Sehun ve Jong In saatlerce yerdeki biralardan içip sohbet ettiler. İkisinin de bilinci hala yerindeydi. "Artık uyumalıyız Sehun." Jong In gökyüzüne bakmayı kesip Sehun'a döndü. Sehun hala gökyüzüne bakıyordu. Hawaii'de toplam beş günlük tatil yapacaklardı ve şuan ikinci günündelerdi. "Yarın alışverişe gitmek ister misin? Bir şeyler alırız." Jong In önerdiğinde Sehun başını sallayarak onayladı.
Yaklaşık kırk beş dakikadır hiç konuşmuyordu. Jong In'in dediklerine de sadece başını sallayarak yanıtlıyor bazen de tepki vermiyordu. "Sehun iyi misin? Neden konuşmuyorsun? Yanlış bir şey mi söyledim?" Jong In sorduğunda Sehun içini çekti. "Sadece düşünüyorum Jong In. Kafamın içerisi o kadar karışık ki bilemezsin." Söyledi Sehun. Jong In onun neden böyle olduğunu biliyordu. Yani en azından birkaç tane sebebi varsa o sebeplerden birinin kesinlikle babasının sözleri ve tehditi olduğunu biliyordu.
"Hiçbir şeyi umursama. Sadece kendi mutluluğun için çabala. Sen nasıl mutlu olacaksan öyle yaşa. Babamın dediklerini de ciddiye alma. Eğer babanı işten çıkartmaya çalışırsa ben baban için arkadaşımla konuşur onun şirketinde iş bulurum mutlaka. Babam sadece boş tehditler yağdırır insana." Jong In, ilk defa içinden geldiği için söyledi. Bay Kim, Jong In'i zaten yeterince üzmüş ve emirleriyle oldukça zorlamıştı. Başkalarının da babası yüzünden üzülmesini istememesinin sebebi de buydu.
"Hadi uyuyalım Sehun." Jong In, Sehun'u kolundan tutup ardından yatağa sürükledi. Aklına gelmişken yatmadan önce ilacını içip öyle yattı. Sehun bir süre öylece Jong In'in yüzünü incelemeye koyuldu. Kusursuzdu, esmerdi ve daha yeni çıkmaya başlayan sakalları çok güzel duruyordu. "Beni izlemeyi kesip uyu Sehun. Yarın alışveriş yaparken uykulu bir Sehun istemiyorum." Söyledi Jong In. Sehun onu onayladıktan sonra gözlerini kapattı.
Aklındaki soru işaretleriyle birlikte kendini uykunun kollarına bıraktı. İçtikleri alkolün etkisiyle ikisi de sabah kahvaltıya yetişememişlerdi. Jong In çalan telefonuyla gözlerini araladı. Sehun'un kaşları çatılmıştı. O da Jong In gibi gözlerini araladı. Bedenleri neredeyse bir olacak kadar yakındı. Sehun'un kolu Jong In'in üstündeydi, Jong In bacağı Sehun'un üstünde...
Sehun o an ayılmanın etkisiyle sıçrayıp yataktan düştü. Jong In de uyurken cebinden yere düşen telefonunu alıp arayana bakmadan cevapladı. "Resimlerinizi sana yolladım onlara bakın isterseniz." Hattın diğer ucundan büyük babanın sesi geldiğinde gülümsedi Jong In. "Teşekkürler büyük baba. Ameliyattan sonra nasılsın iyi oldun mu? Canın yanıyor mu?" Sordu Jong In üst üste.
Sehun arayanın büyük baba olduğunu duyduğunda Jong In'i dinlemeye başladı. "Daha yeni mi kalktınız? Öğle oldu Jong In. Bu saate kadar neden uyudunuz?" Sordu büyük baba. Jong In büyük babasının bu soruyu sorarken ne düşündüğünü biliyordu. "Gece biraz içtik. O yüzden geç uyuduk." Jong In söyledi büyük babasına. Sehun'un kendisini dinlediğini biliyordu. Çünkü Sehun genelde Jong In'in yüzüne bakmazdı. Şuan ise dikkatlice izliyordu yüzünü. "Sehun sen gidip duş al. Çıkarız birazdan." Jong In söylediğinde Sehun onu onalayarak oturduğu yerden kalktı.
"Neden duş alacak Sehun? Sabah sabah?" Büyük babanın sesi sırıttığı için daha ince gelmişti. Jong In, Sehun'un banyonun kapısını kapatmasını bekledi. "Beni aramanı babam mı söyledi büyük baba? Eğer o söylediyse, ona şu mesajımı ilet, sırf Sehun ile hala birlikte olmadık diye Sehun'un babasını işten çıkartacaksa çıkartsın ben ona iş bulurum.
Birilerini tehdit ederek bir şeyler yaptırmayı kessin. Ondan tiksinmeye başlıyorum. Daha Sehun ile birbirimize karşı herhangi bir şey hissetmiyoruz. Şuanda birlikte olursak Sehun sonradan pişman olabilir. Onu pişman etmek veya üzmek istemiyorum. Babamın iğrençliklerinden dolayı onu üzmek istemiyorum. Eğer bu şekilde onu ve beni tehdit ederek bir şeyler yaptırmaya devam edecekse Sehun'u da alıp başka bir ülkeye gideceğim. Her şeye yeni baştan başlayacağım. Sizden tamamen bağlantılarımı keserek, Sehun'un babasını da o iğrenç şirketten daha iyi bir şirkette çalışmasını sağlayarak giderim." Jong In cevap beklemeden aramayı sonlandırdı. Önce kendi telefonunu sonra da Sehun'un yatağın ortasında duran telefonunu kapatıp kendi valizinin kenarından kıyafetlerinin arasına gizledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şizofren
FanfictionSehun, oldukça sakin, düzenli ve bir o kadar da iyi kalpli biriydi. Ailesi onu her zaman en iyi şekilde büyütmüş, elinden gelen her şeyi yapmıştı. Maddi durumları çok kötü değildi. Babası normal bir şirkette sekreterlik yapıyordu. Annesi de kendi ta...