*Birkaç Hafta Sonra*
"Sehun hadi artık hazırlanma işini bitir. Ailen kaç saattir bizi bekliyor." Jong In yarım saatin sonunda dayanamayıp Sehun'a seslendi. Yarım saattir kapının önünde kök salmıştı.
Sehun odadan çıkıp Jong In'in görüş açısına girdiğinde, Jong In karşısındaki bedeni kucağına alıp odaya götürmeyi bile düşündü o an.
Jong In'in saçlarını boyatmasının üstüne Sehun da boyatmak istemişti. Böylelikle Vernon ile tanışmış oldular ve ayrıca Sehun'un saçlarını da boyatmış oldular. Sehun geiye boyamayı tercih etmişti ve bu tercihinden kesinlikle pişman değildi. Hoş durmuştu.
Jong In ona şok olmuş bir şekilde bakmaya devam ederken Sehun eğilip ayakkabılarını giydi. Beyaz gömleği ve siyah pantolonuyla oldukça şıktı ve bir o kadar da sade. "Hadi çıkalım." Sehun ayakkabılarını giydikten sonra söyleyip Jong In'in boştaki eline uzandı. Parmakları birbirine kenetlendikten sonra birlikte evden çıktılar.
Arabanın önüne gelene kadar birbirlerine kenetli elleri bir kere bile olsun ayrılmadı. Jong In her geçen dakika daha da heyecanlanıyordu. Sehun'un ailesi, deniz kenarında büyük, bahçeli bir evde oturuyordu. Bunun avantajı gittiklerinde bahçede barbekü yapacak olmalarıydı.
Jong In barbekü konusuna karşıydı. Sehun'un anne ve babasını yormak istemiyordu. Arabayla yola koyulduklarında sakin, bir o kadar da sessiz bir yolculuk yaptılar. Konuşacak bir şey bulamadıkları için sadece şarkı dinlemişlerdi.
Deniz kenarındaki yola çıktıklarında Jong In terlemeye başladığını hissetti. Heyecanlanıyordu. "Ailen, bana karşı çıkar mı? Yani hangi aile istemez ki oğlunun güzel bir kızla evlenip çocuk yapmasını?" Jong In ümitle fısıldadığında Sehun duyduklarına göz devirdi.
"Jong In saçmalamayı keser misin? Ailemin benim seçtiğim kişiye karşı çıkma hakkı yok. Ki olsa bile senin iyi biri olduğunu anladıklarında sana karşı ön yargılı davranmazlar." Sehun kendinden gayet emin bir şekilde söyledi.
"..."
Aralarında yine uzun bir sessizlik oluştuğunda birkaç dakika geçmeden durdular. Jong In park ettikleri eve baktığında hayretle açtı ağzını. Ev gerçekten çok büyüktü. Beyaz renkle boyanmıştı villanın dışı. Önünde pek bir şey yoktu. Sadece çitlerin kenarına dikilmiş olan farklı renklerdeki çiçekler vardı. Park olan arabadan indiler birlikte.
"Heyecanlanmayı kes Jong In. Yemeyecekler seni. Emin ol onlara çabuk alışacaksın." Sehun sevgilisinin elini tutarken söyledi. Birlikte çitlerden geçip evin kapısına geldiler. Sehun uzun zaman önce ayrı bir eve çıktığı için kapının şifresini unutmuştu. Zili çalıp beklemeye başladılar. Jong In, heyecanını söndürmek için uğraşsa da başarılı olamıyordu.
Kapı açıldığında karşılaştıkları fazla yaşlı olmayan kadının kollarına atladı Sehun. "Seni çok özledim anne." Bir süre sarılmaya devam ettiler. Kadın kollarını Sehun'dan ayırdığında bakışları Jong In'e kaydı. "Bu benim sevgilim anne. Adı Jong In." Sehun kısaca tanıttığında Jong In beynine zorluklarla giden komutlarla birlikte doksan derece eğilerek selam verdi.
"Tanıştığıma memnun oldum Jong In. Ben Sehun'un annesiyim." Kadın gülümseyerek söyledi. Sehun'un dediği gibiydi. Karşı çıkmamıştı. Babasının da karşı çıkmamasını umdu Jong In. Hep birlikte içeri geçtiklerinde mutfakta yemek hazırlayan Bay Oh ile karşılaştılar. "Ben geldim baba." Sehun neşeyle mutfağa koşarken babası gülümseyerek üstüne atlayan oğluna sarıldı.
"Doktor olunca bizi unuttun sandık Sehun." Babası dalga geçtiğini belli ettiği bir şekilde söyleyince hepsi güldü. Sehun birkaç saniye içinde kollarını babasından ayırdı. "Baba bu sevgilim Jong In." Sehun, sevgilisini babasına da tanıttığında rahatlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şizofren
Fiksi PenggemarSehun, oldukça sakin, düzenli ve bir o kadar da iyi kalpli biriydi. Ailesi onu her zaman en iyi şekilde büyütmüş, elinden gelen her şeyi yapmıştı. Maddi durumları çok kötü değildi. Babası normal bir şirkette sekreterlik yapıyordu. Annesi de kendi ta...