"Nolur bende gelsem. Nolur Yoongi nolur." Suzan büzüp etrafında dolanıyordum. "Hayır dedim sana. Kaç defa demem lazım. Hayır." Çocuk gibi yatakta oturmuş dudak büzüp dizlerimi sallıyordum. "Evde çok sıkıldım. Geldiğimden beri hapis hayatı yaşıyorum. Yoongi nolur." Aynanın önünde kravatını bağlıyordu. Yanıma geldi önümde diz çöktü. Köpek bakışları atıyordum. "Biraz daha dudak büzer ve adım ile seslenirsen seni beceririm. Hemde sert bir şekilde." Gözlerim kocaman olmuştu bile. Ayağa kalktı tekrar. "Git hazırlan bebeğim. Geliyorsun ve şunu unutma tam bir baş belası olduğunu." Sevinçle el çırparak odama koştum. Acaba ne giysem...
Aynada kendime son kez baktım çok güzel olmuştum. Kırmızı kısa bir elbise siyah topuklu ve siyah çanta. Makyajla her şey tamamdı. Saçlarımı açık bıraktım. "Eğer iki dakika içinde aşağıda olmazsan gidiyorum." Aşağıdan bağırması ile aynada ki kendime öpücük atıp odadan çıktım. Merdivenlerden inerken Yoongi kol düğmelerini düzeltiyordu. Topuklu sesimi duyunca bana baktı. Yutkunduğunu gördüm yanına vardığımda karşısında durup yüzüne baktım.
"Elbisenin devamı nereye gitti? Nasıl moda bu!" Göz devirip kapıya yürüdüm. "Kıskanma." O da beni takip edip arabaya ilerledi. Bahçede ki adamlar beni süzüyordu. "Kıskanmak mı? Komik olma ne kıskanması. Verdiğim paraya yazık elbisenin devamı yok resmen. Sizde önünüze dönün kafanızı kopartıp köpeklere atarım!" İçimden gülüp arabaya bindim. "Ne kıskanması öyle mi? Komiksin Bay Min hemde baya. Komik domuz." Ben kendi kendime konuşurken arabaya bindi. "Ne gülüyorsun kendi kendine deli misin?" Omuz silkip kemerimi taktım.
Şirket otoparkına girip arabayı park etti. Arabadan inip onu bekledim. Yanıma geldi ve beni tekrar süzdükten sonra önümde ilerledi. Bende arkasından direk önüne geçtim. Yeni gelen çalışanlar bana bakıyordu. Rahatsız olmuştum ama Yoongi vardı sonuçta ne olabilirdi ki. Yoongi birden elimi tutup hızlı hızlı yürüdü. "Katil edersin sen insanı. Senin yüzünden 15 kişi işinden oldu mutlu musun?" Görmese bile dil çıkardım.
Yoongi'nin odasında oturmuş odayı inceliyordum. Toplantısı bitmemişti ve acaip sıkılmıştım. Odadan çıkıp etrafa bakındım. Jimin burada mı acaba. Önüme çıkan adamı görünce durdurdum. "Pardon Jimin'in odası ne tarafta acaba?" Adam bana şok gözler ile bakıyordu. "Bay Park demek isteniz her halde." Tanrı aşkına. "Her neyse beni onun odasına götürebilir misiniz?" Adam kafa sallayıp asansöre yöneldi. "Ben Bay Park'ın asistanıyım. Siz yeni çalışan mısınız?" Bu ne saçmalıyor. "Fazla konuşmaya gerek Yok Jimin'in odasına götürün beni yeter." Adam pis bir şekilde sırıttı. "Peki."
Bir odanın önüne gelince durdu. Kendini düzeltmeye başladı. Göz devirdim ve birden kapıyı açıp içeri daldım. Jimin beni görünce gözleri kısılana kadar güldü. "Bay Park özür dilerim efendim birden daldı terbiyesiz." Adama bakıp göz devirdim.
Jimin ayağa kalktı ve bana sıcak bir sarılma sundu. "Sen kime terbiyesiz diyorsun! Şuan karşında gördüğün kişi Yoongi'nin sevgilisi. Git işine bak ve bize iki kahve gönder." Adam önümde eğildi. "Özür dilerim hanım efendi." Adama üzüldüm mü? Tabi ki hayır. Bir insanın içi yüzüne vurur derler ya. Adam pislik gibi duruyordu.
"Buraya gelmeni neye borçluyuz bakalım." İç çekip konuşmaya başladım. "Evde durmakta çok sıkıldım artık. Bende biraz ısrar edince getirmek zorunda kaldı. Ve sevgilisi derken?" Jeton yeni düştü beynime. Jimin gülüp karşıma oturdu. "Jang mi anlattı Yoongi ile aranızda geçen konuşmayı." Utanç ile kafamı yere eğdim. "Utanma Hani-ah. Yoongi benim için nasıl bir kardeş ise sende öylesin benim için." Gülüp Jimin'e baktım. Kahveleri getiren kadına teşekkür ettim.
"Jang mi ile nasıl gidiyor düğün hazırlığı filan?" Jimin bardağını masaya bıraktı. "Aslında bir sorun yok. Yorucu ama üstesinden gelmeye çalışıyoruz." Anlamışçasına kafamı salladım. "Jimin." Bana bakıp devam etmemi bekledi. "Boo meselesi. Yanlış anlama ama sizi Yoongi ile konuşurken duydum tehditten filan bahsettiniz." Jimin derin bir nefes aldı. "Bak Hani-ah çocuk değilsin seni kandırıp konu değiştiriyim. Boo tehdit ediyordu bizi. Silah ile saldıran kişiler onun adamları. Yoongi senin için Boo'nun evini bastı ve bacaklarına sıktı. Bir bacağı sakat kalmış. Amacı intikam almak. Ama şu iki gündür tehdit filan yok. Bizimle oynamak isteyen akıllı insan değildir. Kötü işlerde yapıyoruz bunun için diyorum."
Boo'nun adı her geçtiğinde aklıma bıçak yaram geliyordu. Canımı yakışı geliyordu. Gözlerim dolsa bile engelledim akmamaları için. "Sen ve Jang mi için elimizden gelen her şeyi yaparız güven bize. Hem Yoongi ilk defa bir kızı koruyor. Sana olan duyguları kesinlikle gerçek. Soğuk durabilir ama iyimserdir Yoongi. Aynı yurtta büyüdük doğurup bizi bir köşeye atan ailelerimiz var ikimizinde. Bu yüzden yakınız onunla." Tebessüm ederek güldüm Jimin'e.
İçeri birden Yoongi girdi. "Seni arıyorum her yerde." Jimin gülüyordu. Tanrım geldi Bay domuz. Göz devirme operasyonu başladı. "Canım sıkıldı Jimin'in yanına geldim. Ne var bunda abartılacak." Gelip yanımıza oturdu. "Evet dostum ne var bunda. Her zaman gelebilirsin Hani-ah. Şirketi birbirine bile katarsın sen güveniyorum sana." Yoongi kalem fırlatıp ayağa kalktı. "İyi akıl versin bu baş belasına Jimin aferin." Elimden tutup kaldırdı beni. "Görüşürüz Jimin." Jimin bana el salladı ve odadan çıktık.
Hala elimi tutuyordu ve şirkette ki herkes bize bakıyordu. Hızlı bir şekilde beni sürüklüyordu. "Yah Yoongi yavaş acelen ne." Birden durup dibime yaklaştı. "Şirket fantazisi." Şeytanca sırıttı ve yürümeye devam etti. 'Şirket fantazisi' derken? Aklıma gelen ile gözlerimi büyüttüm. Yoongi'nin katına gelince sekreterin olmadığını gördüm ondan başka kimse yoktu bu katta. Hepsi Yoongi'ye aitti. Odaya girip kapıyı kapattı ve kilitledi.
Birden dudaklarıma yapışması ile sendeleyerek geriye doğru gittim. Eğer Yoongi beni tutmasaydı kesinlikle düşerdim. Belimde ki eli git gide sıkıyordu. Masaya doğru ilerleyip üzerinde ne var ne yok yere attı. Ben ise olacakları bekliyordum. Kravatı çıkarıp koltuğa attı. Bacaklarımdan tutup masaya oturttu beni. Elbisemi kalçama kadar katlayıp iç çamaşırımı çıkardı. Kendi gömleğini ve pantolonunu çıkarıp üzerime geldi.
Ateş gibi yanan dudakları dudaklarıma değdiği anda erimiştim. Ateş ile Su gibiydik. O ateş ben su... Bana değdiği zaman buhar oluyordum sanki. Parmakları vajinama masaj yaparken ben onu dudaklarıma daha çok bastırıyordum. Şeker gibiydi dudakları ve tadını çok seviyordum. İçime girmesi ile tırnaklarım boynuna giriş yapmıştı. "Ahh... Yavaş.... Yoongi..." Yavaş yavaş git gel yapıyordu.
İnlemelerimiz birbirine karışıp odada yankı yapıyordu. Her yerimi öpüyordu. İçime her girişinde tenime değen ses de odada ki tüm duvarları delip geçiyordu adeta. Tutkuluyduk fazlasıyla...
"Hani... Mmmm... O kadar ilişkiye girmemize rağmen neden hala bu kadar darsın... Ahmmm..." O ileri geri yaptıkça masadan sesler çıkıyordu. Daha sert daha şehvetli bir hale gelmişti sevişmemiz. İkimizde ahenkli bir şekilde dans ediyor gibiydik. Ve bu inanılmaz bir duyguydu. Sevdiğiniz adam ile tutkulu sevişmek...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
INNOCENT BİTCH (+18)
FanfictionOh Hani; Yaşantısına göre güçlü bir kız. Başını eğmeden dik ve emin adımlarla yürüyen bir kız. Ama tek kaldığın da küçük bir çocuk misali ağlar. Min Yoongi; Zengin bir iş adamı. Sinirli ve bir o kadar da gülüşlerini iyi saklayan birisi. (03.07.2017...