Küçük Sahte Gerçekler...

73 1 1
                                    

Erkenin okulda yaptığı show"dan sonra olanlar hız kesmeden devam ediyordu ki "Sormayın"....
Demet okul müdürlüğüne şikayete gidicekken, Erkenin Eski Sevgilisiyle barıstığını söylerim tehtitiyle durumlar sakinlemişti....
Kızlar sus pus, Aslan ise Erkene suratlıydı. Daha fazla dayanamayıp yurda geldiklerinde Aslan:
-Yaptığın çok yanlıştı, her ne olursa olsun bir kızı dövmekte ne demek Erken ?
-Kes ayh!! Daha durmuş bana o çingeneyi konuşuyosun! Kız mı o sanki!
-Ne peki ???
Aynada saçıyla uğraşan Erken, elini bi anda bekletti ve başını Aslanın durduğu saat on yönüne doğru çevirdi...
Sadece uyarı maabında ki sesini koruyarak.
-'Bak canım kardeşim, Aslanım, kızlar limon gibidir. Baktıkça ağzın sulanır yedikçe migden bulanır. 0nun için kendini kızlara karşı hep koru, sonu uçurum.'dedi
-Bence sana göre öyle....
-Ehh ayh ne halın varsa gör, ama eğer bir gün daha dayak yersen beni bulamazsın! dedi ve bir kopultu oldu.
Herkes koridordan bi koridora doğru güm güm koşarken, Aslan ve Erken bulunduğu lavobadan çıkarak şöyle bir kapıdan dışarıya baktılar.
-Ne oluyo ayol burda.
-Bilsem Erken....
Arkadan bir ses,
-hadi çocuklar , niye burdasınız, yeni müdürünüz geldi. Kalkın!
'Yeni müdür' derken tekrarıyla ikiside yukarı çıktılar.
Herkesle oluşan etüt salonuna Erken ve Aslanın gelmesiyle tam oldu. Durduğu ayaktan farklı yerlere oturan Erken,

-kimdir bu böyle, herkeste bi telaş. sözünü tabi içinden esirgemedi.

Kapıya doğru bir gölge oluştu. Erkenin gözü masada karalanmış yazılardaydı. İçeri bir endam girdi. Duruşuyla göz boyuyan, yapılı, uzun boylu üzerinde cix gömleği ve deri kotu, saçları Erken gibi dik , yaşı 25 yaşlarda olan ve kokusuyla tüm kadınları arkasından baktırabilecek bir güç girdi.
Öyle bir etkiyle etüt salonuna giren yeni müdür, saçtığı ışıkla gözünü masadan ayırmayan Erkenin tüm odağı olmuştu. Nerden baksan tutulmuş, bir anda kalp atışı hızlanmıştı....
Erken; Oha bu ne ya...demesi ile başında duran yeni abilerden birini sadece gülümsemesine sebeb oldu.
Her içeriye doğru adım atmasıyla daha da hızlanan kalbi Erkene damga gibi gelmiş, yüzünde kızarıklık için bir sebeb yaratmıştı. Ayakta mankeni aratmayan ve olduğu yerde ki tüm gözleri üzere çeken yeni müdür;

'Mrb. Gençler. Ben SELİM. SELİM KAHRAMAN. Sizin için yeni atandım. Burada olmamda ki en büyük neden memleketimin burası olması, sizlerle iyi anlaşıcağımıza eminim. Kurallar belli siz sadece uyun!'dedi.

Uyarısını salona duyuran Selim Kahraman, sadece bir tek gözü üzerinde olduğunu farkketiği Erken için adapte olamadı.
'Şimdi çıkabilirsiniz??'diyerek sınıfı boşaltan Selim, Erkeni gördüğünde 'Sen Dur.'...dedi ve herkesi çıkardı.

Selim, Erkenden negatif enerji almış, hesap sormak istemişti.

Selimin ona dikkatli ve farklı baktığını anlamaması zor değildi. Söze hiç ara vermeden.?

'Sen, yeni gelen çocuk niye öyle baktın bana.'
Gözünde ki uğultuya kaşlarını çatarak cevap veren Erken...
'Bir ben çocuk değilim adım Erken, iki istediğim gibi bakarım hesap mı vericez.'diye konuyu kesti

'EVET hesap vericeksin ukela!'

'Benim Hesabım Allahıma, sayın yürüyen ego.!'
Diyerek, kendisini Selimden uzaklaştıran Erken,

Arkasına bakmadan çıkti....

Erken salondan çıktığında kendini gördüğü aynada göz kırptı ve gülerek geçti.

Selimin duyduğu bu lafları daha önce kimse cesaret edip söylememiş, hatta işin içine Allah'ı katmamıştı. Kendine sadece iki saniyede gelme zamanı bırakarak dişlerini sıktı.

Selim yavaştan çıktığı odadan birinin kavga seslerini farketti.
Bu biraz önceki çocuktu.

Erkendi.

Gördüğü manzarada nutku tutulan Selimin bir lafıyla tek eliyle duvarı astığı ve boğarak onu uyaran Erkenin çocuğu duvardan indirmesi bir oldu.

'Ne yaptığını sanıyorsun sen!'

Öksürmesi ve kekelemesiyle eliyle boğazından  tutan Erken, çocuğu yere attı. Yerde diz çöken çocuk,
'Se Se Selim hocam, beni bo bo boguyordu.!'

duyduğu cümle karşısındaydı.

Selim olduğunu bildiği halde,

Erken,

'Bak ayh daha ne diyo'.diye yerde çömen çocuğu iki eliyle tutup olduğu yerden alarak öbür duvara doğru fırlattı.

Çocuk yere yuvarlandı ve kalkamadı.

'Seni ben şimdi napıyorum bak ben.'diye yöneldiği ve elini kaldırdığı çocuga tam vuracakken, Selim arkasından kavradığı eliyle tutup Erkeni kendine çevirdi. Göz göze gelen ve gözbebeklerinin yok olduğuna kadar gören Selim,

-Çabuk odama Çabuk!'sert imajıyla Erkeni durdurdu.

Erken;
"Ne odası ayh, görmüyor musun burda ders veriyorum.!

'Odama dedim hemen!'

Erken pek memnun değildi;ama emir epey büyük yerdendi. Odasının önünde beklediği yeni müdürün kendisine doğru geldiğini görünce hafif sağa kaydı.
'Hadi ne konuşucaksan konuş ki uzatma!

'Sen içeri gel konuşucaz!'

Erkenin gözüne hoşlantı değil boşlantı dolmuştu. Adam o kadar sert ve tersdi ki ona yaklaşmak mümkün değildi.
Kilidi açtı ve içeresini elinle göstererek yol veren Selime, sadece ters ters baktı.
İçeriye ondan sonra giren Selim, odasında ki geniş siyah deri koltuğuna oturmuş gibi yaptı ve...

'Kapıyı kapat!'sert mizahıyla dedi.

Erkenin sinirlerine sinir gelmişti ve arkasını dönerek kapadığı kapının tık sesinden sonra..........

İki eliyle boğazına asılan Selim, Erkeni duvara yapıştırdı. Dişlerini daha da sıkarak elinde ki tüm güçle boğazına asıldığı Erkenin gözünün içine bakarak,

'Kardeşim Alpereni sen dövmüşsün yolda, kaçabileceğini mi sandın lan it!'

Erkenin nefes alma gücü düşmeye başladı,

Selim daha da ve daha da yüklendi.
Alperen Demetin Eski Sevgilisi, Aslanı döven ve ne yazık ki Selimde Abisiydi.

Şimdi Nasıl çıkıcaksın Erken işin içinden görelim.

Gökkuşağının Son RengiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin