12.Bölüm
Multi= Buray-Sahiden
"Baban kızım, beni aldatıyor." dediğinde kaşlarımı çattım. Vücudum ister istemez gerilmişti.
"Anne, ne diyorsun sen?" dediğimde inanmakta zorluk çekiyordum. Babam yahu, babam. İşinde oldukça başarılı, ailesine düşkün kişi, nasıl olur da annemi aldatırdı?
"Birkaç gündür sabaha karşı geliyordu eve zaten. Bugün de sabah bir mesaj geldi. 'Nerede kaldın?' diye. Şüphelendim ama çaktırmadım. Ta-takip edince de bir kadınla buluştu." dedi ağlamaklı bir sesle. Ellerim titremeye başlamıştı. Kalbim uğradığı bu darbeyle, acı çekiyordu.
"Be-belki yanlış anlamışızdır?" dedim. Kabul edemiyordum.
Başını onaylamaz bir şekilde sallayıp, sıkıca sarıldı tekrardan annem. Donmuştum resmen. Bize bunu nasıl yapabilirdi? İlk aşkımdı o benim. Tek güvendiğim limanımdı. Nasıl yakmıştı o limanı hiç acımadan? Hiç mi aklına gelmemiştik?
Peki ya annem? Hiç mi sevmemişti onu? Ona fısıldadığı aşk cümleleri, şefkatle yaklaşması, şakaları? Hepsi mi yalandı? Neden en sevdiklerimiz bize bunları yapıyordu? Hiç mi üzülmüyorlardı halimize?
"Anne!" deyip ağlamaya başladım. Bu annem için ne kadar zorsa benim için de bir o kadar zordu. Ben de onun gibi ihanete uğramıştım. Bir daha nasıl güvenecektim ona? Güvenemezdim ki.
Yaklaşık bir saat kadar ağlamıştık ikimiz de. Şimdi ise mutfakta oturuyorduk. Annem parmağındaki yüzükle oynuyordu tepkisizce. Ben ise, ne yapacağımızı düşünüyordum kara kara.
"Ne yapacağız anne?"
"Boşanacağız tabiî ki. Ev, araba hepsi bize kalacak. Yaptıklarını yanına bırakmam asla. Girerim bir işe ben de." Haklıydı. Boşansalar bile, bizim buradan gitmemiz onun için bir ödül olurdu sadece.
"Bu güçlü yanını çok seviyorum. Keşke ben de senin gibi olabilsem." Yüzümdeki buruk gülümseme ile söylemiştim bunları. Annem gerçekten çok güçlü ve özel bir kadındı. Diğer tüm kadınlar gibi.
"Sen de öylesin canım benim."
Ardından zil çaldı. Gelmişti. Annemin dediği gibi 3 gündür babamı görmüyordum. Fakat fark edememiştim. Yavaşça kalkarak kapıya gittim. Yüzleşmeye hazırdım. Kapıyı açtığımda gülerek bana baktı. O kadar mutluydu ki şişmiş ve kızarmış gözlerimi fark etmemişti. Yazık cidden yazık.
"Prensesim," deyip sarılmak için yaklaştığında geri çekildim. Kadın parfümü kokuyordu ağır bir şekilde.
"Sakın, duydun mu beni, sakın bir daha bana yaklaşmaya kalkışma!" Parmağımı tehdit eder bir şekilde sallıyordum. Kaşlarını çattı. Ona ilk defa böyle davrandığım için, afallamıştı.
"Neler oluyor kızım?" dediğinde, tiksinmiştim ondan. Bu masum hallere bürünmesi, midemi bulandırmıştı. Yüzümü iğrenir bir şekilde buruşturdum ilk, ardından alaycı bir gülüş yerleştirdim dudaklarıma.
"Sen söylesene Hikmet Bey! Mesela gece eve gelmemelerin, bir kadınla buluşmaların, bu iğrenç..." Yüzümü tekrardan buruşturdum.
"...parfüm kokusu, bize ihanetin," Gözleri her kelimemle büyüyordu.
"Güvenimizi paramparça etmen! Neler olmuyor ki, söylesene! Neler olmuyor! Allah belanızı versin sizin! Senin de, o kadının da Allah belasını versin!" Ağlayarak bağırıyordum. Hala yüzüme bakması daha da sinirlerimi bozuyordu.
"Kızım..." diyerek tekrar yaklaştığında, iki adım geri çekildim. Gözyaşlarımı hızlı bir şekilde silerek, sert bir bakış attım.
"Sakın, benim babam bugün öldü. Bunu sakın unutma." Ve montumu elime alıp, kapıya yöneldim. Kapı ardımdan yavaşça kapanırken son duyduklarım annemin, "Sen bizi hak etmedin!" diyen feryatları ve kırılan tabak, çanak sesleriydi...
-------------------------------
Tekrardan merhabalar. Bölümü uzun tutmadım bu sefer. Çünkü yüzleşme barındıran ve dramatik bir bölümdü. Birkaç bir şeyler daha ekleyerek havasını bozmak istemedim.
Multideki şarkıda efsane değil mi ama?
Her neyse diğer bölümde görüşmek üzere, kendinize iyi bakın.
11.07.17
ŞİMDİ OKUDUĞUN
REİS
Teen Fiction*TAMAMLANDI* Tekrardan kıpırdanıp kaçmaya çalıştığımda, arkamdan sarıldı ve iyice kendine bastırdı. Dirseğimi sarhoş adamın karın boşluğuna tüm gücümle geçirdiğimde pek bir etki etmemişti. Birden belimdeki kollar geriye doğru çekildi ve büyük bir pa...