Mideme bir yumru oturmuş gibi oldum ama renk vermemek için çok uğraşmam gerekti.
Karşımda gördüğüm dişi varlık onu kız arkadaşı Cass'ti. Kız arkadaş derken kız olan bir arkadaş mı yoksa sevgililikten mi bahsediyordu diye düşünmeme gerek kalmamıştı çünkü elini sanki bırakırsa kız kaçacakmış gibi tutuyordu.
Bu olay yemek masasına bir bomba gibi düşmüştü.
Kafası acayip dolu gözüken Bay Bieber bile kafasını çevirip onlara baktı. "Kız arkadaşın mı?" dedi sanki duyduğuna inanamıyormuş gibi.
Kesinlikle duyduğuna inanamayan tek kişi o değildi.
"Evet, öyle," dedi Justin yüzünde kocaman bir sırıtmayla. "Ee masanızda bize yer var mı?"
"Tabii ki var, geçin oturun hemen." Bay Bieber birden bire böyle neşelenmesi Carter'ı Justin'in sevgilisiyle gelmesinden daha çok şaşırtmış olmalıydı ki dönüp üvey babasının yüzüne baktı.
Justin ile Cass hemen karşıma otururken gözlerimi tabağımdaki ete diktim. Eğer gözlerden ateş çıkartılabilseydi şimdi bütün tabağım alev almış olurdu.
"İlk defa bizimle bir arkadaşını tanıştırıyorsun, bu şerefi neye borçluyuz acaba?" Bayan Bieber'ın yarı iğneli yarı esprili sözleriyle Justin dönüp ona baktı.
Aslında bu dediği birazcık saçmaydı, sonuçta Justin'i yıllardır görmüyorlardı arkadaşlarını nerede göreceklerdi.
Yemeğimden bir lokma alıp onu çiğnerken Cass denen kıza şöyle bir bakayım dedim ve onunda bana baktığını gördüm. Göz göze gelince aşırı yapmacık bir şekilde gülümsedi bana.
Yüzünün benim yüzümle alakası yoktu ama üzerine giydikleri ve yaptığı makyaj ile umursamaz bakışları bana kendimi hatırlattı. Daha doğrusu Justin ile birlikteyken olduğum kişiyi. Bu ilgi çekici bir detaydı işte.
"Bir süredir Cass ile birlikteydik ve bu kadar iyi anlaştığımızı görünce neden onu ailemle tanıştırmıyorum diye düşündüm. Sizinde benim için bu kadar değerli bir insanı tanımanızı istedim."
Bu kalabalık yemek masasında olmasak kahkahayı basardım.
Tüm param üzerine bahse vardım ki bu kızı iki gece önce barda bulmuş, yatağa atmış ve beni çıldırtmak için de buraya getirmişti.
Ciğerini bilirdim ben onun, bütün bu söyledikleri aşırı yapmacıktı. Aynı kız arkadaşının yüzünden düşmek bilmeyen gülümseme gibi.
"Harika yapmışsın," dedi Bay Bieber. Tek oğlunun sonunda karşısına bir kız arkadaş çıkarmış olması onu aşırı mutlu etmiş gibiydi. "Ee Cass, sen nelerle uğraşıyorsun? Okuyor musun?"
Hizmetçiler onlar için servis yaparken Cass dudaklarını büktü. "Bazı sorunlardan dolayı okulu bırakmak zorunda kaldım, şimdi de serbest meslek yapıyorum." Kadehine şarap doldurulduğunda baya mutlu olmuş şekilde bir yudum aldı.
Alay eder bir şekilde, "Serbest meslek mi?" diyen kişi tabii ki Bayan Bieber oldu.
"Evet," dedi Cass alayı anlamamış bir şekilde. "Bilirsiniz işte bulduğum işte çalışıyorum. Tabii şu an boştayım, kendimi tamamen ilişkime adadım."
Justin ile birbirlerine bakıp gülümsediklerinde çığlık atarak masaya kussam çok mu ayıp olur diye düşündüm. Ya da onların üzerine de kusabilirdim.
"Baya ciddi düşünüyorsunuz o zaman siz?" Carter ilk defa konuştuğunda bakışlarımı ona çevirdim. Sesi çok katıydı, normalde kullanmadığı bir ses tonunu kullanıyordu. Sanki Justin'e öfkeliydi ama şu an sırası olmadığı için susuyordu.