*5 Ay Önce*
"Ne zaman konuşacaksın Irene ile? Onun da artık öğrenmesi gerekiyor Sehun." Jong In odanın içerisinde gezdirdi bakışlarını. Artık tedavi başlığı altında sevdiği adamı görmeye geliyordu. Rüyaları neredeyse normale dönmüştü. Çok nadiren eskisi gibi Sehun'un olduğu rüyalar görüyordu. "Bugün gelecekti buraya. Geldiğinde konuşacağım. Konuşmak zorundayım. Onunla oynamak gibi bir amacım yok. Bu yüzden daha fazla uzatmam saçma olur." Sehun yorgunlukla gözlerini kapadı.
Sabahtan beri birçok hasta ile karşılaşmıştı. Oldukça yorgundu ve uykusu vardı. Oturduğu siyah deri koltuktan kalkıp Jong In'in yanına geldi. Jong In'in oturduğu sandalyenin önündeki sehpaya oturdu yavaşça. Alırken sağlam alınmış olması şimdi işine yarıyordu. Ellerini Jong In'in elleri üzerine kapadı. Esmer ten ile birleşen kendi beyaz teni mükemmel bir görüntü oluşturuyordu. "Bugün Irene ile konuştuktan sonra dışarı çıkalım mı? Vakit geçiririz biraz." Duraksadı Sehun. Bakışlarını birbirine kenetlenen ellerinden Jong In'in gözlerine çıkardı. "Seni daha iyi tanımak istiyorum Jong In. Bana tüm geçmişini anlatmanı istiyorum." Mırıldandı Sehun.
***
"Hoş geldin Irene. Otur." Sehun yanındaki boşluğu gösterdi. Molaya çıkmıştı ve tam o sırada Irene gelmişti. Sehun'un cümlesiyle birlikte Irene bir şeyler olduğunu anlamıştı. Sehun ismiyle hitap ettiğinde genelde sonunda mutlaka bir şeyler oluyordu. Dediğine itaat edip yandaki boşluğa oturdu. "Bir şey mi oldu Sehun? Genelde ismimle hitap etmezsin sen." Söyledi Irene. Yüz hatları direk gerilmişti.
"Ayrılmak istiyorum Irene. Benim hayatımda başka biri var ve o kişi varken seninle devam edebileceğimi sanmıyorum." Sehun direk konuya girdiğinde gözleri doldu Irene'in. En çok korktuğu şey gerçekleşiyordu. Irene'in ailesi oldukça zengindi. Sehun ile evlenmesini istiyorlardı çünkü onun popülerliği Irene'in ailesinin işine yarayacaktı. Irene, ailesinin dediğini yapıp Sehun'u elde etmişti fakat onu kaybetmemesi lazımdı.
Ailesiyle olan anlaşması kendi işine de yaramıştı. Sehun'u uzun süre boyunca sevmişti. Bu yolla sevdiği adam ile birlikte olacaktı. Bu onun için mükemmel bir şeydi. "Ne diyorsun sen Sehun? Çalışmaktan benimle bile buluşmaya vaktin kalmıyor. Sana inanmamı nasıl bekleyebilirsin?" Sesi titriyordu Irene'in. Sehun onun için acıyordu. Fakat Jong In'i kaybetmek kesinlikle istemiyordu. "Benim hastamdı şuan hayatımda olan kişi. İyileşti. Yani neredeyse iyileşti. Onu seviyorum Irene. O da beni seviyor. İkimiz de birbirimize karşı bir şey hissediyorken niye sevmediğim biriyle çıkmaya devam edeyim? İlişki bir insan için önemli.
Çocuk oyuncağı değil bu. Ailenin benim popülerliğimi kullanmak için seninle çıkmamı istediklerini biliyorum. Üzgünüm bu oyunu daha fazla uzatamayacağım." Irene duydukları ile göz yaşlarını tutmayı bıraktı. "Sehun sen ciddi olamazsın değil mi? Ailem seni kullanmak istese de seni seviyorum ben. Onların amacı umurumda değil." Irene titreyen sesine aldırış etmedi.
Sehun, bekleyen sevgilisi için ayaklandığında Irene onun elini tutup oturttu. "Gitme Sehun. Onu çağır buraya görmek istiyorum. Benden güzel mi? Gerçekten gittiğine değecek mi? Sana değer verecek mi merak ediyorum." Söyledi Irene. Sesi çok kararlı çıkmıştı. Eğer Jong In'i şimdi görmezse mutlaka bir yerde onu bulacaktı.
Telefonunu cebinden çıkardı Sehun. Rehberden Jong In'in ismini bulduktan sonra üstüne tıklayıp kulağına götürdü. Birkaç çalışın ardından cevapladı Jong In. "Efendim Sehun?" Bir şeyle meşgul olmalıydı ki sesi kısık geliyordu. Sanki telefonunun uzağındaydı. "Gelebilir misin? Hastanenin bahçesindeyiz. Irene seni görmek istiyormuş." Söyledi Sehun. Irene dikkatle onu izliyordu. Birkaç konuşmanın ardından kapadı telefonu Sehun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şizofren
FanfictionSehun, oldukça sakin, düzenli ve bir o kadar da iyi kalpli biriydi. Ailesi onu her zaman en iyi şekilde büyütmüş, elinden gelen her şeyi yapmıştı. Maddi durumları çok kötü değildi. Babası normal bir şirkette sekreterlik yapıyordu. Annesi de kendi ta...