16. Söz

2.8K 133 27
                                    

Dudakları önce aralık kaldı. Şaşkındı ama saniyeler sonra dudaklarımız uyumunu yakalamıştı. Arada nefes almayı unutuyor, kalbimin hızlandığını hissediyordum ve anın tadını çıkarıyordum. Zaman durmuş gibiydi. Ellie’nin eli ensemdeki saçlarımı kavradı ve beni iyice kendine yakınlaştırdı. Ben de onu belinden tutup göğsünü göğsüme yapıştırdım. Vücudum alev alev yanıyordu. Onu istiyordum. Beynim paralize olmuş, hareketlerimi kontrol edemez oluştum. Ona olan aşkım, kendimi kaybetmeme sebep oluyordu. Dudaklarımız ahenkle hareket etmeye devam ederken kendi kendime her şeyin ne kadar doğru olduğunu düşünmeden edemiyordum. Ellerini avucumun içini aldım. Dudakları, eli, teni, onunla ilgili her şey bana hayatın güzelliğini hatırlatıyordu. Kafamı ona bakmak için geri çektim, gözleri kapalı bir şekilde durdu. O an o kadar tatlıydı ki gülümsemeden edemedim. Onu kucağıma alıp arkamdaki koltuğa oturdum ve bu sefer beni öpen o oldu. Kucağımdaydı ve kendimi kontrol etmekte çok güçlük çekiyordum. Sonunda onu omuzlarından tutup uzaklaştırdım. “Dur, eğer devam edersek kendimi tutamayacağım.” dedim nefes nefese. Gülümsedi. “B-Bana aş-âşık mı oldun?”

“Kendimi bildim bileli sana âşıktım sadece bunu anlamam çok uzun sürdü.” dedim sıkkın sıkkın. Ardından omzumda bir darbe hissettim. “Bu ne içindi?” Ellerini boynumun yan taraflarına doladı. “Bu kadar beklettiğin için.” Tam öpmek için yaklaşıyordu ki kafamı çevirdim. Afallamış halde bana bakıyordu. “Söyle bakalım. Sen bana karşı ne hissediyorsun?” Yanakları kızarmaya başlamıştı. “Şey ben de, ben de…” Derin bir nefes aldı. “Bendesanaaşığım.” dedi hızlıca. Çok sevimliydi. Burnuna bir öpücük kondurdum ayağa kalktım ve onu kucağımda yatağa taşıyıp üstüne bıraktım. “Duş alacağım. Hala bunun rüya olup olmadığını anlamayacak kadar çakırkeyifim.” dedim ve banyoya girdim. 10 dakika da duşumu alıp kendime geldim ardından dişlerimi fırçaladım. Sonra tekrar odaya girdim. Sadece belimde bir havlu vardı. Gözleri vücudumu taradı sonra dudağını ısırdı. Bunu bilerek mi yapıyordu? Aklımda canlanmaya başlayan senaryoları durdurdum ve bavuluma yöneldim. İçinden boxerımı, pijama altımı ve siyah tişörtümü çıkarıp yan odaya geçtim ve giyinmeye başladım. “Justin niye buraya geldin?” diye sordu Ellie. Üstüme tişörtü geçirirken odaya döndüm.

“Kafamı dinlemeye ihtiyacım vardı.” Kafasını salladı ve “Anladım.” dedi. Mutlu görünmüyordu. Ne olduğunu sorabilirdim ama en azından bir 10 dakika tartışmak istemiyordum. Mutluluğumun biraz daha sürmesini istiyordum. “Giyecek bir şeyin var mı?” diye sordum. Kafası eğik bir şekilde hafifçe kafasını yana salladı. Gülümsedim ve çantamdan yedek tişörtümü çıkartıp ona doğru yürüdüm. Yatağa oturdum ve nihayet kafasını kaldırdı. Tişörtü yatağa bıraktım ve tişörtünün altını avucuma alıp ve onu öptüm. “Artık var.” Kıkırdadı. Nasıl bu kadar tatlı olmayı başarabiliyordu? Tişörtü yavaşça kaldırmaya başladım. Engel olmasını beklerken aksine ellerini havaya kaldırıp üstünü çıkartmama izin verdi. Üstünü çıkardığımda geri çekilip manzaramın tadını çıkardım. Ona baktığımı fark edince yanakları kızardı ve kollarıyla üstünü örttü. Elimdekini yatağa bırakıp kollarını kavradım ve iki yana açtım. “Benden utanmana gerek yok.” diye fısıldadım ve gözlerine baktım. O kadar utanmıştı ki göz temasından kaçınıyordu. Tek kolunu bırakıp elimle çenesinden tuttum ve bana bakmasını sağladım. “Çok güzelsin. Keşke seni böyle gören kişi sadece ben olabilseydim. Aynı anda bu kadar nefes kesici ve bu kadar sevimliyken ki halin sadece bana ait olsaydı.” İçini çekti. “Zaten sadece sensin Justin, geçmiştekilerin hiçbir anlamı yok.” Gülümsedim. Bunu uzatmanın anlamı yoktu çünkü haklıydı, o benimdi, o benim Ellie’mdi. “Al giy şunu üşüme.” diyip tişörtü ona uzattım. Halinden memnun görünmüyordu.

“Ne?” Omuzlarını silkti ve üstünü giyinmeye koyuldu. İşi bitince elini elime aldım. “Ne oldu?” Yüzü kızardı, ağzını açtı ama ağzından hiçbir şey çıkmadı. Neler olduğunu anlayacak kadar tecrübeliydim. Anlayışla gülümsedim ama o yere bakıyordu. Bana bakması için çenesini iki avucumun içine aldım. “Sana dokunmamak için inan bana kendimi zor tutuyorum ama bugün olmaz.” Bana birkaç saniye baktıktan sonra gözlerini sıktı ve ardından yine başka tarafa baktı. “Hey, yapma böyle.” Gülümsedim. “Beni istemen; hoşuma gitmediğini söyleyemem ama daha çok erken. Sana, seni ne kadar çok sevdiğimi gerçek anlamıyla göstermek istiyorum. Ben bu değilim. Böyle yetiştirilmedim. Duyguların telaffuz edildiği gün seninle yatağa girmek istemiyorum.” Beni ilgiyle dinliyordu. Gözlerinde boncuk boncuk yaşlar vardı. Üzgün olmadığını biliyordum, duygulanmıştı. Onun yanındayken ben de duygularımı kontrol edemiyordum. Ağzımdan çıkanları kontrol edemiyordum. Selena’nın yanındayken olduğu gibi bu tarz sözlerin “karizmamı” etkileyeceğini düşünmüyordum. Hele bir kızın yanında bu kadar rahat olabileceğimi hiç… “Sana biraz doymama izin ver. Şu anın tadını çıkarayım. O da olacak, hem de en güzel şekilde. Sadece, senin yanımda olduğunu benimsemem için bana biraz zaman ver.”

Kafasını sevinçle salladı. Gözlerindeki birikmiş yaşlar yanağında şeritler halinde yollar çizdi ve çenesinden bacaklarına düştü. Yanağındaki yaşları parmaklarımla sildim ve onu öpmek için eğildim. Bu ikimiz için de yeni bir şeydi. Yeni bir duygu, yepyeni bir başlangıçtı. Hiçbir minik pürüz şu anı bozamazdı. Canımı hiçbir şey sıkamazdı. Dudaklarımı hafifçe dudaklarına bastırdım, bakmak için biraz geri çekildim ve tekrar öpmek için eğildim. Onu sadece öpmek istemiyordum. Onun dudaklarının her bir detayını hafızama kazımak istiyordum. Onu beni daha çok istemesini sağlayacak noktaları bulmak istiyordum. Onu tam olarak benim yapacak şeyleri bilmek istiyordum. İşte bu öpücük öyle bir öpücüktü.

Sonunda geri çekilen o oldu ama uzun sürmedi. Kollarını boynuma doladı ve bana sıkıca sarıldı. Ben de kollarımı onun beline doladım ve onu iyice kendime yapıştırdım. Boynu yanağıma değiyordu. Kafamı yana çevirip boynuna bir öpücük kondurdum ardından kokusunu içine çektim. “Beni hiç bırakma Bieber, anlaştık mı?” Gülümsedim. “Eğer sen de beni bırakmayacağına söz verirsen…” 

Kısa ama okkalı bir bölüm oldu kabul edin. Bu arada artık böyle yazmaya kara verdim çünkü uzun yazınca sadece uzun olmasına çabalıyorum ve içeriği güçsüzleşiyor o yüzden artık daha güzel olacağını garantileyebilirim. Bu arada bugün Believe Movie'ye gittim. Duygulandım yani hoştu bayağı. Avalanna'lı kısımda ağlamamak için zor tuttum kendimi. Bu arada Justin'in müziği bıraktığı gerçeği?? o.0

Yeni bölümü yazabildiğim zaman yazacağım ama her yeni bölüm için 35 yorum veya 60 vote istiyorum...

Not: One Night-Ed Sheeran

Little Bird-Ed Sheeran

Bones- Mr Ms

Sunlight-Modestep (Dubstep sevenler)

Bunlara takmış durumdayım, dinleyiin!

Be Alright (Justin Bieber Türkçe Fanfiction)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin