2.0

20.1K 939 468
                                    


21.Bölüm

Koyu kahve saçlarımla yanaklarımı örterken, başımı bacaklarımda duran ellerime yönlendirdim. Yarısı soyulmuş ojelerim bana hiç de iç açıcı olmayan bir görüntü sunarken, yanaklarımın kıpkırmızı kesildiğine emindim.

Utancım ve korkumdan ötürü...

Kabul, yaptığım hareket saçma ve gereksizdi. Ama korkmuştum. Hiç tanımadığım ama buna rağmen hayatımı ezberlemiş birisiyle aynı ortamda bulunmaktan korkmuştum.

İznim olmamasına rağmen hayatımın dönüm noktası olan adamdan korkmuştum.

Korkmuştum işte, fazlası yoktu. Benim de gücümün bir sınırı vardı ve ben bu adama karşı daha ne kadar güçlü kalabileceğimi bilmiyordum.

Belki bir saat, belki bir ay belki de bir yıl sonra pes edebilirdim.

Yorulabilirdim. Ve bundan korkuyordum.

Dudaklarım sızladığında, dişlerimin arasından serbest bıraktım. Araba boş otobanda zorluk çıkarmaksızın akarken, düşüncelerim de arasına karıştı. Boynum, başımı uzun süre eğik tuttuğum için ağrırken hafifçe kaldırdım. Çekingen bir şekilde yanımda sesini çıkarmayan adama baktığımda, ela gözlerini yola dikmişti.

Araba her bir sokak lambasının altından geçtiğinde, kumral saçları rengini gösterip, geri karanlığa gömülüyordu. Yakışıklı kategorisine girebilecek birisiydi. Fakat bu umurumda değildi.

Gerçekten değildi. Sadece amacını öğrenmek istiyordum.

Geri yola odaklanıp, uzun bir şekilde iç çektim. Boğuluyordum sanki. O kadar kötü bir durumun içindeydim ki, nefes alamıyordum. Kafasının bana döndüğünü hissettim fakat bir tepki vermedim. Ne yapabilirdim ki?

"Hava almak ister misin?" dedi yumuşak bir şekilde.

Sorun buydu işte. Bana devamlı kötü davransa, bir şekilde benimle ya da Deniz'le falan bir problemi olduğunu düşünürdüm. Fakat nadir de olsa bana güzel davranması, kafamı karıştırıyordu. Başımı onaylamaz bir şekilde salladığımda, bakışlarını biraz daha üzerimde tutup ardından geri yola odaklandı. Ben de gözlerimi kapatıp, biraz olsun düşüncelerimden uzaklaşmaya ve dinlenmeye çalıştım.

Araba sertçe sallanırken gözlerimi araladım. Dar bir sokakta, yavaşça ilerliyorduk. Çukur gibi bir şeye girmemizle, gaza bastırdı Aykan. Araba tüm sesiyle bağırırken, ürpermiştim. Nereye gelmiştik böyle?

Sağa doğru sert bir manevra yapmasıyla, yana doğru savruldum. Arabayı gelişi güzel park ettikten sonra, bana doğru döndü.

"İn." dedi sertçe. Ah, cezamı unutmuştum.

Arabadan aheste bir şekilde indiğimde, sabırsız bir şekilde nefes verdi. Onu daha fazla kızdırmak istemediğim için hızlıca yanına gittim. Arabayı kilitleyip, elini bana uzatmasıyla, kaşlarımı çattım. O, bir defaya mahsustu.

Geri çekildiğimde, bu sefer o kaşlarını çattı. Büyük bir adımla yanıma gelip, elini belime bastırdı. Kaçmaya çalıştığımda uyarıcı bir şekilde belimi sıkıp, sabit kalmamı sağladı. Uyarıyı aldığımda, pes edip adımlarına ayak uydurmaya başladım.

Geldiğimiz yer, bomboş terk edilmiş bir sokaktı. Sokak lambalarının ışığı bile cılızdı. Etrafta yerlere dökülmüş çöp konteynırları ve bira şişeleri vardı. Bana burada ne yapacaktı?

Büyük bir binanın önünde durmamızla, başımı hafifçe kaldırdım. Tabeladaki görkemli yazıyı okumamla, öksürük krizine girdim.

Alarm...

REİSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin