İkisi de art arda duş aldıktan sonra mutfağa geçtiler. Jong In karnının acıktığını söylemişti. Sehun buz dolabının yanındaki dolaptan noodle'ı alıp ocakta kaynayan suyun içerisine koydu. Yemek yapmayı seviyordu fakat gece geç saatte yemek yapmaya kalksa kesinlikle ve kesinlikle annesi uyanır neden onu uyandırıp karnının aç olduğunu söylemediği ile ilgili sorguya çekerdi. "Hangi yemekleri seversin?" Jong In daha fazla sessiz ortamda kalmak istemediği için konuşmayı başlattı. Sehun bir süre duraksayıp düşündü. "Patates kızartması, noodle, kimbap." Sehun düşünerek aklına gelen tüm yemekleri saydı.
Jong In şaşkınlığını belli etmemeye çalışıyordu. Yemeği bu kadar seven bir insan nasıl olurdu da bu kadar zayıf olurdu onu düşünüyordu. "İnanılmazsın." İstemsiz olarak ağzından kaçırdı Jong In. Gerçekten şaşırmıştı. Üstünü değiştirirken dikkat ettiğinde neredeyse kemiklerinin sayıldığını görmüştü. Sehun önündeki noodle'a çatalla işkence etmeyi bırakıp o pişerken masaya Jong In'in yanına gitti. "Neden inanılmazsın dedin?" Sordu Sehun. Jong In bir süre Sehun'u inceledi. Güzel sivri bir yüzü vardı. Bembeyaz dişleri, minik bir burnu, oldukça belli olan adem elması, tişörtün içerisinden birazı gözüken köprücük kemikleri...
"O kadar şeyi yemene rağmen bu kadar zayıf olman gerçekten inanılmaz." Söyledi Jong In. İlk defa babasının doğru düzgün bir şey yaptığına tanık oluyordu ona baktıkça. Sehun baştan çok egolu ve bir o kadar da soğuk birisi gibi gözüküyordu fakat sonradan konuştukça ısınıyordu. "Seninle anlaşabileceğimize inanıyorum Sehun." Söyledi Jong In.
***
*2 Hafta Sonra*
Düğün günü geldiğinde Sehun sabah olmasını hiç istemedi. Oldukça gergindi. Dün Jong In ile birlikte Bayan Lee'den izin aldıktan sonra takım elbiselerini alıp eve getirmişlerdi. Sehun uyuyamayacağını anlayınca yataktan kalkıp telefonunu taktığı prizin yanına gidip yere oturdu. Soğuktu fakat umursamadı. Telefonun tuşlarını açtıktan sonra mesajlara girip Kyungsoo'nun ismini buldu.
"Kime: Do Kyungsoo
Mesaj: Kyungsoo heyecandan uyuyamıyorum. Bir yandan yarın olmasını ve geçip gitmesini isterken bir yandan da istemiyorum."
Yazıp gönderdi Sehun. Ardından internetini açıp Instagram'a girdi. Uzun zaman sonra eskisi gibi kullandığı tek sosyal medya hesabıydı. Düzenli olarak resim paylaşıyor ve arkadaşlarının paylaştıklarını beğeniyordu. Mesaj kutusundaki sayıyı görünce şaşkınca tıkladı üstüne. İlk defa bu kadar kişiden mesaj gelmişti. Kendi takip ettiği kişilerden sekiz kişi yazmış olsa da üstteki 'artı doksan dokuz' sayısı şaşırmasını engelleyemedi.
O sırada Kyungsoo'dan gelen mesajla Instagram'dan çıkıp mesajlara girdi.
"Kimden: Do Kyungsoo
Mesaj: Heyecanlanacak ne var Sehun? Gecenin üçü olmuş ve ben senin lanet mesajın yüzünden güzelim uykumdan uyandım. -.-"
Sehun gördüğü mesajla göz devirdi. Arkadaşı onu resmen umursamıyordu. Sehun ona bu sebeple mesaj atmak istemiyordu fakat mesaj atmadığı zaman da kötü olan yine Sehun oluyordu. "Çok kötüsün Kyungsoo." Kendi kendine söylenerek yerden kalktı Sehun. Dolabında hiç kıyafet kalmamıştı. Kitaplığı da tamamen boşalmıştı. Yeni evine gitmişti. Sehun bu evden tamamen taşındıktan sonra geri kalan mobilyalar depoya kaldırılacaktı. Sehun üzüldüğünü fark etti o an. Onca yılı bu odanın içerisinde geçmişti. Artık tamamen yeni mobilyalarla yeni evinde kalacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şizofren
Fiksi PenggemarSehun, oldukça sakin, düzenli ve bir o kadar da iyi kalpli biriydi. Ailesi onu her zaman en iyi şekilde büyütmüş, elinden gelen her şeyi yapmıştı. Maddi durumları çok kötü değildi. Babası normal bir şirkette sekreterlik yapıyordu. Annesi de kendi ta...