Sabah gerine gerine yataktan kalktım. Bu gün benim için bambaşka bir gün olacağını düşündüm. Telefonu elime aldığım zaman şok oldum. Saat 15:45 di. Bedenim dün aldığım sigaraya ve ayların vermiş olduğu yoğun tempoya dayanamamış olacak ki, bu saatte kalktım. Patronum defalarca aramış. Hiç birini duymamışım. Bir de mesaj vardı.
''Gölge saat kaç? Hala gelmemişsin. Bundan sonra zahmet etme canım gelmene gerek yok'' yazıyordu.
Vay annesini teknoloji yöntemiyle de kovuldum. Sırtım yere gelmez bir daha!!!
30 gün sonra;
'Bir kereden bir şey olmaz''ın üzerinden koca otuz gün geçti. Okula gitmiyorum. Hiç bir işte çalışmıyorum. Değişik bir yaşam sürmeye başladım. Mutlu muyum, yoksa mutsuz mu? Sadece sabit bir noktaya bakıp, uyuyup uyanıyorum. Yaşadığımı gösteren tek faliyet nefes almam. Hazar'ın hiç bir aramasına geri dönüş yapmıyorum. Yapamıyorum aslında, utanıyorum. Utandığım şeyi yapmaya da devam ediyorum. Belki aile sorunlarım bu yolun kucağına itiyor beni. Belki de kendi benliğimin içinde yok olmam burdan geçiyor. Ateş olduğunu biliyorum. Uzak duramıyorum. Yavaş yavaş yanıyorum. Nerden nereye diye düşünüyorum. Kapının çalışı tüm düşüncelerime birden ara veriyor.
Gelen nam-ı değer Optik idi.
Optik kocaman kahverengi iri gözlerini, kocaman kırmızı gözlüklerin arkasına saklamış, beyaz tenine dökülmüş çilleriyle karşımdaydı. Ellerimle saçlarımı kaşıyıp, şaşırarak baktım suratına.
''Gölge bir aydır okula gelmiyorsun. Seni merak ettim. Sana ders notlarını getirdim. Birde seninle konuşmak istediğim bir konu var. Müsait misin?''dedi çekingen bir tavırla.
Bir adım geri çekindikten sonra, içeri girdi. Büyük bir sessizlikle salona doğru ilerledik. Gözlüklerini düzelttikten sonra,
''Okula gelmeyince, bende sana notları getirmek istedim. Hasta mısın? İyice zayıflamışsın ve çökmüşsün!''
Liseden bu yana hayal ettiğim, her harfi, kelimeyi, cümleyi not eden, seninle alakalı soru sormayan, dersler ve bölümün üzerinde yürüyen zeki kız, ders kankası! Şuan tam karşımda. Hemde ben istemeden.
''Çok kötü hastalandım. Kolumu tepretmeye halim yoktu. Gelemedim o yüzden. Çok teşekkür ederim. Görünen o ki baya birikmişim var. Çok geriden takip edeceğim sizi.''dedim buruk bir gülümseme ile.
''Hastalık bu canım. Senin isteğin dışında gerçekleşen bir olay. Hem üzülme, ben senin için çoğu derse imza attım. Notlar da burda. Kısa zamanda kapatırsın açığı ben inanıyorum.''dedi gülümseyerek.
Onun bu sözleri bıçak gibi saplandı yüreğime. Bir dakika dedim kendime. Nereye gidiyorsun sen Gölge? Sirkelen ve kendine gel. Son yılında yaptığın bu şey nedir? Ne yapıyorsan kendine yapıyorsun. Senin senden başka kimsen yok Gölge!! Optik'in sesiyle real dünyaya geçiş yaptım.
''Hadi ama sıkma canını. Benim sana bir sürprizim var hem''dedi gülümseyerek.
''Ne sürprizi?''dedim şaşırarak.
''Bilgisayarını getirir misin? Göstermem gerekiyor.''dedi gülümseyerek.
Heycanlı bir şekilde yerimden kalktım. Masanın üstündeki bilgisayarı Optik'e verdim. ''Eeee hadi neymiş sürpriz?''
''Gölge bekle bi dakika.''dedi gülümseyerek ve ekledi.''Tamam, tamam açıldı al bak!''
Ekranda gördüğüm görüntü beni şok etmişti. ''Nasıl yani, burda benim adım yazıyor. Bu makaleler hepsi ingilizce yazılmış. Ayrıca tez konu kaynaklarım var burda. Nasıl yani Optik?''dedim beş karış açık ağzımla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BANA BİR SES VER !
Dla nastolatkówGölge küçük yaşta babası tarafından terk edilen bir genç kızdır. Sırf 'elalem' ne der düşüncesiyle, dayatmalara maruz kalan annesi hiç bilmediği, sevmediği bir adam ile görücü usulu evlenir. Evlendiği adam sorumsuz, duyarsız alkol bağımlısı ve hayat...