Geçmiş
Gözlerimi gecenin üçüne açtığımda karanlık odayı aydınlatan tek şey pencereden sızan sokak lambasının ışığıydı.
O kadar gürültülü ve şiddetli bir yağmur yağıyordu ki sanki biri pencereyi yıkıyormuş gibi görünüyordu. Bir şimşek çaktığında irkildim ama böyle şeyler beni korkutmazdı.
Daha şiddetli yağmurlarda sokakta kaldığım zamanlar olmuştu.
Bir haftadır bana ait olan ve artık ona yatağım diyebileceğim yataktan kalkıp pencereden şöyle bir baktım.
Bir haftadır eve gitmemiştim ama annem beni bir kere aramamıştı. Acaba şu yağmura bakıp benim sokakta kalıp kalmadığımı merak ediyor muydu? Sanmıyordum. Büyük ihtimalle artık ben olmadığım için özgürlüğünü sabahlara kadar içerek kutluyordur.
Sokakta kalmak deyince aklıma birden yeni ev arkadaşım geldi.
Kendisi düşündüğümden daha sempatik biriydi ama gece evden çıkıp sabahlara kadar eve gelmezdi. Ona hiçbir zaman nereye gittiğini sormadım çünkü ben onun arkadaşı falan değildim, sadece acıyıp eve aldığı kızdım. Bu yüzden bunu sormak haddimeymiş gibi gelmemişti.
Belki bir kız arkadaşı vardı ve beni eve aldığı için geceleri onda kalıyordu, bilemezdim.
Sadece bir anlığına umarım kapalı bir alandadır diye düşündüm. Bana bu kadar iyilik yaptığı için onun gibi birinin böyle bir yağmura yakalanmasını istemezdim.
Bir şimşek daha çaktığında düşüncelere daldığım için olduğum yerde sıçradım.
"Pencereye o kadar yakın durmamalısın."
Şimşeği siktir edin, beni asıl korkutup ufak bir çığlık attıran arkamda duyduğum bu ses olmuştu.
Hızla döndüğümde tam da onun hakkında düşündüğüm ev arkadaşımı kapımın önünde durmuş bir şekilde gördüm. Aslında onu sesinden tanımıştım çünkü karanlıkta yüzü öyle pek seçilmiyordu.
"Sen," dedim korktuğumu belli etmemeye çalışarak. Yani birden bire kapının önünde belirmişti nasıl korkmayayım? "Ne zaman geldin?"
"Az önce," derken kapının kolunu tutuyordu. Birden bire o da durumun garipliğini kavramıştı. "Üzgünüm böyle sapıkmışım gibi oldu ama yağmur başladığı için penceren kapalı mı diye bakmaya gelmiştim."
Bu dediğine inansam mı diye düşündüm. Evinde sığıntı gibi kalan ve gidecek başka yeri olmayan biri olduğum için başka şansım yoktu zaten.
"Sorun değil, sadece bir anlığına boş bulunduğum için korktum."
"Neden bu saate kadar uyumadın?" derken odanın içine doğru yürüdü ama ışıkları açmamıştı.
"Aslında uyuyordum," dedim. Tabii karanlıktan dolayı o dağılmış saçlarımın ve makyajsız suratımın farkında değildi. "Yağmurun sesine uyandım, biraz dışarı bakayım demiştim."
Karşımda durduğunda, "Dışarısı gerçekten durulacak gibi değil, sanki birisi gökyüzünde muslukları açık unutmuş gibi," dedi ama bana değil pencereden sokağa bakıyordu.