Küçüklüğüm..

20 0 0
                                    

Karanlıktan niye korkar insan ?

Cevapları duyuyor gibiyim, 

  Gözünün hiç birşey görmemesi   yada sana birinin dokunup kaçıcağını o duygu olmasa bile yaşamanla mı alakalı.

Anımı hatırlatayım :)

Bundan tam ikı yıl önce , ev arkadaşım veteriner arkadaşım onun sevgilisi ve iki kız arkadaslarımızla 'korku Evine' gittik.

( veteriner arkadaşımın şuan sevgilisi escortmuş ; olsun korku evinde iyi korkutmuşlar belli )

O an söyledim , korkuyu bırak içerisi karanlık olmasın neolur dedim. ' Yok yok biz varız diyenler oldu , ama nafileymiş :)

İçeri girdik, kayıt yapıldı. Herkesi tek tek alıcaz dediler. Masum cümleydi inandım. Kurala uyucam tamam söz dedim. Keşke demeseydim :)

Adam ilk beni seçti. 'Abi 6 kişiyiz niye ben!' dememle 'hadi hadi söz verdin geç' diyen seslere karşı yüzümü dönüp kaşlarımı çattım. Adam gözümü kapadı ,

yahu bari gözlerim  açık kalsaydı, zaten normalde de göremiyorum!

Yavaşca merdivenlerden indirdi.  Hani doğum günün olurda , birileri az kaldı tamam sabret açıcaz gözünü , derler ya burda tam tersi oldu.

Biraz daha kaldı, Korkuyor musun sen'  diyen sese tek içimde ki cevap !
Ne korkması amq altıma sıçıyordum ' :)

Korkma biz burdayız az kaldı cümlelerine i ihtiyacım varken  ,daha çok korkucaksın bu ne ki diyen kalın ses sinirlerim tabiki bozulmustu!!!

Beni bi alana indirdi,  'Geldik' dedi. Korku o kadar zalim duyguki , görmediğin bir yere elini bile uzatamıyorsun. Nalet olsun hiç yapamıyorum.

Gözlerimi açtı,  bir odadayım karşımda arkadaşlarım. La siz ne ara geldiniz diye seslenmemle, tam yanlarına gitmek istediğim anda attığım adımda ki çıkan acı bilek burkulmasıydı.

Neoluyo olum, dedim ve zincirlenmiştik. Zinciri ne ara taktınız amq

Resmen Halka Film'i ....
Yarı aydınlık odada her birimiz ayrı ayrı yollardan getirildiğimiz , gözü kapalı beklediğimiz dört duvarlı mekanda birlikte açtığımız o korku dolu gözlerle , her birimizin kafasında tek düşündüğümüz, Nasıl kaçıcaktık :)

Konumuza geri dönersek eğer , karanlık aniden seni bir yalnızlığa dönüştürüyorsa, aydınlık o kadar iyi niyetli olmayan bir kalabalığa itiyor.

Bunu nasıl farkettim , anlatayım.

Küçüklüğüm gece konduda geçti. Çok iyi hatırlarım tuvalet yerimiz dışardaydı. Sorun o ki  biraz da uzaktı. Annem korkmayalım diye sarı ampullü lambadan taktırmıştı. Ama patlaması da bi o kadar kolaydı. Zaten üçüncü günü patlamıştı .

Soğuk bir kış günü, kâr tanelerinin  sık sık düştüğü ,rüzgarın kulağa ''uuuuuffşs' yankı yaptığı, üşüyeceğini bilmene rağmen, kapıdan çıkar çıkmaz , iki ellerini  omuzuna götürüp sürtüştürerek ısınma provasi yaptğın ve başına aşığıda burnun ile ayak adımlarını gördüğün o yürümeyi sadece küçüklüğümde yaşamıştım.

Karanlıktı gidemiyordum, Çünkü İçimde saklanmış olan korku sanki hep beni yalnız ve korunmasızlığa iki elleriyle itiyordu.

Ablamın adı Rüyaydı.  Türkçe dersini hiç sevmezdi. Beni çağırırdı. Benimde küçük masum ama bi o kadar da ici temiz kalbimle, birşey isterdim.

'Beni Tuvaletin kapısında bekler misin ?'

Hatta gülerek hatırlıyorum. Lamba patlak içerdesin Ulan karanlıkta işiyosun. Çiş Sesin duyuluyor. Çişimle beraber çıkan bende ki ses  'Abla ordamısın' Gitme bak . Demelerimi unutmuyorum.

Günler geçti , insanlar gibi evler de büyüdü, Karanlık korkuma eklenen o yalnız tuvalet yolları simdi bi arka tarafta 2+1 evlere sığdı.

Artık tuvalet korkum kalmamıştı ama ;

Küçükken karanlıkta  o  savunmasız kalan korkak ben Zamanla attlattığım sandığım, karanlık korkusunu  atlatamamışım. Buna çok üzülüyorum. Nasıl becereceğimi bilmiyorum ama tek ama tek bildiğim aniden kaybolan ışıkta , korkunç yüzünü gösteren o karanlikta yaptığım , küçüklüğümde ki gibi

İki elimi omuzlarıma götürüp , başımı aşağıya eğmek...

Gökkuşağının Son RengiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin