*Smut var. Sevmeyenler okumasın lütfen*
Sehun, Jong In'i öpmeye devam edecekken aklına gelen Vivi ile birlikte Jong In'in kucağından kalkıp sokak kapısına koştu. Kapının yanında duran maması bitmiş, suyu da oldukça azalmıştı. Sehun kendine söylenmeye devam ederken mama koyup biraz da su ekledi. Vivi'nin nerede olduğunu bilmiyordu fakat onu bulup biraz vakit geçirmeliydi.
"Jong In, Vivi'yi gördün mü?" Sehun salona dönüp sordu. Jong In bir süre cevap vermeyip düşündü. "Bahçeye çıkmış olabilir." Jong In aklına gelen ilk yeri söyleyip kanallara bakınmaya devam etti.
Sehun bu umursamazlığının intikamını daha sonra alacağını aklının bir yerlerine yazıp bahçeye ilerledi. Jong In'in tahamin ettiği gibi bahçedeydi. "Vivi gel." Neşeyle söyleyip yere eğildi. Kucağına atlayan Vivi ile birlikte koltuğa Jong In'in yanına döndü. Koltuğun boş kalan kısmına yayılıp Vivi'yi de kucağında rahat bir pozisyona soktu. "Bugün çok sıkıldın değil mi? Seninle oynayacağım." Sehun söyledikten sonra Vivi'nin yumuşak tüylerini okşamaya başladı.
"Vivi ile ilgilendiğin kadar benimle de ilgilensen..." Jong In söylediği cümleyi yarım bıraktığında Sehun gözlerini devirdi. Jong In, Vivi'yi aldıklarından beri her zaman kıskanmıştı onu. Sehun bu kıskançlığın sebebini merak etse de sormamıştı. "Sehun artık Vivi ile ilgilendiğin yetmez mi?" Jong In mırıldanarak sordu. Daha beş dakika bile olmamıştı Vivi'yi kucağına alalı. Sehun cevap vermeyip gözlerini kapadı. "Hey sana söylüyorum." Jong In uzanıp Vivi'yi kucağına aldı.
"Çirkin köpek seni aldık iyi güzel ama sevgilimi benden çalamazsın." Söylediğinde Vivi onun dediklerini umursamayıp Jong In'in yüzünü yaladı.
***
Vivi biraz daha Jong In ile vakit geçirdikten sonra gidip onun için hazırlanan, odanın koşesindeki rahat yatağına kurulup uyumuştu. Jong In bu anın mutluluğuyla yanında televizyon izleyen Sehun'a döndü. "Bebeğim." Fısıldayarak söyledikten sonra uzanarak boynuna ıslak bir öpücük kondurdu. Sehun filmi izlemeyi boynundaki dudakları hissettiğinde kesip Jong In'e döndü.
"Efendim Jong In?" Sesinin sakin çıkmasını umursayarak fısıldadı Sehun. Kalbi hızla çarpmaya başlamıştı ve bu sakin kalmasını imkansız hale getiriyordu. Jong In tişörtün çizgisine indirdi dudaklarını. Sehun daveti konuşmamış olsalar bile anlamıştı. Jong In, Sehun'u kolundan tutarak arkasından sürükleyerek odaya ilerledi.
Odanın önüne geldiklerinde Jong In, Sehun'un sırtını kapıya dayayım dudaklarını birleştirdi. Öpüşmeleri her saniye derinleştiğinde Jong In kapının kolunu indirip Sehun'u içeri soktu. Yatağın önüne gelene kadar öpüşmeleri devam etti. Yatağın önüne geldiklerinde Jong In ellerini Sehun'un tişörtünün uç kısımlarına attı. Normal bir hızda sıyırıp çıkarttıktan sonra yatağın kenarına bıraktı. Kendi tişörtünü de ense kısmından tuttuktan sonra tek seferde çıkardı.
Sırasıyla ikisinin de tişörtleri yeri boyladığında ikisi de yatağın üstündeydi. Tek fark Jong In ağırlığını vermeyecek şekilde Sehun'un üstüne çıkmıştı. Dudaklarını Sehun'un dudaklarına kapatıp bir süre orada takılı kaldı. Dudaklarını Sehun'un dudaklarından zorlukla ayırdıktan sonra boynuna indi. Sehun'un beyaz ve pürüssüz boynu gerçekten iyi hissettiriyordu Jong In'e. Köprücük kemiklerinin hemen üstünü fazla acıtmayarak emdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şizofren
FanfictionSehun, oldukça sakin, düzenli ve bir o kadar da iyi kalpli biriydi. Ailesi onu her zaman en iyi şekilde büyütmüş, elinden gelen her şeyi yapmıştı. Maddi durumları çok kötü değildi. Babası normal bir şirkette sekreterlik yapıyordu. Annesi de kendi ta...