XVIII

1.2K 73 15
                                    

*Smut var rahatsız olanlar okumasın lütfen. Ve tek başında değil sonunda da smut var. Dikkat ederek okuyun lütfen. Ficin son smutu da bu olacak.*

Eve girdiklerinde kapıyı kapattı Sehun. Nedenini bilmiyordu fakat Jong In'i diğer günlere göre oldukça arzuluyordu. Ayakkabılarını açmaya çalışan Jong In'in yanından geçip mutfağa ilerledi. İçini yakıyordu bir şeyler. Buzdolabın kapağını açıp içindeki biralardan birini aldı. Soğuk soğuk iyi gelmesi için dua ederek kutuyu açıp kafasına dikti. Ardından mutfağa giren Jong In'in tuhaf bakışlarından kaçamamıştı. "Ne yapıyorsun?" Kaşlarını çatıp yanına geldi. Tam önünde durduğunda bedenleri neredeyse birbirine değecekti. Çok az mesafe kalmıştı. 

Dudaklarındaki kutu çekilerek alındığında dudaklarını büzdü Sehun. "İçim yanıyor Jong In. Ona ihtiyacım var." Mırıldandı Sehun. Sesi ağlayacak gibi çıkmıştı. "Anlatmak ister misin ne olduğunu? Arabaya bindiğimizden beri normal değilsin." Jong In'in sesi oldukça sertti. "Yanıyorum Jong In. Bedenimi yakıp kavuran bir ateş var. Ve bu ateş her seferinde beni sana itiyor."  Dudakları  Jong In'in dudaklarına temas edecek kadar yakınlaşıp fısıldadı. Sesi çok kışkırtıcı çıkmıştı. Söylediği cümlenin hemen ardından arzuyla Jong In'in dudaklarına kapandı. Jong In hiç düşünmeden karşılık vermişti. 

Sehun mutfağın tezgahına dayanmıştı. Jong In ise ellerini Sehun'un beline yerleştirmiş kendi bedenine bastırıyordu. Dakikalarca birbirlerinin dudaklarında kilitli kaldılar. Jong In daha fazla dayanamayacağını hissettiğinde Sehun'u kucağına alıp merdivenlere yöneldi. 

Önünü göremediği için yavaş adımlarla çıktı merdivenleri. Sehun o sırada dudaklarını Jong In'in yüzünün her bir noktasına bastırdı. Zamanın durmasını istiyordu. Şuan gerçekten çok mutluydu. Sehun tüm yüzünü öptüğünden emin olduktan sonra tekrar dudaklarına kapandı. Jong In arkasındaki kapı kolunu indirip kapıyı açtıktan sonra kapatma gereğinde bile bulunmadan içeri girdi.

Sehun'u yavaşça yatağa bırakıp hırka ve tişörtünü çıkardı. Kendi tişörtünü de çıkardıktan sonra altlarındaki pantolonlarla daha sonra ilgilenme kararı alıp Sehun'u yatırdı. "Seni seviyorum bebeğim." Boynunu öpmeye başlamadan hemen önce söyledi Jong In. Yumuşak dudakları boynunda bir süre gezindikten sonra minik öpücükler bırakmaya devam ederek göğüs uçlarına indi. Küçük pembe tepelerden birini ağzına alarak emmeye ve yavaşça dişlerini sürtmeye başladı. Bunun kışkırtıcı bir hareket olduğunun farkındaydı ve Sehun'un inlememek için kendini sıktığının da farkındaydı fakat bir şey diyemiyordu.

Islattığı tepeye veda edip diğerine geçti. Az önce yaptıklarını buna da yaptığında Sehun daha fazla kendini sıkamayıp inledi. Jong In onun sesine bile aşık olduğunu fark etti. Biraz daha oyalandıktan sonra ilk önce kendi pantolonunu ve iç çamaşırını çıkarıp yerdeki tişörtlerin yanına yolladı. Ardından Sehun'a da aynılarını yapıp tekrar eski konumuna geri döndü.

Çıplak bedenlerinin birbirine temasıyla titredi Sehun. Gerçekten çok güzel hissettirmişti. Jong In elini kendi penisine atıp zevk suyunu penisine yaydırdı. Sadece Sehun'a bakarak bile kendinden geçebilirdi. Sehun deliğinin girişinde hissettiği penisle gözlerini kapatıp nefesini tuttu.

Jong In kendini oldukça yavaş bir şekilde Sehun'un içine ittiğinde ikisi de kendini tutamayıp inledi. İçine Yavaşça giren penis Sehun'un kendinden geçmesini sağlıyordu. Nefesini tutup Jong In'in hareket etmesini bekledi. Jong In onu daha fazla bekletmeyip içinde hareket etmeye başladığında Sehun, Jong In'in boynundan tutup kendine çekti. Dudakları o anın şehvetiyle birleştiğinde Jong In inlemesini tutamadı.

Dudaklarını ayırıp gözlerini birleştirdi Jong In. İkisi de birbirine aşkla bakıyordu. "Seni çok seviyorum Sehun." Jong In oldukça nazik hareket ederken söyledi. Sehun midesindeki kelebekleri boğarak öldürmek istedi. Nefesini kesiyorlardı adeta. "Ben de seni çok seviyorum Jong In. Her şeyden çok." Gülümseyip kollarını Jong In'e sardı.

ŞizofrenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin