(Hay ''AMA''nıza...)

3.9K 335 5
                                    

Uyandığım zaman hava kararmıştı. Hala kalkamıyordum o yataktan. Bir ara kalktım, sürünerek de olsa. Oda kusmak için. Telefonum çalıyordu. Telefonumun zil sesi kafamın içinde yankılanıyordu adeta. Buz kesmiş ellerim, titreyerek de olsa telefonu tuttu. Flu gören gözlerimi kırpıp kırpıp açıyordum, net görebilmek için. Arayan Kaçınkurası'ydı.

''Aşk okulda mısın? Gelip alayım seni. Biraz dışarı çıkıp eğlenelim''dedi mutlu bir ses tonuyla.

İrkildim. Bütün tüylerim diken diken olmuştu. Ne kadar da rahattı Kaçınkurası. Hafifçe öksürdüm. Derin bir nefes aldıktan sonra,

''Ne eğlenmesinden bahsediyorsun sen? Ne demek okulda mısın? Neyin mutluluğu bu Kaçınkurası? Senin yüzünden dersi kaçırdım. Yataktan kalkamadım resmen.''dedim sinirli bir şekilde.

''Iıım- şeyy hayatım.''dedi ağzında geveleyerek.

''Ben dışarı felan çıkmak istemiyorum. Kafamı toparlayıp, biraz düşünmek istiyorum''dedim yeterince gergin ses tonumla.

''Hayatım telefonunun saatini kurmuştuk. Özür dilerim. Ben kalkamayacağını düşünemedim. Hazırlan gelip alayım seni. Bir kahve içip konuşalım''dedi sesizce.

''Kaçınkurası, lütfen biraz izin ver bana.''dedim net bir şekilde.

''AMA...''

Telefonu yatağa fırlattım. Gözlerimi devirip bir kaç dakika boş boş duvara bakındım. Sonrasında yatağın bir ucuna fırtlatmış olduğum telefonumu aldım. Optik'i aradım.

''Optik buluşabilir miyiz?''dedim alel acele bir ses tonuyla.

''Tabi canım. Bir şey mi oldu? Çok endişeli geliyor sessin?''dedi meraklı bir tavırla.

''Konyaaltı sahilde buluşalım. Gelince konuşuruz''dedim hızlıca.

Eşortmanlarımı giyip, alel acele evden çıktım. Kendime kızıyordum. İçimde pişmanlıktan fırtınalar vardı. Hazar'la konuşamıyordum. 'Neden açmıyorsun telefonları mı?' derse ne söyleyeceğimi bilmiyorum. Sıkıntılarım boynumda bir halat. Her geçen gün, beni daha da boğuyor, nefes alamıyorum Hazar diyem ki. Dışarıdaki güçlü görüntüme nazaran içeride aciz, kırılgan bir kız çocuğu olmuş olmam işleri dengede tutmamda zorluyordu beni. Konyaaltı sahile yetiştiğim zaman karşımda beliren Optik'e sıkıca sarıldım. Aslında herşeyi anlatmak istiyordum. Kelimeler ağzımdan çıkmamaya yemin etmişti sanki. Yarım saat boyunca sahilde, bir bankta oturduk. Paylaştığımız tek şey suskunluğumuzdu. O koca suskunluğumuz, Kaçınkurası'nın beni aramasıyla son buldu. Kaçınkurası'nın aradığını gören Optik'in rengi alacamordan kırmızıya doğru ilerliyordu. Optik'in suratına uzunca şaşırarak baktıktan sonra telefonu açtım.

''Efendim''dedim soğuk bir ses tonuyla.

''Nerdesin hayatım? Eve geldim ben. Pinokiye ile kahve içiyoruz. Sen nerdesin?''dedi naif ses tonuyla.

Anlamıyordu beni Kaçınkurası. Bu ısrarlarla beni kaybedecekti farkında değildi? Ona karşı çok büyük hislerim olduğu doğruydu. Ama bir ömür sadece hisler üzerine kurulup, yürütülür müydü? Bİlmiyorum...

''Derslerden çok geri kaldım. Ders notlarını toparlamam lazım. Bu gece Optik'te kalacağım''dedim soğuk bir şekilde.

''Gelmeyecek misin hayatım ?''dedi meraklı bir şekilde.

''Gelmeyeceğim diyorum ya! Kaçınkurası neden bu kadar sorguluyorsun''dedim sinirli bir ses tonuyla.

''AMA...''

''Kaçınkurası...''

''Tamam hayatım sadece, gelip gelmeyeceğini merak ettim işte. Hani gelmek istersen ara gelip seni alırım diyecektim. Tamam kolay gelsin sana bitanem. Bir şey olursa ararsın sevgilim. Haberleşiriz, öptüm çok. Bi dakika, bi dakika GÖLGEEEE!! ''dedi naif ses tonuyla.

''Efendim?''dedim.

''Seni Seviiyorum. Herşeyi unut, bunu unutma!!''dedi içten bir şekilde.

Tam konuşacakken, telefonum batarya boş sinyalini verdi ve kapandı. Şu dakikalarda pek ihtiyacım olmayacağını düşünerek, çantama bıraktım telefonumu. Hafifçe öksürdüm. Optik'e döndüm bir anda.

''Kaçınkurası'nın adını duyunca neden böyle oluyorsun sen? Bana neler olduğunu anlatır mısın?'' dedim ciddi bir tavırla.

Elleri, ayakları birbirine dolaştı. Sürekli gözlerini benden kaçırıyordu. ''Benim gitmem lazım Gölge! Sonra konuşuruz''dedi alel acele tavrıyla.

Kolundan çekiştirip oturtum banktaki yerine. ''Lütfen Optik.''dedim sessizce.

''Gölge bir şey olduğu filan yok! Hem inanmıyorsan sevgiline sor. Benim gerçekten gitmem gerekiyor. Pazartesi okulda görüşürüz''dedi cılız ses tonuyla. Hızlıca yürümeye başladı. Arkasından bağırdım.

''Benim olanı biteni öğrenmeye hakkım var. Bana neler olduğunu lütfen anlat Optik''dedim bağırarak. Geri geldi Optik. Konuşmadan banktaki eski yerine oturdu. Derin bir nefes aldı. ''Dinlemek istediğinden emin misin?''dedi gözlerini benden kaçırarak. ''Evet, evet.''dedim gözlerimi bir an olsun Optik'ten ayırmayarak. ''Ya inanmazsan?''dedi korkakarak. ''Optik sen anlat! Bırak kararını ben vereyim.''

''Tamam o zaman Gölge.  AMA...

BANA BİR SES VER !Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin