Onuncu Bölüm

310 32 12
                                    

-Eleanor-

"Herkesin kemerleri takılı mı?" Paul gözlerini üzerimizde gezdirdi.

"Evet."den oluşan bir kaos duyuldu.

"Bizi bekle Los Angeles!" dedi Paul mutlu bir country aksanıyla.

Hepimiz kıkırdadık. Paul bizim babamız gibiydi. O büyük ihtimalle her çocuğun istediği babaydı. Yardımsever, komik ve bazen de katı biriydi. Bazen, keşke onun benim babam olmasını dilerdim. Babamın bana harcayacak zamanı yoktu, anneminde. Her zaman işle meşgullerdi. Bazen, keşke onların parası olsaydım da ilgileri hep benim üzerimde olsaydı diyordum.

Havaalanına doğru gittiğimiz ilk iki saat çoook sıkıcıydı. Zayn ve Harry'nin arasında oturmak zorunda kalmıştım ve Tanrı'ya yemin ederim, ikisinden biriyle bir daha asla oturmam. Beni yastıkları gibi kullanıp sıkıştırdılar ve kolumda uyuya kaldılar. Louis ve Liam arkamızdaydı, Niall ise Paul'un yanında ki yolcu koltuğundaydı.

Louis demişken, onunla hala konuşmadım. Ondan biraz uzak duruyordum. Söylediklerinden sonra, ondan uzak duruyordum böylece Hannah'nın söyleyecek bir şeyi olmayacaktı. Lou ve benim arkadaşlığım yüzünden aralarında kavga çıkmasını istemiyordum. Ona kızgınmışım gibi davranıyordum, ama gerçekte, kızgın değildim.

Onunla çok yakın olmak istemiyordum. Sadece tekrar bağlanmaktan çok korkuyorum. Reddedilmekten korkuyorum. Herkesten ve her şeyden korkuyorum. Bir daha kalbimi açabilir miydim, onu bile bilmiyorum.

-Louis-

"Görüşürüz Paul." Hepimiz sırtını sıvazlayarak ona sarıldık. Paul sadece bizim korumamız değildi. Bizim bir arkadaşımız, babamız gibiydi.

"Kendinize iyi bakın çocuklar. Oh ve küçük Eleanor'a da iyi bakın, çünkü biliyorsunuz o sadece tek kız." diye azarladı Paul.

"Bakacağız!" dedi Niall.

"Görüşürüz ufaklıklar ve eğlenmenize bakın!" İçeriye doğru yürürken, Paul bize el salladı.

"Görüşürüz!" Eleanor geri el salladı.

Hepimiz merdivenlere doğru koşturduk ve özel jetimizi bulduk. (Binanın en üst katındaydı.)

"Pasaportunuzu görebilir miyim lütfen?" diye sordu polislerden biri (ya da güvenlik görevlisi, bilmiyorum ne dersen artık.)

Hepimiz pasaportlarımızı sıraya girerek gösterdik. Liam en öndeydi, sonraki Zayn, Harry, daha sonra Eleanor.

Jete bindiğimizde, Eleanor ve Zayn'in arasında oturacağımı öğrendim.

"Neden seninle olmak zorundayım?!" El sızlandı.

"Çünkü tıpkı otobüste olduğu gibi seni bir yastık gibi kullanacağım. Sıkıştırılabilirsin, kucak arkadaşları olabiliriz." Zayn gözkırptı.

"HAYIIIIIIIIIIR"

Zayn ve diğer çocuklar güldü. "Her birinizden nefret ediyorum." diye homurdandı.

Bir dakika, yani Zayn otobüste en baştan beri Eleanor'la kucaklaşıyor muydu? Nasıl göremedim?

Yolculuk boyunca uyumasaydın görebilirdin, aptal, dedi beynim.

Doğru... Derin bir uykucuydum... Sadece bu yolculuğun nasıl gideceğine bakalım.

Change My Mind- An Elounor Fanfic  [outcastlyweird'den Çeviri]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin