INNOCENT BİTCH (+18)

KARANLIK #4#

"Ben bu kıyafeti giymem. Asla..!!" Sora elini başına vurup Jang mi ye baktı. "Yah Jang mi biz bu kızla ne yapcaz?" Jang mi bana bakıp yanıma yaklaştı. "Oh Hani bak biz de ilk başlarda karşı çıktık. Ama sonu... Yani itaatsizlik yaparsan kötü olur. Alışman şart yalvarırım giy şunu. Seni sevdim ve sana zarar gelsin istemiyorum."

Niye ben neden yani. Bu hayat bana mı oynuyor. Ahh kafayı yiycem. "Jang mi bak benden alışmamı bekleme. Ben ne anlarım orospuluk yapmaktan!"  Sora ellerini masaya vurup ayağa kalktı. "Biz sanki bu dünya ya orospu olarak mı geldik! Biz de burada olmayı seçmedik. Biz de defalarca kaçmak için uğraştık. Sonuç ne yine buradayız ve..." Birden karnını açtı ve gözlerim o şokla kocaman oldu.

Karnında yanık izleri vardı. "Bu.. bu nasıl oldu Sora? Kim yaptı?" Karnını tekrar kapatıp oturdu. "Kaçmaya yeltendim ve Boo karnıma sıcak su döktü. O kadar iğrenç ki. Ama beni altına alıp beceren o iğrenç insanlar. Zevkine o kadar düşkün ki buna rağmen iğrenmeden beceriyorlar.

Yere çöküp bacaklarımı kendime çektim. Anne duy beni... Yanına al beni anne yalvarırım.... Bu dünya çok kötü...

Göz yaşları içinde elbiseyi giydim. Kalçamın tam altında biten elbise beni hem olgun hemde gerçek bir sürtük gibi gösterdi. I ayna da kendime baktım. Makyaj yapmayan ben bir ton makyaj yaptım. Buraya alışmak istemiyorum. Kesinlikle bir yolunu bulucam. Kesinlikle...

Boo denen adamın kapısının önünde durduk. Sora kulağıma eğildi. "Oh Hani sakin ol ve sakın ters davranma. Yalvarırım." Kafamı salladım. Ve kapıya tıklayarak içeriden izni bekledi. "Gel." Komutu gelince içeriye adımını attı. Bende yavaş adımlar ile girdim odaya.

"Demek geldin Oh Hani. Tam istediğim gibi müşteriler sana bayılıcak." Müşterileri al bı tarafına sok pislik demek istesemde. Yapamadım oda da 5 tane kas yığını adam var. Öldürür bunlar beni. Boo yanıma ağır adımlarla ile geliyordu. Masasının önünde ki koltukları işaret etti.

"Oturun bakalım." Sora gidip direk oturdu bana baktı kafası ile gel işareti yaptı. Ürkek adımlarla diğer koltuğa oturdum. Boo iki elini omuzlarıma yerleştirdi. "Bak Oh Hani bana yanlış yapma. Sözümden dışarı çıkma. Aldığın para karşılığında istediğini yaparsın. Yani adamları zevke getiriyor paranı al. Ve hayatta kal." Göz kırparak kendi koltuğuna yayıldı.

"Ben orospuluk yapmam. Bırakın beni gidiyim. Benden size fayda gelmez!" Dişlerimi sıkarak konuştum. Boo sinirlenmiş olacak ki ellerini yumruk yapıp hızla ayağa kalktı. Sinirlendiğini boynunda ki damarlar bile belli ediyordu. Bana yaklaşarak içki kokan nefesini suratıma üfledi. "Bak Oh Hani sana akıllı ol derim. Aksi takdirde üstesinden gelemeyeceğin eziyetler görürsün​. Anladın mı beni küçük sürtük."

"Kimse bana sürtük diyemez! Özellikle de sen aşağılık herif!" Tiz bir kahkaha patladı etrafta. Çenemi sıktı iğrenç eliyle. "Kimse sana sürtük diyemez öyle mi? O zaman nerede olduğuna bak güzelim. Konuştuğun kızların normal bir kız değil de orospuluk yapan kızlar olduğunu unutma. Sende onlar gibi buraya mahkûm oldun."

Çenemi geriye doğru itti. "Sora kızı al git. Akşama hazırla müşteriler gelicek. Fotoğrafları​ her yerde asılı çok beğenisi olucaktır." Sora ayağa kalkıp bileğimden tutup sürüklemeye başladı. Odasına girip yatağa oturdu. Bende camın yanında ki koltuğa oturdum. Jang mi de içeri girince Sora ona otur işareti yaptı. Ve sessiz bir şekilde konuştu. "Oh Hani yıl buradan kurtarıcaz. Akşam müşteriler gelince buradan çıkarıcaz onu Jang mi."

Jang mi şokla baktı. Aynı şekilde bende Sora ya baktım. "Hani sen buraya ait değilsin. Sen masum bir kızsın ve öyle kal. Sana yardım edicem. Sonu ne olursa olsun." Jang mi de lafa atıldı. "Bende yanındayım Hani ya." İkisine birden kocaman sarıldım. Kurtulucam burdan.

Jang mi yanımıza koşarak geldi. "Müşteriler geldi. Bahçe boş şuanda eğer hızlı olursak arka bahçeden kaçabilir. Hepsi büyük salonda toplanmış durumda. Boo yaklaşık yarım saat filan konuşma yapar. O sırada Hani çoktan ana yola çıkmış olur." Sora çekmeceyi açıp içinden silah çıkardı. Bana uzattı. Tedirgince elime aldım.

"Hani silahı kullan çekinme Boo'nun adamları kaçtığını öğrendiği zaman peşine düşerler. Sakın durma orman yolu kısa mesafe düz bir şekilde koş. Sağa sola sapma anladın mı?" Kafamı evet şeklinde salladım. Sora birden beni kolları ile sardı. Jang mi de bize katıldı. "Sakın bizi unutma Oh Hani. Biz yapamadık ama sen başar yalvarırım. Bizim yerimize hayatı yaşa." Sora'nın son sözleri beni ağlattı.

Jang mi ah o başından beri ağlıyor. Keşke onlara da yardım edebilsem. Keşke...
Yavaş adımlarla arka bahçeye çıktık. Görünürde kimse yoktu. Sora ve Jang mi arkamdaydılar. Sora ya baktım ondan işaret bekliyordum. Sora ağzını oynatarak. "Şimdi." Dedi. Direk düz bir şekilde koştum. Bahçenin duvarına geldim. Ve duvarın üstüne çıktım. Son kez arkama baktım.

Sora ve Jang mi bana elleri ile git işareti yapıyorlardı. El salladım onlara ve duvardan atladım. Ormana saptım. Ve düz bir şekilde koştum.

Sora'nın ağzından
Oh Hani duvardan atladığı an bizde içeriye geçtik. Jang mi ne kadar üzülsede elimizden bu kadarı gelirdi. Ortaya çıksa bile asla pişman olmayacağım bir şey yaptım. Sanırım bu hayatta yaptığım en doğru şeydir. Eğer Oh Hani başaramazsa her şey daha da kötü bir hâl alıcak. Umarım başarır.

Jackson bize doğru geliyordu. Jang mi ye sessizce fısıldadım. "Sakin ol ve yürü salona müşterilerin yanına gidicez direk." Jang mi kafasını salladı. Sanırım burada ki en değerli varlığım oydu. Jackson yanımızdan geçerken kolumu bir anda tuttu. "Şu yeni kız odası nerde? Patron istiyor kızı. Müşteri istiyor satın alıncak." Kolumu hızla çekip yüzüne doğru soludum. "2. Katta mavi kapı..." Yanımızdan uzaklaşınca tekrardan kendime lanet ettim. Bu adama aşık olup buraya düştüğüm için.

Salonda müşteriler ile ilgilenmeye başladım. Birisi yanıma gelip elini belime sardı. "Yavrum parfüm koluna bayıldım." Beni daha da kendine çekti. İçime gitcekti resmen hayvan. "Başka şeyler ile de bayılta bilirim? Ne dersin?" İğrensemde mecburen​katlanmak zorundayım. "Mmm... Bak olabilir." Birden gözüme Jackson takıldı. Koşar adımlarla Boo'nun yanına gitti. Kulağına bir şeyler söyledi. Boo'nun gözü direk bana kaydı.

Boo yanıma gelip kolumu tuttu. "Sora ile bir şey konuşup geri getircem Zack." Adam eli ile tamam gibi şeyler yaptı. Boo beni sürüklüyordu resmen beni odasına sokup tokat attı. "Kız nerde Sora hemen cevap ver yoksa neler olucak tahmin ediyorsundur." Elimi yanağımdan çekip "Ben nerden biliyim kız nerde! Adamların işini düzgün yapsın o zaman!" Tekrar bir tokat attı. Burnumdan ağzıma doğru gelen sıcak sıvı ile bacaklarımın üstüne düştüm.

"Canın cehenneme pislik!!" Karnıma yediğim tekme ile yere daha çok sindim. Cenin pozisyonunu aldım. İkinci tekme üçüncü tekme derken kaç tane tekme attı hatırlamıyorum. Sadece gözümü sonsuz uykuya kapatmak adına serbest bıraktım.

Oh Hani ağzından
Ne zamandır koştuğumu bilmiyorum. Ama az kaldı umut ediyorum. Sadece birazcık umut.... Soluklanmak adına ellerimi dizine sabitledim. Ve derin derin soluklar aldım. "Hadi Oh Hani sen güçlü bir kızsın az kaldı." Kendimi teşvik ediyordum. Kurtulucam. Evet kurtulucam.

Ellerimi dizimden çekip doğruldum. Bu sefer yavaş adımlarla yürümeye başladım. Duyduğum ses ile korku tüm vücudu mu kapladı. Aşağılık herifin sesiydi bu. "Oh Hani nereye kaçabilirsin her yerde adamlarım var! Uslu kız ol ve geri gel. Söz veriyorum canını acıtmak yok." Sen onu benim külağıma anlat.

Son hız koşmaya başladım. Arkamdan gelen adamların ayak sesleri beni daha da hızlandırdı. Bana yaklaştıklarını hissediyordum. Daha hızlı Oh Hani daha hızlı. Ana yolu ve arabaları gördüm. Yüzümde tebessüm oluştu.

Duyduğum silah sesi ile yere çöktüm. Acıyan kolumu tuttum. Elime gelen sıcak sıvı dikkatimi çekmişti. Kanıyordu paslı demir kokusu burnuma kadar gelmişti. Birden saçımın çekilmesi ile kafam geriye gitti. "Ben sana geri gel dedim. Yoksa canın yanar demiştim güzelim."

Artık beni yanına al anne... Bak Papatyan yavaş yavaş kuruyor...