Yok muydu zaten hepimizin ceplerinde biraz ''V FOR VENDETTA ?''

16.2K 943 90
                                    

Her yerim ağrıyarak uyandım. Sanki bir gece öncesinde sağlam bir dayak yemiş gibiydim. Telefonumu elime alıp,açtım. Saat onikiye geliyordu. Perdeyi aralayıp dışarı baktığım zaman, yağmur yağdını gördüm. Bu gün iş yerinden izinliyim. Dersim de yoktu. Sağlam bir tatil günü diye düşünüp gülümsedim. Kaçınkurası'nın salonda olduğu hatırlayınca, kapının kilidini açıp hızlıca salona doğru gittim. Gözüm masaya ilişti birden. Harika bir kahvaltı hazırlamış, bir kuş sütü eksikti. Etrafı da dağıtmamış, aksine daha çok toparlamıştı. Şaşkın gözlerle etrafıma bakındım

''Günaydın sevgilim. İyi dinlendi mi?''dedi naif ses tonuyla.

Ses çıkarmadan kahvaltı masasına oturdum. Tek duyduğum ses çatal bıçak sesleriydi. Biten çayımı tazelemek için yerimden kalktığım zaman,

''Otur prensesim. Ben senin emrine amadeyim. Ben doldururum çayını'' Çayımı doldurup önüme getirdi. Hafifçe öksürdü ve gözlerimin içine bakarak.

''İstersen kahvaltıdan sonra, denize karşı bir türk kahvesi içmeye gidelim. Ya da çok güzel filmler vizyona girmiş, sinemaya da gidebiliriz'' Konuşmama izin vermeden, tekrardan konuşmaya başladı.

''Beraber alışveriş de yapabiliriz. Ya da seni kuaföre götürebilirim. Bak bunlar birer terapidir. Eğer dışarı çıkmak istemezsen, evde mısır patlatıp, bilgisayardan film de açabiliriz. Sen nasıl istiyorsan bu günü öyle değerlendirelim''dedi gülümseyerek.

Durdum uzunca bir suratına baktım. Haklıydı kendi göre bazı yerlerde. Okulum, çalıştığım yerler derken fazla vakit ayıramıyordum ona. Yalnız unuttuğu bir şey vardı ki, boş bulduğum der dakika onunlaydım. Her izin günümde, yada uyumam gereken saatlerden çalıp onun yanındaydım. Bir izin gününde kendim için ne yapabileceğimi unutmuştum. Sanki hayatta, sorumluluklarımı yerime getirmek ve Kaçınkurası'nı mutlu etmek için yaşıyordum sadece. Gölge ne isterdi? Nelerden hoşanırdı? Ne yapsa mutlu olurdu? Unutmuştum. Oturduğum sandelyeyi hafifçe iteleyip, derin bir nefes aldım.

''Bunlardan önce sorunlarımızı, konuşmamız gerekiyor. Biz neyiz? Nerdeyiz? Biz diye bir şey var mı?''dedim ciddi bir tavırla.

''Unut onları prensesim. Bende unutturucam zaten sana hepsini. Biz diye bir gerçek var. Bunu asla göz ardı edemezsin!''dedi endişeli bir tavırla.

''Sorun burda başlıyor zaten Kaçınkurası! Biz sorunlarımızı hiç bir zaman konuşmuyoruz. Sadece halının altına iteliyoruz. Bir sonrakinde ise daha büyük oluyor kavgalarımız. Sen haklısın ben seni, sen beni tam tanımıyorsun. Ben kendimi unuttum. Seni memnun etmekten yoruldum. En ufak kavgalarımızda, yüreğimi neşter gibi kesen laflarını duymaktan yoruldum. Bir daha aynı şeyler yaşanır mı diye düşünmek istemiyorum. Yine kırar mı diye endişe içinde, seninle konuşmak istemiyorum!''

''Hayır Gölge böyle bitmesine izin veremem. Biz bir şansı daha hakediyoruz''dedi cızırtılı ses tonuyla.

''İşte bak. Yine böyle bir durumda içip içip kapımamı dayanacak mı acaba diye düşünmek istemiyorum. Yada başka bir kavgamızda yine beni kıracak laflar söyler mi diye düşünmek. Sen Hazar için bana neler söylediğini biliyor musun? Farkındamıydın kendinin. Oto kontrolünü kaybettin, seni tanıyamıyorum kavgalarımzda. Bambaşka bir insan oluyorsun Kaçınkurası. Daha fazla incilmek istemiyorum.''dedim kendimden gayet emin bir şekilde.

''Sana söz veriyorum kendimi törpüleyeceğim Gölge. Bir daha böyle bir şey olursa inan ki bende uzatmayacağım. Kararın ne olursa olsun saygı duyacağım. Seni çok seviyorum. Dün ayrılalım dediğin zaman kendimi kaybettim. Aradım, defalarca hemde. Telefonunu kapatmıştın. Fakültene geldiğim zaman çoktan çıkmıştın dersten. İş çıkışını bekledim ama yetişemedim sana. Sonrasında arkadaşlarla buluşup dertleştim. Amip ile konuştum. O da sana karşı ne kadar büyük eşeklik ettiğimi söyledi. Sabaha kadar içtim Gölge. Seni kaybedeceğimi düşündükçe içtim. Sonrası kapına dayandım işte. Hem bak ben Pinokiye'ye de söylerim. Senin üzülmemen için elimden ne geliyorsa yaparım. Hazar konusuna gelince de özür dilerim. Kıskandım işte. Hazar ile bir tuttum kendimi bir an. Ben en az onun kadar uzun yıllar yanında kalmak istiyorum. Yaşlandığımda bile senin ellerini tutmak istiyorum. Sorunlarını sadece bana anlat istiyorum. Sadece ben derman olmak istiyorum sana. En yakın arkadaşın bile olsa, seni başkasıyla paylaşmak istemiyorum.''dedi ağlamaklı bir ses tonuyla.

BANA BİR SES VER !Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin