On Sekizinci Bölüm

300 26 10
                                    

 -Eleanor-

Eve geldiğimiz anda duş almaya çıktım. Kafamın tamamının üstüne Pantene boşalttım ve masaj yaparak karıştırdım. Ondan sonra, vücudumu sabunlu küçük bir havluyla ovalarken bacaklarımı ve koltuk altımı tıraş ettim.

Bu akşam gülümsediğimde dişlerimin beyaz ve temiz gözükmesi, sarı ve iğrenç gözükmemesi için dişlerimi fırçaladıktan sonra diş ipi kullandım. Daha sonra Dove deodorantımı, koltuk altımın bu akşam terlememesi için sıktım. Ne kadar utanç verici biliyor musunuz?!

Vücudut bakımımdan sonra, dolabımı açtım ve parti elbiselerimi gözden geçirdim.

Sarı olmaz.

Iyy pembe.

Asla olmaz kahverengi.

Sen de mor.

Bu akşam değil siyah.

Dolabıma bakınırken aklımdan bunlar geçiyordu.

Aman Tanrım evet!

Askıdan mavi bir elbise çıkardım ve onu ikinci kez göz attım. Baldırlarıma kadar inen mavi bir elbiseydi, omuz kısımlarında iki tane düz askı vardı.

Daha önce hiç giymemiştim. Danielle'ın bana bir kaç ay önce verdiği hediyeydi. O kızın çılgın bir moda anlayışı vardı. Liam ve onun neden ayrıldığını bilmiyorum. Beni ilgilendiren bir şey değil. Ne kadar ayrılsalarda, Liam'ın hala ne kadar Danny'i önemsediğini görebiliyordum.

Elbiseyi giydikten sonra, yüzüme yanaklarımı daha iyi göstermesi için pembe allık, açık mor göz farı, Maybelline su geçirmez rimel ve gözlerimin altına da biraz göz kalemi sürdüm.

Daha sonra, bir saat boyunca kahverengi saçlarımı bukleli hale getirdim. Saçlarımı çok yapmadığım için biraz zor olmuştu. Bu saçlarımı ikinci yapışımdı.

Son dokunuş için, bir çift sandal giydim. Zaten boyum 172 santimetreydi. Dolgu topuklar bence kısa boylu kişiler içindi. Büyük ihtimalle aptal bir kadın Golyat'a* benzerdim.

Yansımamda duran kıza baktım. Şey gibi gözüktüğümü söyleyebilirdim... farklı? İlk kez kendimi güzel hissettim. Başkalarının bana söylediği için, şimdi gördüğüm şey yüzünden.

Lou'nun görüntüsü ikide bir gözlerimin önüne geliyordu. Gerçekten Sam'i kıskanıyor muydu? Umutlarımı yüksek tumamam gerektiğini biliyordum. Ama Lou benden hoşlanmaya mı başlıyordu? Ya da o... Bir abi gibi mi yapıyordu?

Onun çoktan bir kız arkadaşı var Eleanor!

Lou bu yıllar boyunca, tamamen bana bir zorba gibi davranmıyordu. Daha çok insanların bizim ve Hannah hakkında bir şeyler öğrenmesinden korkuyordu. Büyül ihitmalle bu düşünce yüzünden yanımda öyle davranıyordu. Onu anlayabiliyorum.

Aynı zamanda, beklenmedik bir kıskançlık hissettim. İlişkileri yüzünden ya da bana Lucas'ı hatırlatması yüzünden değil. Onu bu kadar önemsemesi ve ona bir hazine gibi davranması beni çok.. Sadece... Kıskanmam mümkün olmazadı, değil mi?

Tamam, Hannah'yı kıskanıyorum. Neden mi? Çünkü Lou her kızın rüyasında ki mükemmel erkek. Sana gece yatarken şarkı söyleyecek bir tip. Onunla Xbox oynarken kazanmana izin veren bir tip. Adet olduğunda sana ped, tampon ve dondurma getiren bir tip. Bunun olduğunu son bir buçuk yılda görmüştüm. Bana inanın, çoğu zaman orada yatıyor. Çok şanslı biri. Keşke Lou onun yerine ben-

Hey! Sakin ol biraz Eleanor! Çok ileri gidiyorsun! Bu aşkını bir sır olarak tut. Birisinin bilmesini istemeyiz, değil mi?

Evet, Louis Tomlinson'a aşığım.

-Louis-

Ne yapmam gerektiğini bilmiyorum. Onu kalmaya ikna edip etmemem konusunu düşünüyorum. Sam'in gözlerinin onun üstünde olmasını istemiyorum. Konu o olunca, kendimi bencil ve açgözlü hissediyorum. Korumacı hissediyorum. Kimseye karşı böyle hissetmemiştim. Hannah'ya bile.

Şimdi, odamın içinde ileri ve geri, tempolu bir şekilde yürüyorum. Üstümde siyah pantolon, Hollister polo yaka bir tişört var ve saçlarım da yukarıya doğru kalkık. Kötü gözükmüyorum değil mi?

Sonunda kararımı verdiğimde aşağı indim ve diğer çocuklar gibi, onu beklemeye başladım. Çocuklar da bizimle geliyor. (Liam içkici değil.)

"El, aşağı gel!" diye bağırdı Niall sabırsızca.

"Evet El!" Geri kalan çocuklar inledi.

"Tanrım, geliyorum." Yukarıdan tısladığını duydum.

Saniyeler sonra aşağı indi.

Ne.

Ne.

Ne

Uyansana Louis!

"Nasıl gözüküyorum?" Tereddütle dudağını ısırdı.

"Şey gibi gözüküyorsun-" dedi Harry.

"... ateşli," diye cümlesini devam ettirdi Zayn.

Çok güzel gözüküyordu. Çok fazla makyaj yapmasaydı, daha güzel gözükebilirdi. Ama yinede, gördüğüm bütün kızlardan daha müthiş gözüküyordu.

Sam.

Eminim ki Sam onunla flört edecekti. Sam ve Eleanor'un birlikte olma düşüncesi, Sam'i parçalara ayırma hissini yaratıyordu.

"Gidelim mi bayım?" dedi Tom, bizi hayal dünyamızdan çıkarırken.

"Tabi,"

- - -

Limuzinin içinde, oraya doğru giderken, Eleanor'a bir kez bile bakmadım. Ona bakmak istemediğimden değildi, eğer gözlerim onunkilerde durursa bir daha asla ayırmayacağım korkusundandı.

Change My Mind- An Elounor Fanfic  [outcastlyweird'den Çeviri]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin