XIII

1.5K 104 7
                                    

Sehun eve vardığında Jong In salonda televizyon izliyordu. "Ben geldim." Sehun söyledikten sonra koltukta oturan Jong In'in yanına oturdu. "Neredeydin?" Jong In direk sorguladığında Sehun onun bu halini sevdiğini fark etti.

"Baban çağırmıştı. Şirkete gittim." Sehun söyledikten sonra Jong In'in çatılan kaşlarına baktı. Her bir hücresi yakışıklıydı çocuğun. "Neden çağırmış seni?" Jong In sinirli olduğunu sesine oldukça yansıtmıştı. "Jong In neden istifanı verdin?" Sehun onun sorusunu es geçip sordu. Cevabını alıp Jong In'i ikna edene kadar her şeyi yapacaktı.

"Öyle olması gerekiyor Sehun. O iğrenç şirkette çalışmak istemiyorum."  Sehun duyduğu şeye şaşırmamıştı bile. "Evet çalışmak istemiyorsun fakat başka bir yerde çalışamazsın Jong In. Kim alır şizofreni hastası olan birini işe? Sen her ne kadar iyileşirim veya iyileştin desen bile inanmazlar. Kimse almaz işe. Bunu düşünmedin mi?" Sehun sinirle sordu.

İkisinin de siniri oldukça yüksek seviyedeydi. "Sehun gerçekten orada devam edemem. İş yerindeki insanlar babamla aramızda olanları duymuş iğrenç bakışlar atıp duruyorlar, yetmez gibi babam da bulduğu her yerde laf söylüyor." Jong In söyledi. Sesi sinirli çıkıyordu fakat sinirli ifadesi yumuşamıştı.

"Tamam anlayabiliyorum seni ama işini garantiye aldıktan sonra babana istifanı vermelisin Jong In." Sehun önerdi. "Yoksa sadece benim maaşımla bir şey yapamayız Jong In." Ekledi. İkisi de kendince haklıydı.

Jong In bazı şeyleri Sehun'un anlaması için dua etti. Babasının kendi çıkarları için çalışmak istemiyordu. "Sehun bir soru soracağım. Lütfen oldukça ciddi olarak cevapla o soruyu." Jong In söylediğinde Sehun başıyla onayladı onu.

"Benimle Amerika'ya gelir misin? Yaşamaya." Sordu Jong In. Oradaki arkadaşlarıyla birlikte kendi şirketini kuracaktı. Böylece herhangi birine muhtaç kalmayacaktı. Sehun duyduğu soruyla bir süre duraksadı. Jong In bu konuyu ikinciye konuşmak istiyordu.

"Ben..." cevap veremedi Sehun. Evet demek istiyordu. Fakat bir yandan burada çalıştığı bir hastane ve arkadaşları vardı. Ailesi buradaydı. En önemlisi İngilizce neredeyse hiç bilmiyordu. Okulda aldığı eğitimden hatırladığı kadarıyla bildiği bir İngilizceye sahipti. "Cevap ver Sehun. İyice düşün. Seni anlayışla karşılayıp planlarımı anlatacağım sana."

İkisi de bir süre sessizleşti. Sehun kafasını dizlerine yasladı. Kafası zaten hastanedeki hastalarla oldukça yorulmuştu. Üstüne Bay Kim'in söyledikleri ve Jong In'in söyledikleri de eklendiğinde hepten karışmıştı kafası. "Ben İngilizce bilmiyorum Jong In." Sehun kafasını kaldırıp bakışlarını Jong In'in bakışlarıyla birleştirdi.

Jong In güldüğünde Sehun ona olan bakışlarını kaçırdı. Bu kadar ciddi konuşmalar yapmayı sevmiyordu. "Gerçekten tek dert ettiğin bu mu Sehun?" Sordu Jong In. Komik gelmişti. Onca şeyi düşünmek yerine dil konusunda düşünüyordu. "Hayır Jong In. Tek dert ettiğim bu değil. Tanımadığım bir yere arkamda ailemi, arkadaşlarımı, çalıştığım hastaneyi bırakarak gideceğim."  Duraksadı bir süre. "Bunlar kolay şeyler değil Jong In. Oradaki hastanelerde zorlanacağım. Yeni arkadaşlar bulurken zorlanacağım. Bunları düşünmemiz gerek." Söyledi.

"Biliyorum Sehun. Çok iyi biliyorum. Her şeyin üstesinden gelebeceğimizi düşünüyorum. Sana her şekilde her yerde yardım edip destekleyeceğim. Oradaki arkadaşlarımdan birisinin babası şirketi oğluna bırakacak. O başkan olduğunda beni yanına alacak. İstemiyorsan burada iş bulmaya çalışacağım. Ne yapıp ne edip bulacağım." Jong In babasıyla çalışmama konusunda oldukça kararlıydı.

"Ben ne demeliyim bilmiyorum Jong In. Sadece kafam o kadar çok karışık ki. Hastanedeki hastalarla kafam zaten birbirine giriyor, sana olan veya olmayan hislerimle ilgili düşüncelerim ayrı karışık, bir de bu olay eklenince hepsi birbirine karıştı. Sana karşı boş değilim ama hislerime ne isim vermem gerekiyor emin değilim. Hoşlantı? Beğenme? Emin olamıyorum. Yanımda olmanı seviyorum. Yanımda olacağını hissetmeyi seviyorum. Her zaman yardımıma koşacağını biliyorum. Seni üzdüğüm için ben de üzülüyorum ama emin olmak istiyorum Jong In. Anla beni." Sehun art arda sıraladı.

ŞizofrenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin