Şarkı: Salvatore Ganacci- Talk
İnsanları mutlu etmek önemlidir. Ancak önce kendinden başlaman gerekir'
35.BÖLÜM
Karasız kaldığımız anların cefası damarlarımızdan oluk oluk akardı. Kıvrandırırdı verdiği huzursuzluk bu işkencenin. Bu işkenceyi herhangi bir teraziye yerleştirdiğimde hep heyecan ağır basardı. Çünkü önümde iki veya daha fazla seçenek olurdu ve hangisini seçersem seçeyim, diğeri yüzünden acı çekerdim.
Aptaldım haliyle, çünkü acı çekmeyi severdim. Ruhumu ilmek ilmek söken o duyguyu tatmak hoşuma giderdi.
Lakin acı çekmeyi sevsem de gergin olurdum. Diğer seçenek buruk bir şekilde ruhuma karışırken, seçtiğim seçeneğe sırtımı dönerdim. Aklıma takılırdı çünkü, ya onu seçseydim? O zaman ne olacaktı?
Şuanda önüme kanın yakıcı kokusuyla birlikte sunulan bir tepsi vardı. İçinde de iki tane kağıt. Birisi ayrı bir uçuruma diğeri apayrı bir uçuruma açılıyordu. Adrenalin damarlarımda engel tanımaksızın akarken, gözlerimi kapattım. Ya hiçbir şeyi umursamayacak anlık ruh halime göre hareket edecektim ya da geri çekilecektim.
Dudaklarımı tüm cebriyle kavrayan adam, yabancıydı. Hatta alt dudağımı yumuşak bir şekilde öptüğünde ardından beni kendine çektiğinde de yabancıydı.
Yabancıydı işte. Lakin karşı koyamıyordum. Hayır hayır, şu yükselen hormonlar veya korku gibi duygularla başa çıkamadığım için değil bu karşı koyamamak. Garip bir çekimi vardı Aykan'ın. Adı dahi anıldığında anlamsız bir huzura bürünüyordum. Saçmalıktan başka bir şey değildi evet ama böyleydi. Küfür edip, fiziksel şiddet uygulayan adama karşı huzur duyacak kadar aptaldım.
Kemikli elleri belimi sıkıca kavramışken, dünyadan soyutlanmıştık. Gözleri kapalıydı ve canımı yakmak istemezcesine öpüyordu dudaklarımı. Sinirimi kendine katıp, sakinleştirmeye çalışıyor gibiydi. Karşılık vermiyordum lakin itmiyordum da. Ellerim kollarında asılı kalmışken, ensemdeki eli kaçmamı engelliyordu. Üst dudağımı kavradı birden. Dünya haddinden öte dönmeye başladı.
Kanım çalkalandı, aklım darmadağın oldu...
Neden itemiyorum? Bu kadar insanın içinde neden öylece bekliyorum?
"LAN!" Dudaklarımızın birbirinden ayrılmasına fırsat vermeden kaba bir güç çekti Aykan'ı benden. Kalabalığı inim inim inleten bağırış, titrememi sağlamıştı. Hatta öyle bir bağırmıştı ki, kimsenin bu ses karşısında tepkisiz kalamayacağına emin olmuştum. Başımı önüme eğdim ve ellerimi önümde birleştirdim. "Ulan piç herif! Sen kimsin de onu öpüyorsun lan! Sen..."
Nefesini zorlukla toplayan Deniz, çoktan Aykan'ın yakasına yapışmış ve bir yumruk bile sallamıştı o güzel yüzüne. Yutkundum. Korkudan titremem gerekirken aklımda bir cümle cirit atıyordu. Kalbimin ritmini değiştirip, aklımı bulandıran bir cümle.
Deniz'in Aykan'ı pense gibi tutup çektiği sırada Aykan'ın kulağıma fısıldadığı cümle.
Her şeye değerdi.
Bağırışlarla birlikte titremem artarken Merve'nin hırkasını sırtıma örttüğünü hissettim. Başımı kaldırıp ona baktığımda güven verici, ışıl ışıl bir gülümseme hâkimdi dudaklarında. Ne olursa olsun yanımda olacağının sinyallerini veren bir gülümsemeydi.
"Sen ebeni sikerim orospu çocuğu!" Deniz bir yandan bağırarak küfürlerini sıralarken, diğer yandan yumruklarının gücünü gösteriyordu. Aykan ise hiçbir şey demeden, herhangi bir atakta bulunmadan öylece bekliyordu. Oysaki istediği takdirde ona çok rahat bir şekilde karşılık vereceğini biliyordum. Kendisi yapamasa bile eminim okulda birçok adamı vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
REİS
Teen Fiction*TAMAMLANDI* Tekrardan kıpırdanıp kaçmaya çalıştığımda, arkamdan sarıldı ve iyice kendine bastırdı. Dirseğimi sarhoş adamın karın boşluğuna tüm gücümle geçirdiğimde pek bir etki etmemişti. Birden belimdeki kollar geriye doğru çekildi ve büyük bir pa...