Sabah uyandığımda kendi yatağımda yatıyordum. Üzerimde temiz kıyafetler vardı. Saçlarım nemliydi. Dün yaşananlar aklıma geldi. Tüylerim diken diken olmuştu. Farklı hissetmiştim yeni duygulara kapımı açmıştım. Böyle mi oluyordu iki insanın sevişmesi? Böyle mi hissettiriyordu? Ona nefret beslediğim halde neden içimde farklı duygular vardı?
Düşüncelerime ara verip yataktan çıktım. Biraz yorgunluk vardı üzerimde. Elimi yüzümü yıkayıp aşağı inmeye karar verdim. Aşağı indiğimde salondan gelen sesler dikkatimi çekmişti. Birisi Yoongi'nin sesiydi peki diğer kız sesi... Salona göz gezdirdim yavaşça yakalanmak gibi bir düşüncem yoktu. Yoongi ile yan yana oturan kız masanın üzerinde bir dosya inceliyordu.
Kız kıyafetini evde unutmuş galiba. Yazık çıplak dolaşıyor etrafta. Gözlerimi devirip mutfağa geçtim Yora neden yoktu ki canım sıkılmıştı. Kendime bir bardak soğuk su aldım. Suyu bitirip mutfaktan çıktım. Merakıma yenik düşüp salonun kapısına yaklaştım. Kız resmen Yoongi'nin içine giriyordu. Nedenini bilmediğim bir şey beni sinir etmişti.
Yoongi kızdan tarafa bakmıyor aksine önünde ki dosyaya daha fazla gömülmüştü. Kız elini Yoongi'nin bacağına attı. "Bay Min işlerinizde çok başarılı bir performans sergiliyorsunuz. Her kızın hayalini süsleyen erkeksiniz." Yok artık kız bildiğin ayak üstü yürüyor. "Bayan Simson işinize odaklanarak sizde iyi yerlere gelebilirsiniz. Şimdi labalilik yapmayı kesin ve işinize bakın." Geri geri gitmeye başladım ve arkamda ki vazoya çarpıp yere düşürdüm.
Uff tam bir sakarsın Hani-ah. Yere eğilip kırık parçaları toplamaya başladım. Yoongi gelmişti. Ne diycektim... "Yah Hani sen ne yaptın. Bizi mi gözetliyordun? Şu yaptığına bak o hediye olarak gelmişti!" Haklı Hani tam bir salaksın sanane onlardan. Daha sonra kızda gelmişti. Bacakları tam önümde duruyordu. Cidden hiç giymese daha iyiydi. "Bay Min bu kızda kim?" Parmağımı kestim kıza bakcam derken.
Ayağa kalktım ve Yoongi'nin ne cevap vereceğini merak ettim. "Önemsiz birisi. Bela açmaktan başka bir işe yaramıyor." Kız cevaptan memnun olmuştu. Bana aşağılayıcı bakıyordu. Yoongi parmağıma baktı ve daha sonra salona geri döndü. "Bayan Simson artık şu işi bitirelim." Kız bana pis bir gülümseme atıp salona geçti. "Ah özür dilerim Bay Min. İşimize odaklanmalıyız artık." Lanet pislik...
Kalbim sızlamamıştı. Nedeni ne olabilirdi ki. Canımı yakan ne olabilirdi. Ah Hani sakin ona karşı bir şey hissetme sakın. Kendime saya saya bahçeye çıktım. Parmağım sızlıyordu. Bahçede ki beyaz hamağa kuruldum. Açık hava da uyumak güzeldi. Bulutlara baktım onları bir şeylere benzetmeye çalıştım. Bir tane kalp vardı bir de yanında yıldıza benzeyen bir bulut vardı. Onlara bakarak uykuya daldım...
Yoongi'nin ağzından
Lanet işler sonunda bitmişti. Tabi bende bittim. Bayan Simson çantasını alıp ayaklandı. Tam bir erkek düşkünü bir kadındı. "Bay Min bugün için teşekkür ederim. Daha sık yapabiliriz." Yüzünde ki sırıtış benim sözlerim ile söndü. "Sanmıyorum bundan sonra şirkete gelmeyin."Tam bir şeyler diyeceği sırada susturdum. Kapıyı işaret ettim ve gözleri dolu bir şekilde kapıdan çıkıp gitti. Arkamı döndüğümde Hani'nin kırdığı vazo hala yerdeydi. Bir kaç damla kan damlası vardı. Parmağı kesilmişti tabi ya. Odasına çıkıp içeri girdim. Ama oda da Hani yoktu. Banyo ya baktım orada da yoktu. Kalbimi deli gibi attıran korku daha da büyüdü onu mutfakta göremeyince. Bu korku da nerden geliyordu.
Kapıyı açıp dışarı çıktım. Bahçeyi dolandim ama göremedim. Gözlerim havuzun yanında ki hamağa takıldı. Onu görünce derin bir nefes verdim. Yanına gittiğimde dudaklarını büzmüş bir şekilde uyuyordu. Bu kız beni nasıl güldürüyordu anlamıyorum. Ama daha çok sinir ediyordu. Bu kadar adamın içinde uyuyordu aptal.
Adamlara sinirli bir şekilde bakıp Hani'nin yanına doğru gittim. Adamlar direk kafalarını başka tarafa çevirdi. Kimse benim kızıma bu şekilde bakmazdı. Yani sürtüğüm olan bir kıza.
Kucağıma aldığımda minik bir kedi misali kıvrıldı. Eve doğru adımladım. Düşürmemek için büyük bir gayret gösteriyordum. Merdivenlere geldiğim de sayıklamaya başladı. Ne dediğini anlamıyordum. Odasına geldiğimde kapıyı zar zor açabildim. Bu kız hiç bir şey yemiyor mu? Yatağa yaklaşıp yavaşça yatağa koydum bedenini.
Geri çekileceğim sırada bileğimden tuttu. "Gitme... Beni bırakma... Seni seviyorum..." Ne yani şimdide sevgilisi için mi sayıklıyor! Bedenimi saran sinir ile bileğimi çektim. Alnında ter birikmişti. Arkamı döndüğüm sırada tekrar konuştu. "Yalvarırım gitme... Baba... Beni bırakma. Seni seviyorum..."
Babası için mi sayıklıyor. Yanına daha çok yaklaştım. Elimi alnına koydum ve ateşi vardı. Üzerinde ki bluzu çıkarıp bir köşeye attım. Gözlerini yavaşça araladı. "Yoongi... Ne yapıyorsun?" Ellerimi tutup yüzüme baktı. "Ateşin var. O yüzden çıkardım. O kadar da sapık birisi değilim. Uykuda ki kızı beceriyim!" Bir anlık sinirim yüzünden korktu.
Büyük bir nefes verdim dışarıya. Birden gök gürültülü sağanak başladı. Gök gürültüsünü duyunca daha çok korktu. Umursamadım ve arkamı dönüp kapıya ilerledim. "Yoongi..." Ne var dercesine suratına baktım. "Ben şey... Korkuyorum..." Bir oflama çıktı ağzımdan. Yüzüne baktığımda gerçekten korkmuş gibi bir hâli vardı.
Tişörtü mü çıkarıp yanına gidip yatağa yattım. "Tamam uyuyana kadar dururum çabuk uyu istersen." Kafasını sallayıp arkasını döndü. Her şimşek çaktığında korkup yerinde hafifçe zıplıyordu. Birden arkasından sarılıp kulağından öptüm. Kulakları küçük ve sevimliydi. Bu yüzden oradan öpmeyi seviyordum. Ne zaman bu kızla ilgili şeyler sevmeye başladım. Onu bile bilmiyorum.
"Hemen uyuyorsun yoksa sonu hiç iyi olmaz." Kulağına fısıldayarak daha sıkı sarıldım. Sözümü dinleyip kollarını koluma doladı. Tam bir kedi gibiydi. Vücut ısısı normale dönüyordu. Bende bu fırsattan yararlanıp kendimi uykuya bıraktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
INNOCENT BİTCH (+18)
FanficOh Hani; Yaşantısına göre güçlü bir kız. Başını eğmeden dik ve emin adımlarla yürüyen bir kız. Ama tek kaldığın da küçük bir çocuk misali ağlar. Min Yoongi; Zengin bir iş adamı. Sinirli ve bir o kadar da gülüşlerini iyi saklayan birisi. (03.07.2017...