Cumartesi gününü Carter'ın odasındaki televizyondan bilim kurgu filmleri izleyerek geçirmek mükemmel bir dinlenme şekliydi.
Ailesiyle aynı evde yaşıyordu ama evleri o kadar büyüktü ki Carter'ın odasının olduğu kat sadece ona aitti ve odası benim apartman dairemle aynı boyutlarda olabilirdi.
Televizyonun karşısındaki büyük koltukta onun kollarının arasında uzanmışken bütün sorunları bir süreliğine unutmuştum.
Bana kalsa bu odanın içinden hiç çıkmayıp onunla hayatımın devamını sorunsuz bir şekilde yaşamak isterdim.
Ama Carter filmi değiştirmek için ayağa kalktığında telefonum gelen mesaj ile titredi.
Gelen mesajı okuduğumda ise telefonu önceden kapatmadığım için pişman oldum.
Justin: dosyayı aramaların nasıl gidiyor?
Dişlerimi sıkıp hızlı bir cevap gönderdim ona.
Erin: siktir git.
Telefonu tamamen kapatıp koltuğun üzerine bıraktım. Çok mutlu olduğum her an da kafasını uzatıp işleri mahvetmek zorunda mıydı?
Carter filmi takıp tam oturacaktı ki, "Hey," dedim. "Ben biraz acıktım."
Güldü ve eğilip dudaklarımdan öptükten sonra, "Gidip aşağıdakilere bir şeyler hazırlatayım," dedi.
O odadan çıkarken arkasından gülümsedim ama odadan çıktığı an yüzüm düştü.
Oturduğum yerden kalktım ve etrafa bakınmaya başladım. Camın önünde bir çalışma masası vardı ama onca dosya yığınının hepsi kahverengiydi. Justin aradığı dosyanın mavi olduğunu, üzerinde ise Walls yazdığını söylemişti.
Kitaplığına, çekmecelerine bakmaya başladım. Her yerden aynı tip dosyalar çıkıyordu ama hiçbiri mavi değildi.
Oflayarak duvara bir tekme attım. Etrafı karıştırdığımın belli olmadığından emin olup bakabileceğim başka bir yer kalmadığı için geri koltuğa oturdum ve telefonumu açtım.
Erin: odasında hiçbir şey yok
Erin: bulduğum bütün dosyalar kahverengi
Erin: mavi bir dosya olduğuna emin misin?
Justin: evet
Justin: tabii ki odasında yoktur
Justin: şirketteki çalışma odasındadır
Erin: yerini bu kadar iyi biliyorsan siktir git kendin al
Telefonu yeniden kapattım ve derin bir nefes alıp arkama yaslandım. Hayatımın sonuna kadar bu işkenceyi çekmeye hazır mıydım?
Şimdilik benden sadece bir dosya istiyordu ama ilerde Carter ile evlenip onların ailesinin bir parçası olduğumda sınırları ne kadar aşacaktı?
İçten içe Carter ile evlenmemize asla izin vermeyeceğini de biliyordum aslında. O intikam hırsıyla yanıp tutuşan biriydi, benim mutlu sonuma kavuşmama izin verecek değildi.
Sadece düğünümüze kadar bir mucize olmasını bekliyordum.
Bir şekilde defolup gitmesini veya ölmesini falan işte. Beni ancak bu ikisinden biri kurtarabilirdi.
Bir diğer seçenekte Carter'dan ayrılmamdı ama bu da benim hayatımın bitişi olurdu.
Şu hayatta yıllar sonra peri masallarından fırlamış gibi, hayatımı kurtarabilecek birini bulmuştum ve o da psikopat eski sevgilimin üvey kardeşi çıkmıştı. Hayattaki şansım tam olarak buydu işte.