Dördüncü Bölüm

477 46 22
                                    

-Eleanor-

Kafamı sağa doğru döndürdüm ve tanıdık, turuncu renkte bir araba gördüm. Araba Louis Tomlinson'dan başka birine ağit değildi. Hayatımdan nefret ediyorum.

"Benimle mi konuşuyorsun?" Gözlerimi devirdim Louis'e doğru. Vay canına, inanılmaz! Bunca şeyden sonra neden bu kadar iyi davranıyordu?

"Ne zannediyorsun, ayakkabılarınla konuşuyorum." dedi, alaycı bir şekilde.

"Louis, burada tam olarak ne arıyorsun?" diye sordum, ciddi bir tonda.

"Seni eve bırakmayı öneriyorum." Gözlerini devirdi.

Gözlerimi kırptım ve ona komik bir şekilde baktım. "Ünlü, kendini beğenmiş Louis Tomlinson, Eleanor Calder'ı eve götürmeye mi öneriyor? Vay  canına, bir şey mi yedin, yoksa neden bana bu kadar iyi davranıyorsun ki?" diye cevapladım, biraz sertçe.

"Bak," Louis iç çekti. "Sadece içeri gir, tamam mı? Ve bu sabah Hannah'nın yaptığı şey için özür dilerim." diye özür diledi.

Bir kaç saniye ona baktım. "Tamam, önemli değil. Beni eve bırakmayı önerdiğin için teşekkür ederim." Arabaya bindim. Kemeri taktıktan sonra onu bana bakarken yakaladım. 

"Neye bakıyorsun?" dedim kaşlarımı biraz çatarak.

"Uh, hiçbir şeye." dedi mırıldanarak. "Hadi gidelim." dedi ve hareketlendik.

-Louis- 

 Sürüş ikimiz içinde garipti. Demek istediğim, bu birlikte olduğumuz bir yerde ilk defa birbirimize çığlık atmadan ve bağırmadan geçirdiğimiz  zamandı. Gözlerimi yolda tutmaya çalışıyordum ama ona bakmadan da edemiyordum. Biraz önce beni ona bakarken yakalamıştı ve bu çok utandırıcıydı. Nedeni şimdi onun ne kadar ince olduğunu fark etmemdi. Büyük ihtimalle fotoğraf çekiminde giydiği farklı bir kıyafet vardı üzerinde. Dizinde biten bir şort ve siyah, üzerinde "Plants Vs Zombies" yazan bir tişört giyiyordu. Bacaklarının birleşik olmadığını şimdi fark etmiştim. Hannah'nın bacakları birleşikti, ama bu onu kilolu yapmıyordu. Bir dakika, neden ikisini karşılaştırıyorum? Hannah güzeldi ama Eleanor'un kendine özgü bir güzelliği vardı. Biraz önce ona güz- Sanırım bu gün için yeterince havuç yemiştim. Beynim çok garip şeyler söylüyordu. 

Evin garajına girdiğimizde arabamı Harry'ninkinin yanına park ettim. Birlikte içeriye kadar yürürken aramızdaki gariplik hala devam ediyordu.

"Lou?" dedi Eleanor usulca. 

Onun sesini duyduğumda yukarı çıkmak üzereydim. "Teşekkür ederim." dedi biraz gülümseyerek. Bu kalbimi biraz heyecanlandırmıştı, ama bunu görmezden gelmeye karar verdim. 

"Hey, kavga edebiliriz ve tartışabiliriz ama bu seni önemsemediğim anlamına gelmez." dedi ağzım bir anda. Bunu söylediğime inanamıyorum! "İyi geceler, sabah görüşürüz!" diye ekledim hızlıca. Ona bakmamaya çalışarak merdivenlerden yukarı çıktım. 

-Eleanor-

Biraz önce beni önemsediğini mi söyledi? Belki biraz fazla abartmış olabilirim ama kulağa öyle gelmemiş miydi?

Seni önemsemiyorum anlamına gelmez.

Sözleri kulaklarımda tekrar ve tekara yankılanıyordu. Beni önemsediğini mi söylemeye çalışıyordu? Beni Lucas gibi önemsemeye mi baş-

Lucas.

O tek kelime kalbimi parçalara ayırmıştı. Hepsi benim suçumdu. Her şey benim suçumdu. 

Ve yarın o gündü. Tam tamına Lucas olayının üzerinden 2 yıl geçecekti.

 

Change My Mind- An Elounor Fanfic  [outcastlyweird'den Çeviri]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin