“Oldukça güzelmiş. Be-Ben sanırım vazgeçtim.” diye kekeledi. Derin bir nefes aldıktan sonra o mükemmel sahte gülümsemesini takındı ve adama elini uzattı. “Bay Connelly’ye teşekkürlerimi iletin.” Bana kaçamak bir bakış attı ama yaptığına pişman olmuşçasına suratını buruşturdu.. “Sevgilimin belli ki başka işleri var.” Omuzlarını silkti. “Justin” Adını kısmen haykırmıştım. Oysaki o beni görmezden gelmeyi tercih etmişti. Çantamı ve paltomu kaptığım gibi ona doğru topallamaya başladım. “Justin bekle!” O anda önüme iriyarı bir güvenlik çıktı. “İzninizle ben onun sevgilisiyim.” diye açıklamaya çalıştım. Bir yandan beni tutan elleriyle cebelleşiyordum. “Bunu çok duydum. Bu çocuğun hayran kitlesinden haberin var mı?” Şaşkın şaşkın adama baktım.
“Affedersiniz?” Gözlerim kapıdan çıkmakta olan Justin’i buldu. “Justin! Onlara geçmeme izin vermelerini söyle!” Sesim yalvarır gibi çıkmıştı. Ağlamanın eşiğindeydim. Bana kızgın bir bakış attı ve kapıdan çıktı. Hemen arkasında Kenny vardı. Kenny burada mıydı? “Kenny!” Bana baktı sonra muhtemelen dışarıda bekleyen Justin’e baktı. Kafasını iki tarafa sallayıp yanıma geldi ve beni geçirdi. “Bu kız gerçekten onun sevgilisi dostum.” Kenny bunu nereden biliyordu? Toparlayarak dışarı çıkarken arkamdan gelen sesi duymazdan geldim. Herhalde Alex öfkesini kontrol edemeyip duvara yumruk atmıştı.
Görmemiştim. Bilmiyordum. Bilmekte istemiyordum. Her şey mahvolmuştu. Ne yapabilirdim ki? Nasıl düzeltebilirdim? “Kenny, Justin nereye gidiyor?” Düştüğünü fark etmediğim bir damla gözyaşını bodur parmağıyla sildi. “Bilmiyorum tatlım.” Kafamı olası mağlubiyetin korkusuyla salladım. “Onu kaybetmemem lazım.” dedim güçlükle. Gözlerimin dolmaya başladığını yeni fark etmiştim. “Onu kaybedeceğini düşünmüyorum Els. Justin sana seni bırakamayacak âşık. Tüm gün küçük bir çocuğun heyecanıyla sizden, yeni ilişkinizin ne kadar mükemmel olacağından bahsetti. Ancak zamanlamamız kötüydü. İçeri girdiğimizde sen ve o çocuk… Biliyorsun kendini aldatılmış hissediyor olabilir.”
Gözyaşlarım artık yanağımda dizilmişlerdi. “Onu çok seviyorum Kenny ç-çok ama ço-ok.” Sesimin titremesine engel olamıyordum. Kapıya vardığım anda sarı bir Lamborghini hızla anayola ilerliyordu. “Oh hayır.” Yanaklarım gözyaşlarımla daha da ıslanırken bacağım beni tutamaz olmuştu. “Hayır, hayır, hayır…” Dizlerimin üstüne düşüp ağlamaya başladım. Kenny yanıma eğilip beni omuzlarımdan tuttu. “Her şey düzelecektir Ellie. Ona biraz zaman ver. Haydi, gel seni evine bırakayım. Taze yaralara tuz bastınız bugün. İkiniz de…” dedi ve ayağa kalkmama yardımcı oldu. “Eve dönelim. O da başının çaresine bakar.” Kafamı umutsuzlukla salladım. “Bitti Kenny. Onu kaybettim.” Ağzımdan kelimeler yerine hıçkırıklar çıkıyordu.
Birden aklıma telefonum geldi. Hemen çantamdan telefonumu çıkarıp titreyen ellerle numarasını çevirdim. Çaldı, çaldı, çaldı, açtı… NE? “Justin!?” Cevap vermesine izin verdim. “Sadece…” Sustu. Nefesimi tuttum. Onun nefes alışverişi ise hızlıydı. Ağlıyor gibiydi. “Sadece beni sevmeni istedim Ellie. Sana yaptıklarımdan sonra…” Yine sustu ve derince bir nefes verdi. “intikam almak bu kadar önemli miydi?” Ardından bir hıçkırık geldi. “Seni seviyorum.” dedim titrek bir sesle. Hattın ucunda yankılanan bip sesi onun duygularının sözcüsü olmuştu. Artık bu konuşmada yalnızdım. Justin telefonu kapamıştı. Sadece telefonda değil, hayatta da yalnızdım…
Bir sonraki bölüm ana bölüm bu geçiş bölümüydü ama yine de en az 30 oy ve 15 yorum istiyorum narin ellerinizi artık bir zahmet klavyeye götürün ki ben de isteyerek yazayım bebeklerimm yoksa motivasyonum 12 yorumdan oluşuyor :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Be Alright (Justin Bieber Türkçe Fanfiction)
FanficEllie Good babasının işi yüzünden vazgeçtiği hayatını, tanıştığı dünyaca ünlü genç pop şarkıcısı Justin Bieber adamıştı. Aynı zamanda çok yakın arkadaşlarken aynı zamanda beraber iş yapıyorlardı. Bir şeyin farkında değillerdi. Birbirlerine aşık oluy...