''Pardon! Pardon! Pardon geçebilir miyim?''dedim alel acele.
Derse yetişebilmek için maraton koşusundayım. İnsanlara çarpıyorum arkamdan sövüyorlar. Umursamadan koşmaya devam ediyorum. Prf. Mini Mini'nin dersi. Dakikalar konusunda takıntılı bir hocamız. Bir dakika geç kaldığın zaman yok yazmak için, elinden bırakmadığı kırmızı kalemiyle çiziyor o günü! Bundan mutlu oluyor desem abartmış sayılmam. Adını ufak tefek olmasından alan hocamız, pekiştirmesini de bir dakikalardan kazanıyor! Prf. Mini Mini'nin gerçekten bu konularda şakası yok. Geçmişinde nasıl bir öğrencilik geçirdi diye, düşünmeden edemiyorum. Fakültenin girişindeyim. Sanki tam zamanında dersliğe girersem konfetiyler patlayacak kafamda. Hadi Gölge az kaldı. 10-9-8-7-6-5-4-3-2-1!
''Girebilir miyim hocam?''dedim nefes nefese kalmış halimle.
Suratıma bakıp, saatini kontrol etti. Gülümseyip,''30 saniye geç kaldın Gölge'cim. Bu da eder sana yardım dakika. Üzgünüm yok yazıldın!''dedi kırmızı kalemle işaretleme yaparken.
''İyi dersler!''dedim sinirlenerek.
''Gölge, derse gel. Bu gün yeni konu var!''dedi eliyle yerimi işaret ederken.
Nasıl yani ya! Hem yok yazılıp, hemde 120 dakika Prf. Mini Mini'yi mi dinliyeceğim! Hani şu öğrenci hakları! Ben hala denk gelemedim kendilerine! Düşen omuzlarımla beraber, sırama doğru yürümeye başladım. Söylene söylene sıralar arasından geçiyordum. Sövmemek için kendimi zor tutuyor ve hatta sessizce sövüyordum.
''Kahpık!''dedim sessizce.
''Gölge!''dedi bağırarak.
Eyvahlar olsun! Bunu nasıl duydu? Ben öldüm mü? Öteki taraftan mı konuşuyorum şu an? Ulan Gölge! Hakettin kızım sen bunu!!! Lütfen duymamış olsun. Allahım söz veriyorum bir daha asla küfür etmiyeceğim! Söz veriyorum bundan sonra pırasa da yiyeceğim. Lütfen duymamış olsun!
''Kahpık?''dedi daha da sinirli bağırarak.
''Hocam, bakın lütfen yanlış anlamayın. Şşşş.. Bbbeenn''dedim konuşmaya çalışırken.
''Kahpık ne demek Gölge?''dedi bir anda suratıma bakıp.
Komplike zekamı bu durumlarda kullanmam gerekiyordu. ''Bizim köken Boşnak hocam. Boşnakların dilinde kahpık, güzel insan demektir. Geç kalmama rağmen derse aldınız ya beni. Ondan teşekkür amaçlı!!!''dedim gülümsemeye çalışırken.
''Rica ederim kahpık! Otur yerine, ne demek!''dedi gülümseyerek ve ekledi. ''Bundan sonra sana hep Kahpık diyeceğim. Çok hoşuma gitti. Kahpık'çım bir daha geç kalma sakın. Hatta sınav kağıtlarına da kahpık yazabilirsin!''dedi gülümseyerek ve mutlu olarak.
Evet, ona sövdüğümü anlamamıştı. Fakat beni nerede görürse görsün, Kahpık diyeceği gerçeğini değiştirememiştim. Şok olan insanlara inat bana her Kahpık dediğinde gülümsemekle yetindim. Hiç bir zaman durumu açıklayamayacağım için. Kendi ayağıma sıktığım kurşuna razı geldim! Dilerim, bu gerçek bir ömür böyle sürmez!!!
Disipline gitsem daha mı iyidi acaba?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BANA BİR SES VER !
Teen FictionGölge küçük yaşta babası tarafından terk edilen bir genç kızdır. Sırf 'elalem' ne der düşüncesiyle, dayatmalara maruz kalan annesi hiç bilmediği, sevmediği bir adam ile görücü usulu evlenir. Evlendiği adam sorumsuz, duyarsız alkol bağımlısı ve hayat...