Jong In, Tao'yu garaja sokup arkalarından kapıyı sertçe kapadıktan sonra Tao'yu hastanelik edene kadar dövdü. Bir arkadaşını döveceğini daha önce düşünmemişti fakat pişman değildi. Elleri kan içinde kaldığında yumruk atmayı bıraktı Jong In. "Şimdi kalk ve nere gidiyorsan siktir olup git orospu çocuğu. Yaptığın yetmez gibi bir de yalan söylüyorsun. Ona yaşattıklarını sana yaşatmak isterdim fakat Sehun dışında kimseye dokunmam. Hele senin gibilere." Jong In iğrenerek Tao'yu yerden kaldırdı.
Tao acı dolu inlemeleri dışında ses çıkartamıyordu. Garajın sokağa bakan kapısını açıp Tao'yu dışarı fırlattı. "Kapıyı kapatıp iki dakika bekleyeceğim. Gitmemiş olursan polisi ararım." Jong In söyledikten sonra kapıyı kapattı. Tao daha fazla uğraşmamak için acıyan bedeniyle zorla yola ilerledi.
Jong In gittiğinden emin olduktan sonra bahçeye Sehun ve Baekhyun'un yanına döndü. "Siz yemek yemeye devam edin. Ellerimi yıkayıp geleceğim." Jong In söyledikten sonra kanlı elleriyle birlikte bahçenin kenar kısmında kalan lavaboda ellerini yıkadı. Masaya geri döndüğünde ikisi sohbet ediyordu. Jong In az önce kalktığı yere oturup önündeki tabakta yarım kalan yemeğini yemeye ve ikiliyi dinlemeye başladı.
"Tao hala videoları saklamaya devam ediyor mu cidden? Tiksindirici." Baekhyun mırıldanarak sordu. Sehun yüzünü buruşturdu. "İğrenç. Bir de yalan söylüyor." Söyledi.
Yaklaşık iki veya üç saatin ardından bahçeyi toplayıp evin içine geçtiler. Jong In ve Sehun televizyonun karşısındaki koltuğa, Baekhyun ise televizyonun çaprazındaki koltuğa oturdu. "Kaç saattir buradayım isterseniz ben kalkayım artık. Zaten aptallık edip odaya daldığımda sizi bölmek zorunda kaldım. Özür dilerim gerçekten." Baekhyun mırıldanarak söyledi. Söyledikleri Sehun'un kaşlarını çatmasını sağlarken Jong In umursamadı.
"Saçmalama. Sadece öpüyordu. Hem başka bir şey istiyorsa bile beklemeli, arkadaşlarım gelmiş ve anlayışlı olmalı. Ve ayrıca gitme Baekhyun. Oturup film izleyelim." Sehun önerdiğinde Jong In'in kaşları çatıldı. Baekhyun ise mahçupça başını eğdi.
***
Sehun salaklık edip sonu kötü biten filmlerden birini açmıştı. Filmin sonuna gelmeye başladıklarında Jong In rahatsız hissedip kıpırdanmaya başlamıştı. Sehun ve Baekhyun ise ağlıyordu.
Onların bu çocuksu hareketlerine gözlerini devirdi Jong In. Filmin sonu geldiğinde çocuk kucağında ölen sevgilisinin yüzünü okşadı.
Biten filme rağmen ağlamaya devam eden ikiliye peçete kutusunu atıp mutfağa ilerledi. Susamıştı ve bir şeyler içmezse boğazı kuruyacaktı. "Ağlamayı kesin. Alt tarafı film. Ne ağladınız bu kadar?" Sordu Jong In. Buzdolabından çıkardığı su şişesini kafasına dikti hemen ardından. Soğuk su boğazından geçtiğinde rahatladığını hissetti Jong In.
Baekhyun kalkıp tuvalete yöneldi. "Yüzümü yıkadıktan sonra gideyim ben Sehun. Evimi toplamam lazım." Söyledikten sonra tuvaletin kapısını arkasından kapadı. Oradaki lavaboda önce ellerini, hemen ardından da yüzünü yıkayıp kuruladı. Gözleri hafif hafif kızarmıştı ve hala ıslaktı. Bir süre aynadaki yansımasına baktı.
Dünyanın en çirkin insanı olabilirdi. (Y/N: 2 gündür uykusuzum kafam güzel. Vurmayın) Daha fazla aynadaki yansımasını görmek istemediği için elindeki havluyu yerine asıp çıktı. Sehun ve Jong In kahkaha atarak bir şeyler konuşuyorlardı. Baekhyun bir süre duraksayıp onları izledi. Birbirlerini sevdikleri her türlü belli oluyordu.
"Ben gidiyorum. Kalkmanıza gerek yok." Baekhyun utanarak söyledikten sonra kapıya yöneldi. Sehun onun dediğini dinlemeyip arkasından kapıya geldi. "Seni evine bırakmamı ister misin?" Sehun önerdiğinde Baekhyun hızla başını sallayarak reddetti. Ayağına giydiği ayakkabıların bağcığını bağlayıp kapıyı açtı. "Bugün için teşekkürler Sehun. Gerçekten çok iyisiniz." Gülümsedi Baekhyun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şizofren
FanfictionSehun, oldukça sakin, düzenli ve bir o kadar da iyi kalpli biriydi. Ailesi onu her zaman en iyi şekilde büyütmüş, elinden gelen her şeyi yapmıştı. Maddi durumları çok kötü değildi. Babası normal bir şirkette sekreterlik yapıyordu. Annesi de kendi ta...