Y/N: Smutumsu şeyler var. Rahatsız olacaklar okumasın lütfen.
Chanyeol geleli bir saat olmamıştı bile fakat Sehun ile çok iyi anlaşmışlardı. "Jong In bizi biraz yalnız bırakır mısın?" Chanyeol sorduğunda Sehun şaşırdı. Bunu kesinlikle beklemiyordu. "Tamam ben balkondayım." Söyledikten sonra balkona adımladı.
Chanyeol onun kendilerini duymayacağından emin olduktan sonra bakışlarını Sehun'un bakışlarına sabitledi. "Neden Jong In'i reddettin?" Sordu Chanyeol. Bu gece ilk defa açık davranacaktı birisine karşı.
"Ona karşı herhangi bir hislerim yok. Heves vermek istemiyorum boşuna." Sehun utanarak söyledi. Chanyeol'ün amacını az da olsa anlamıştı Sehun. Kendince arkadaşıyla arasındaki buzları eritmek istiyordu. Farkında değildi ki zaten aralarında buz yoktu. "Sehun biraz kızacaksın biliyorum. Öncelikle söyleyeyim sonradan yanlış anlaşılma olmasın. Beni buraya Jong In çağırmadı ben önerdim gelmeyi. Sonrasında da asıl konuya geçeyim. Senin şuan kendini Jong In'e döndürmediğine, onunla ilgilenmemeye çalıştığına eminim. Neden Jong In ile denemiyorsun? Elbet ona aşık olacaksın. Başka biriyle çıkma gibi bir şansın yok Sehun. Bu evliliğinize ihanet olur." Chanyeol'ün sesi sinirliydi.
Bu Sehun'un ürkmesini sağlasa da umursamamaya çalıştı. "Kendimi zorlayamam. O zaman bir anlamı kalmaz." Mırıldandı Sehun. Bunu istemi dışında yapmıştı. "Sana kendini zorla demiyorum Sehun. Zorlayamazsın elbette. Sadece Jong In sana yaklaşmaya çalıştığında karşılık ver. O zaman zaten istemsizce kendini Jong In'e yakınlaşırken bulacaksın." Chanyeol söyledi.
Sehun onun neyi kast ettiğini biliyordu. Utanmasına engel olamadığı için yanaklarının yandığını hissetti. "Deneyeceğim." Sesi yine mırıldanma gibi çıktı.
***
Chanyeol uzun konuşmalarının ardından gittiğinde Sehun rahatladığını hissetti. Gerçekten iyi olmuştu gitmesi. "Ne konuştunuz?" Sordu Jong In. Yatakta oturuyorlardı. Büyük lamba açık değildi. Onun yerine komodinin üstünde duran lambaları açmışlardı. Odanın ışığı oldukça loştu.
Sehun nereden başlaması gerektiğini düşündü. "Bana, sana karşı çıkmamam gerektiğini, sen beni istediğini belli ettiğinde karşılık vermemi söyledi. Yapmam gereken birkaç şey tembihledi." Söyledi Sehun.
Jong In bir süre durup kafasını Sehun'a çevirdi. "Sehun?" Fısıldadı Jong In. Sesi kışkırtıcı çıkmıştı. Sehun onun diyeceği şeyi anlamış olsa da fark ettirmemek istedi. "Hm?" O da Jong In'i taklit edip fısıldadı. "Korkuyorum. Sadece nereye kadar gidebileceğimi merak ediyorum." Yine fısıldadı Jong In.
Sehun ona gülümsediğinde Jong In onayını algılayıp Sehun'un üstüne çıktı. Dudakları loş ışıkta şehvetle birleşti. Jong In dudaklarını bir süre daha Sehun'un dudaklarıyla dans ettirdikten sonra, dudaklarının yeni hedefi Sehun'un beyaz boynu ve oldukça belirgin olan adem elması oldu.
Dudakları onu kışkırtacak yavaşlıkta öpüyor, arada dişleri arasına alıp kıstırıyordu. Bir süre boynunda gezdirdiği dudakların ardından doğruldu Jong In. Ense kısmından tişörtü tutup çekerek çıkardı. Esmer ve kaslı bedeni ortaya çıktığında Sehun şok olduğunu hissetmeye başladı.
Pantolonunun düğmesi ve fermuarının ardından pantolonu bacaklarını terk etti. Sehun donmuş onu izliyordu. Jong In uzanıp Sehun'un tişörtünün eteklerinde tutup çıkardı. Sehun'un vücudu Jong In'in vücuduna göre oldukça beyazdı. Tişörtü yerle buluştuktan sonra elleri pantolonuna indi. Sehun gerilmeye başlamıştı. İlk defa yapacağı için ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Ek olarak korkuyordu. Hala emin değildi yapıp yapmamaktan ama bir yandan da Jong In'i reddetmek istemiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şizofren
FanfictionSehun, oldukça sakin, düzenli ve bir o kadar da iyi kalpli biriydi. Ailesi onu her zaman en iyi şekilde büyütmüş, elinden gelen her şeyi yapmıştı. Maddi durumları çok kötü değildi. Babası normal bir şirkette sekreterlik yapıyordu. Annesi de kendi ta...