abandığım dudaklarımı dilimle ıslattım. Adamın bakışları gözlerimden asla ayrılmazken, tek kaşımı kaldırdım. Sanırım beklediğim kadar kolay olmayacaktı.
"Şey..." deyip kafam karışmış gibi başımı önüme eğdim.
"Bana haber gelmeden nasıl dokuz katı çıktığını anlatacak mısın artık?" dedi sıkılmış bir sesle. Ardından konuşmama dahi olanak sağlamayıp ofladı ve elinin birini beline koydu. Uyarıcı hareketi yaptığında beynim dondu resmen.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
REİS
Teen Fiction*TAMAMLANDI* Tekrardan kıpırdanıp kaçmaya çalıştığımda, arkamdan sarıldı ve iyice kendine bastırdı. Dirseğimi sarhoş adamın karın boşluğuna tüm gücümle geçirdiğimde pek bir etki etmemişti. Birden belimdeki kollar geriye doğru çekildi ve büyük bir pa...