-Louis-
Eleanor beni affettiğinde çok mutluydum! Sonsuza kadar zıplamak istiyor gibi hissediyordum. Bu sefer, şansımı kaçırmayacaktım. Bu sadece kötü hissettiğim için ve içimdeki suç duygusunun beni tüketmemesi için yapmıyorum. Onu yanlış değerlendirdiğim için yapıyorum. Hannah ile olan ilişkimi mahvettiğini düşünüyordum ama aslında onu koruyordu ve bu yapabileceğim tek şeydi. Ama hepsi bu değildi. Onunla gerçekten yeniden başlamak istiyordum. Her şeyi unutup, arkadaş olarak yeniden başlamayı.
Mutlu bir şekilde duş aldım. Saçımı şampuanlarken Little Things'i mırıldadım. Daha sonra en sevdiğim, naneli, karpuz kokulu duş jelini vücuduma yaydım. Duş aldıktan sonra, dişlerimi fırçaladım ve koltuk altıma Axe sıktım.
Sonra giyecek kıyafet bulmak için dolabıma gittim. Abercrombie & Fitch mavi tişörtü ve bir çift, kahverengi, Ralp and Lauren şortu giydim. Kıyafetle uyması için, siyah bir Converse seçtim. Diğerlerinin uyuduğunu bildiğim için, merdivenlerden aşağı sessizce indim. Saat hala sabahın on biriydi ve büyük ihitmalle onlar öğlen on iki ile iki arasında uyanıcaklardı. Oturma odasında El'i bekledim. Büyük ihitmalle hala duş alıyordur, diye düşündüm. İphone'umu cebimden çıkardım ve Temple Run oynamaya başladım.
Yirmi dakika sonra...
"Ama Tanrım, öl seni büyük, şişko çirkin maymun!" dedim bağırarak. "HAYIIIR!!"
Game Over
Best: 4, 998, 067
İnledim. "Ne zaman beş milyona yaklaşsam hep ölüyorum." dedim somurtarak.
"Lou?" dedi tatlı, kadınsı bir ses.
Kafamı kaldırdım ve bana doğru gelen El'i gördüm.
Tatlı gözüküyordu. Yüksek belli bir şort ve beyaz bir tişört giyinmişti. Saçını ise dağınık bir topuz yapmıştı. Siyah Vans giyiyordu. Yemin ederim, ikiz gibi görünüyorduk!
"Naber dostum?" dedi kaşlarını kaldırarak.
"Selam." dedim mutlu bir şekilde.
"Gidelim mi?" Gülümsedi.
"Gidelim!" Bende ona gülümsedim.
***
"Aman Tanrıım, hadi Top Shop'a gidelim!" dedi ciyaklayarak. "Bak, yeni kıyafetler gelmiş!"
Sızlandım. "Şimdi benim mağzama gidebilir miyim?" diye şikayet ettim, küçük bir çocuk gibi.
"Hayır, hadi gidelim!" Beni kolumdan tuttu ve mağzanın içine çekiştirdi. İçeriye girdiğimizde kıyafet bakmaya başladı.
Etrafa bakınmaya başladım. Kızlar, diye düşündüm.
Birden gözüme tatlı bir tişört takıldı. Beni kendine çekiyormuşcasına, onu derhal aldım. Biraz bol gibi duruyordu ve üzerinde Coca Cola yazıyordu. Bir dakika- çiftmiş! Biri kız arkadaş ve öbürü ise erkek arkadaş için olduğu yazıyordu...
Arkadaş olarak demek istedim...
"Ellie!" diye çağırdım onu.
Yanıma tatlı, gri bir bereyle döndü. "Tatlı değil mi?" Ona heyecanlanarak çift tişörtleri gösterdim.
"Aman Tanrım, evet!" Onları elimden kaptı ve sırıtmaya başladı.
Onun gülümsemesini görmek kalbimi ısıtıyor. Erkek arkdaşının gitmesi gerçekten çok kötü...
Kendine gel Louis!
"Haha, evet." diye güldüm.
"Başka bir şey ister misin?" diye sordum nazikçe.
"Sadece bu bere. Onu ve çift tişörtlerimizi alacağım." Gülümsedi.
"Hayır, onları ben ödeyeceğim!" diye ısrar ettim onları elinden alarak.
"Ben ödeyeceğim!" dedi elimdekileri geri çekerek.
"Hayır, ben ödeyeceğim!"
"Ben ödeyeceğim!"
"Ben ödeyeceğim!"
"Peki." dedi teslim olarak.
"Tamam." Sırıtttım.
Onlar ödedikten sonra, El'in çoktan mağzadan çıktığını gördüm. İleri geri yürüyerek, telefonda birileriyle konuşuyordu.
"Öff, bana bunu yeni söylediğin için senden nefret ediyorum Harry! Daha yeni gelmiştik! Ona söylerim, görüşürüz." Sonra telefonu hayal kırıklılığı içersininde kapattı.
"Hey, her şey yolunda mı?" diye sordum merakla.
"Evet." dedi gülümseyerek, ama bunun sahte olduğunu anlayabiliyordum. "Beklenmedik bir şekilde, sizinle tura geliyormuşum. Çıldırdım çünkü demek istediğim, ya kariyerim?! Ama yönetim onu çoktan halletmiş, müdürümü aramışlar ve bir bahane bulmuşlar. Lou, 8 ay boyunca burada olmayacağız!!!!!"
"Eve gider gitmez onları bize bunu önceden söylemedikleri için öldüreceğim!"
***
"Dışarı nasıl çıkacağız? Bir şekilde nerede olduğumuzu öğrenmişler!" diye fısıldadı El öfkeyle.
"Biliyorum." dedim ona katılarak. "Bu bereyi tak, ben de gözlüklerimi takacağım. Girişten çıkalım, büyük ihtimalle otoparktadırlar. Sadece dışarı çıkacağız ve otoparka doğru bir u dönüşü yapacağız ve onların bizi bulmamasını umacağız."
El bana "-,-" gibi bir ifadeyle baktı. "Vay canına, planın harikaymış." dedi alaycı bir şekilde.
Sinirle inledim. "Şu ana kadar bulduğum en akıllıca plan değil biliyorum ama denemekten bir zarar gelmez." dedim.
"Tamam."
Dışarı çıkmadan önce derin bir nefes aldık ve el ele tututşuk, ki nasıl olduysa kalbimin daha hızlı çarpmasına neden olmuştu.
-Eleanor-
"Louis'in sizi aldattığı doğru mu?"
"Bayan Calder, hayranların size Louis'in gey olduğunu sakladığınızı söylemeleri hakkında ne düşünüyorsunuz?"
"Larry gerçek mi?"
Paparazziler soruları bana bir taş gibi atıyorlardı. Sadece kafamı aşağıda tuttum ve Louis'in elini daha sıkı tuttum.
"Onları görmezden gel, ben olduğum sürece, kimse sana dokunamaz." dedi kulağıma fısıldayarak.
Zayıf bir şekilde kafamı salladım. Kendimizi ittik ve sanki etrafmızda hiç paparazzi yokmuş gibi sakince yürüdük.
Tanrı bizi bu salaklardan geçmemize yardımcı olsun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Change My Mind- An Elounor Fanfic [outcastlyweird'den Çeviri]
FanfictionBir reklam kampanyasıyla başladı, Arkadaşlığa ve farklılıkları kabullenmeye ilerledi, Büyük bir felaketle bitti.