VII

1.8K 123 12
                                    

Jong In kendine geldiğinde tek gördüğü karanlıktı. Sehun'un kokusu burnuna geliyordu. "Sehun?" kısık gelen sesiyle konuştu Jong In. En son hatırladığı yatıyordu. "İyi misin Jong In?" Sordu Sehun. Uykusundan uyandığı için gözleri uykulu bakıyordu ve kızarmıştı. "İyiyim. Ne oldu hatırlamıyorum." Jong In zorlukla söyledi. Hala başı ağrıyordu. Ne olduğunu az çok anlayabiliyordu başının ağrısından. "İyiysen sorun yok Jong In. Kalkıp yüzünü yıka. Ondan sonra uyu tekrar." Söyleyerek onu oturduğu yerden kaldırdı. Jong In onun dediğini dinleyerek banyoya ilerlemeye başladı.

Sehun'un onu o şekilde savunmasız görmesi en son istediği şeylerden biriydi fakat olan olmuştu. Suyu az bir şey açıp yüzüne çarptı. Soğuk su teniyle temas ettiğinde hafifçe irkilse de birkaç kere daha tekrarladı. Rahatlatıyordu. Daha fazla ıslanmak istemediği için suyu kapatıp yüzünü kuruladı. Odaya geçip balkona ilerlediğinde Sehun yattığı yerden kalktı. Birlikte balkona çıkıp yerdeki yumuşak pufların üstüne oturdular. Sehun sessizce Jong In'e bakıyordu. Onu ilk defa bu kadar kötü görmüştü. Baştan korksa da yardım etmezse kötü şeyler olacağını biliyordu. "Çantamın kenarında sakinleşmek için içtiğim ilacım vardı. Ondan verseydin keşke." Aklına gelen ilk şeyi söyledi Jong In. Daha önce söylemesi gerektiğini biliyordu fakat unutmuştu.

Sehun dalgın dalgın onu izlemeye devam ettiğinde Jong In ile gözleri buluştu. Bir süre sadece birbirlerine baktılar. "İlaca gerek duymadım." Kestirip atmak istedi Sehun. Jong In'in uzatmaması için dua ediyordu. "Neden ilaca gerek duymadın Sehun?" Jong In diğer günlere göre ilk defa otoriter bir tonda konuştu. Normalde iş yeri haricinde kimseyle bu tonda konuşmazdı. "Fark ettiysen sana sarıldığımda ilaca gerek duymadan yavaş yavaş kendine geldin Jong In. Anneni özlediğini biliyorum. Elimden geldiğince yanında olmaya çalışacağım. Birbirimizi sevelim veya sevmeyelim. Hiç olmazsa arkadaş olarak kalabiliriz. Bu benim için sorun değil." Söyledi Sehun. Ona yardım etmek istiyordu.

Zaten iyileşen hastalığının tamamen onu bırakmasını istiyordu. Ve iyileştirebileceğine de inanıyordu. "Sehun bunu yapabilir miyiz?" Sordu Jong In. İkisi de oldukça ümitsizdi. Sehun başını sallayarak onayladı. Sehun tam bir şey diyeceği sırada Jong In'in telefonu çalmaya başladı. Kalkıp yerde duran telefonu aldı Jong In. Babası arıyordu. Her ne kadar açmak istemese de aramayı yanıtlayıp telefonu hoparlöre aldı. "Otele vardınız mı Jong In?" karşı hattan gelen sesle kaşlarını çattı Sehun. Tatillerinde bari onun sesini duymasaydı iyi olabilirdi. "Evet vardık." Söyledi Jong In. Bir süre karşı taraftan ses gelmeyince kapattığını düşünecekti fakat Bay Kim'in hafif öksürüğü halen hatta olduğunu kanıtlarcasına durdurdu Jong In'i.

"Peki şuan ne yapıyorsunuz?" Sordu. Sesi biraz daha tuhaftı. Normalde kalın sesi vardı fakat sesi oldukça ince çıkmıştı bu sefer. Jong In kaşlarını çattı. Ne yapmalarını istediğini biliyordu. "Balkonda sohbet ediyoruz baba. Sen ne yapıyorsun?" dalga geçer gibi sordu Jong In. Zaten amacı da dalga geçmekti. "Benim ne yaptığımı boş ver. İkinizin hala birlikte olmaya niyeti yok mu?" Bay Kim aniden sorduğunda Sehun'un yutmakta olduğu tükürüğü nefes borusuna kaçtığı için öksürmeye başladı. Jong In onun bu haline gülümsedi. "Hayır şuan için öyle bir düşüncemiz yok." Söyledi. Sehun istediğini belirtmeden ona dokunmayacaktı.

"Gidin tekrar düşünün. Buraya geri döndüğünüzde aranızda bir şeyler olmuş olsun yoksa keserim seni Jong In. Ve eğer şuan telefon hoparlördeyse Sehun'a da söyleyeceklerim var." Bay Kim söylediğinde Jong In göz devirdi. "Evet hoparlörde. Ne söyleyeceksen söyle."

"Eğer buraya bir şey yapmadan gelirseniz Bay Oh'a güzel bir şeyler yapabilirim." Tehdit etti Bay Kim. Sehun o an ondan nefret ettiğinin bir kere daha farkına vardı. "Tehdit edemezsin bizi baba. Bunun için aradıysan kapatıyorum." Jong In söyleyip cevap beklemeden yüzüne kapadı. Sehun'un anında değişen ifadesinden üzüldüğünü fark etmemesi aptallık olurdu. "Sehun onu kafana takma. Hiçbir şey yapamaz." Sehun'u rahatlatmak için söyledi fakat Sehun'un onu umursadığı yoktu. Şortunun cebinden telefonunu çıkartıp uçuş modunu kapattı. Kapatmasıyla babasından gelen mesajları görmesi bir oldu.

ŞizofrenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin