Justin kalbimi bir enkaza çevirmişti.
Bir daha yapamaz sanmıştım ama yapmıştı, beni kırmıştı. Parçalara ayırıp her birini ayaklarının altında ezmişti.
Kendimin tamamen suçsuz olduğunu savunmuyordum ama geçmişi bu kadar deşip, her gece düşünmekten kaçındığım anıları karşıma çıkarması bir işkenceden farksızdı.
Hiç yaşanmamış, hiç sevmemiş, uğruna ölebilecek kıvama gelmemiş gibi yapmaya çalışıyordum.
Sadece hayatıma devam etmek istiyordum.
Ama beni kollarının arasında tutup belki de en derin yaram hakkında konuştuğunda kendimle yüzleşmek zorunda kalmıştım.
Mutfakta ondan nasıl kurtulduğumu hatırlamıyordum, sadece sorusunun üzerine söyleyecek hiçbir şeyim yoktu ve saniyeler sonra misafir odasındaydım.
Ben odama girip kapımı kilitlediğimde mutfaktan kocaman bir gürültü koptu. Camların kırılırken çıkardığı sesti.
Eğer bütün ev halkının ayaklandığını duymasam sesin Justin ile kalplerimizden geldiğine inanırdım.
Ben odamdan çıkmadım, hiç kimse de neden odamdan çıkmadığımı merak ederek gelmedi. Sanırım sadece derin bir uykuda olduğumu sandılar, veya Justin'in birden bire eline geçeni kırmasıyla uğraşmaya dalıp beni unuttular.
Sadece yatağın üzerinde oturdum. Güneş aydınlandığında bile hala parmağımdaki o yüzüğe bakıyordum.
Eskiden bakması mutlu eden bu yüzük şimdi bana öyle bir yük gibi gelmişti ki. Sanki onu çıkarsam bütün bu ağırlık gidecekti. Sanki özgür kalacaktım.
Aptal olma diye düşündüm kendi kendime.
Başıma gelecek tek şey yeniden beş parasız kalmak olurdu. Justin de zaferiyle beraber yeniden yokluğa karışırdı.
Hiç uyumamıştım. Öyle ki evin yardımcısı kahvaltının hazır olduğunu söylemek için kapıma geldiğinde tek yaptığım kafamı yastığa koymuş belli bir noktaya bakıyor olmaktı.
Ona geleceğimi söyledikten sonra yerimden kalktım.
Bieber ailesinin bekletilmeyi sevmediğini biliyordum.Üzerime kıyafetlerimi giyip lavabodaki ihtiyaçlarımı giderdim, bütün bunları yaparken kendim mi hareket ediyordum yoksa bir yerlerde beni oynayan sahibim mi yaptırıyordu ayırt edemedim.
Tek istediğim şu evden bir an önce çıkıp gitmekti.
Kahvaltıya indiğimde Justin orada yoktu. Bay ve Bayan Bieber ile Carter sessizce kahvaltılarını ediyorlardı.
Geçip onlara katıldım. Carter neden bu kadar yorgun olduğumu sorunca sadece hasta hissettiğimi söyleyerek geçiştirdim. Ama Bayan Bieber ile göz göze geldiğimde yüzünde hoşuma gitmeyen bir ifade vardı. Bana uzun uzun bakıp geri önüne dönmüştü.
Kahvaltıdan sonra Carter'dan beni eve bırakmasını istedim ve o da istediğimi yaptı. Onu eve falan davet etmedim çünkü tek isteğim kendimle kalmaktı.
Zaten o da şirkette önemli işleri olduğunu söyleyip durmuştu.
Eve girdiğimde üzerimdeki kıyafetleri sanki beni boğuyorlarmış gibi çıkarmaya başladım. Aslında gerçekten artık boğuluyor gibi hissediyordum.
Her gün biraz daha dibe batmayı engelleyemiyordum. Oysa çok kısa bir süre önce işleri yoluna soktuğumu sanmıştım.