İkinci Bölüm

632 54 24
                                    

~Eleanor~

I broke it off thinkin' you'd be cryin'

Now I feel like shh

Looking at you flyin'

I want you back

I want you back

Want, want you

Want you back

Diye çaldı telefonum.

Rahatsız olunca, erteleme düğmesine bastım "Uf," diye gevelerken.

Yataktan kalktım ve banyoya doğru ilerledim. Pek güzel olmayan görüntüme baktım. Esmer, karışmış saçlı ve göz torbaları olan bir kız vardı karşımda. Gördüğüm kabus hala kafamdan çıkmıyordu, strese ve uyumamama neden oluyordu.

Soyundum ve duşa girdim. Çilekli şampuanımla ve Dove saç kremiyle saçımı yıkadım. Nemli, küçük havluyu aldım ve sabuna sürdüm. Sonra da, vücuduma.

İşim bittiğinde vücudumu pembe bir bornozla örttüm, saçımıda beyaz bir havluyla. Dişlerimi fırçaladım, sonrada diş ipiyle temizledim. Kapıyı yavaşça açtım ve gelen biri var mı, diye baktım. Sonrada olabildiğince hızlı bir şekilde odama koştum. Riskli, çıplak bir şekilde banyodan odana koşmak! Uuhh.

Beyaz bir dar kot, pembe straptez bir Hollister marka üst ve Forever 21 marka bir sandal giydim. Hafif bir makyaj yaptım: Kirpiklerim uzun görünsün diye ince bir rimel, 2 kere batırılmış allık, güzel bir dudak parlatıcı sürdüm. Belime kadar inen saçlarımı doğal bıraktım.

Sonra, dolabıma hangi çantamı alsam diye bakmaya gittim. Gerçekten büyük bir dolabım var! Coach, Michael Kors, Nine West, Nina Richy, Louis Vuitton, Kate Spades, Tory Burch, Guess ve diğer markalardan 30 çift çantam; Tory Burch, Hollister, Vans, Gap, Forever 21, Nine West, Nike ve diğerlerindense 50 çift topuklu sandallarım, spor ayakkabılarım ve terliklerim var; Ve Helzberg Diamond, Swarovski, Forever 21, Tory Burch, Tiffany & Co ve başkalarından ise 80 çift küpe, 20 kolye, 30 bileklik ve 60 yüzüğüm var; Kıyafetlerim ise Hollister, Love Pink, Anne Taylor, J Crew, Fresh Tops, Hot Tops, Neiman Marcus, Louis Vuitton, Guess, Aeropostale gibi markalardan. Hepsi sıraya dizilmiş ve bölünmüş bir şekilde. En solda ayakkabılarım, ortada kıyafetlerim ve sağda ise çantalarım,  takılarım ve saç takıları gibi şeylerim var.

Sanırım çok fazla olduğunu söyleyeceksin ve bu kadar eşyaya nasıl param yettiğini merak edeceksin.

Ben Hollister modeliyim ve ailemde biraz zengin. Hollister markasının başındalar. Bu yüzden modelim.

Michael Kors markalı bir el çantası aldım ve içine cüzdanımı, telefonumu, güneş gözlüklerimi, makyaj çantamı, küçük el dezenfektenimi, bir şey olursa diye yara bandımı ve parfümümü koydum.

Aşağı, mutfağa, indim. Harry, Zayn, Niall ve Liam'ı pankek yerken buldum. Sonra şeytanın yüzünü gördüm, yanındaki sarışına yemek yediriyordu.

Hannah Walker.

Louis'in kız arkadaşı.

"Günaydın!" dedim cıvıltıyla. Sarışın gülmeyi kesti ve mavi gözlerini bana dikti.

"Ooo, Eleanor, çok ateşli görünüyorsun!" dedi Harry göz kırparak.

"Teşekkürler!" dedim gülümseyerek, Hannah'ın yanına otururken.

"Fotoğraf çekimine mi gidiyorsun?" diye sordu Zayn merakla, ağzındaki bütün pankekleri göstererek.

"Evet." dedim.

"Merhaba Hannah." dedim dostça, gülümseyerek.

Bana iğrenirmişçesine baktı ve gözlerini devirdi. Doğrusunu söylemek gerekirse, birbirimizden nefret ediyoruz. O tam bir orospu! Her zaman benimle dalga geçiyor. Louis'in onda ne gördüğünü bilmiyorum. Oh, bir dakika, o Louis'in kız versiyonu. Onda bunu görüyor. İkiside pislik ve orospu.

Bir elma aldım ve ısırdım. Karşımda duran pankeklere aç bir şekilde baktım. Ama yiyemeyeceğimi hatırladım. Bir model olarak, sözleşmemde bir günde, 3 öğün sadece meyve ve 8 bardak su içebileceğim yazıyor. Model olmak çok zor. İstediğin şeyleri yiyemiyorsun ve fotoğraf çekimlerinde senden daha güzel ve seksi modelleri görünce güvensizleşiyorsun.

"Yemiyor musun El?" diye sordu Niall, ağzındaki 5 pankekin hepsini göstererek.

"Hayır, teşekkürler." dedim dostça, "Yiyemem. Bu gün fotoğraf çekimleri var."

"Oh, pğeki oğ zağman. Ama bğen, yemeğimin tağdını çığkaracağım." dedi Niall, ağzı dolu.

Hafifçe kıkırdadım. Oh Nialler!

Çeviri:

"Oh, peki o zaman. Ama ben, yemeğimin tadını çıkaracağım." 

Tekrar pankeklere aç bir şekilde baktım ama hızlıca aklımdan o düşünceleri attım ve meyve yemeye odaklandım. Antrenörümüz söyleyene kadar, et gibi yüksek kalorili şeyler yememiz yasak. Benim antrenörüm çok sıkıdır. Bir keresinde, yarım kap kadar süt içmiştim. Antrenörüme söylememiştim ama tartıya çıkınca 0.546 gram fazla olduğunu görünce, günlük yaptığım 1-2 saatlil koşu yerine beni tam tamına 4 saat koşturmuştu.

"Iyy, ne yiyorsun?" dedi Hannah'ın rahatsız edici, orospu sesi.

"Buna elma denir Hannah. Belki daha önce hiç tatmamışsındır. Belkide kafana normal bir meyve yetiştirmelisin ve onu tatmalısın." dedim cevaplayarak. İşte bu. Sabahki iyi modumu mahvetti. Ve, oh,  kötü tarafımı görmek istemezsin.

Bütün çocuklar "Oooh," dediler ve birbirlerine beşlik çaktılar.

"Herneyse bebeğim. Onu fazla takma sen. Kimse onun gibi mükemmel olmak için her şeyi yapan ve ilgi çekmek isteyen birini beğenmeyecek." dedi Louis, onu koruyarak.

"Lou." dedi Zayn uyarıcı bir tonda.

"Lou, ileriye gidiyorsun dostum." diye katıldı Harry.

Kalbimde bir şey hissettim. Acı ve güçsüzlük. Gözümün dolduğunu hissedecektim ama hayır, beni ağlarken görmeye can atan insanların, Louis ve Hannah da dahil, yanında ağlamayacaktım. Bu onları çok mutlu ederdi. Onlara daha fazla veremeyeceğim olan mutluluk.

"Ne var?! Kız arkadaşıma kaba davranıyordu!" dedi Louis.

"Ama Hannah başlattı." dedi Niall beni koruyarak.

"Evet!" dedi Daddy Direction.

"Ben gidiyorum." dedim geveleyerek. Mutfaktan bir fare gibi sessiz olabildiğim kadar ayrıldım.

Change My Mind- An Elounor Fanfic  [outcastlyweird'den Çeviri]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin