"Güzellik," dedi avukat orada bulunanların şaşkınlıktan irileşmiş gözlerine ve tutulan nutkuna aldırmaksızın, kapıdan çıkmaya hazırlanan kadının iki elini de kavrayarak, "eğer istemiyorsan asla yapmak zorunda değilsin. Bu kadar adam elbet başka yolunu buluruz."
Kutay, çok sayılı zamanlarda ve endişeleri tavan yaptığında böyle hitap ederdi. Bunu ve onun kendisine düşkünlüğünü bilen Tuğra: "Bu işi bitirmeliyim." dedi güven vermek istercesine gülümserken, "Bana şans dile."
Onun yerine sıkıca sarıldı ona adam.
"Dur lan," diye gürledi Başkomiser, "teçhizatı yerinden oynatacaksın."
Konudan bağımsız endişesi gülüşmelere neden olurken, ortamın da gevşemesini sağladı. O sırada daha farklı düşünce ve korkularla boğuşan Yakut'sa, karısının onca adamın ilgisini üstüne çekmesinden iyice rahatsız araya girdi. Diğerlerini resmen tepeledi ve Tuğra'yı Kutay'ın kollarından çekti çıkardı.
"Bunu kabul ettiğimde aklım neredeydi hiç bilmiyorum." dedi karısının gözlerinin içine bakarak.
"Artık vaz geçemeyiz." diye cevap verdi Tuğra, "Umalım da bir an önce bitsin."
Yakut, ardından gelen gülüşmeler ve başkomiserin itirazlarına aldırmadan, göğsüne çekti karısını ve kulağına fısıldadı: "Korkma sakın, ben varım."
Bu tek cümleyle ruhunun huzura kavuştuğunu ve bedeninin sakinleştiğini hissetti kadın: "İyi ki varsın." diye cevap verdi, an kadar kısa sığındığı yerden uzaklaştı ve kalabalık bir sivil ekiple çıktı kapıdan.
***
Başkomiser Tüfekçi, yıllardır Semih'in peşindeydi. Adamın saygın profili, zenginliği ve güçlü bağlantıları ona dokunulmasını imkânsız kılıyordu. Diğer yandan, benzer şeyleri yaşayan veya yaşadığını iddia eden kadınların hiçbiri Narin ve Tuğra kadar cesur çıkmamıştı. Bu güne kadar ki tüm suçlamalar çalışma masasının önünde utanç ve acı içinde sarf edilen cümleler ve gözyaşlarıyla sınırlı kalmıştı.
Onca sene sonra ilk kez o adi herifin yakasına yapışma fırsatını yakalamıştı. Sırf bu yüzden de özel izin aldıkları operasyona hazırlanırken kafalarını Tuğra ile bozdukları her hallerinden belli şu iki dingilin türlü şartını kabul etmesi, garip kaprislerini çekmesi, bu gün de yanında getirmesi gerekmişti. Yine de beklediğini elde etmesi ve o pisliği içeri tıkması durumunda katlandıklarına değeceğini biliyordu.
"Her şey tamam patron." diyen yardımcısının sesiyle düşüncelerinden kopan adam, konuşulanları daha iyi duyabilmek için ekibinin başında bulunduğu masaya yaklaştı.
****
"Hoş geldin." diye karşıladı kadını Semih.
Tuğra, korkularını ve mide bulantısını bastırmakta zorluk çekerek, beş yıldızlı otelin süitine adım attı.
"Hoş bulduk." dedi rahat davranmaya çalışarak.
Aylardır bu işin için çalışmışlardı. Tesadüfi görünen ancak detay detay plânlanmış karşılaşmalarla, onu asla gündeminden çıkarmamış adama yaklaşmış, yavaş ve güvenle ilerleyen bir iletişim başlatmıştı. En nihayetinde beklediği teklifi almış ve pislik herifin inine girmeyi başarmıştı. Bundan sonrası onun maharetine, adamın düşük çenesi ve ahlâkına bağlıydı.
"Ne içersin?" diye sordu bu sırada Semih yamuk bir gülümsemeyle. Bu şekilde dayanılmaz çekici olduğunu sanıyordu her halde.
Geçmişte düştüğü tuzağı hatırlayan kadın, ürpermesini engelleyemedi: "Ne verirsen."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUĞRA İLE YAKUT (SEVGİLİ OKUR SERİSİ)
General FictionMerhaba Sevgili Okur, bu defa anlatacağım tuhaf bir aşk öyküsü. Sevmeyi bilmeyen iki kalbin Tuğra ile Yakut'un birbirine tutulup kalmasının öyküsü. Okumaya başlamadan önce beklentilerini, fikirlerini, yargılarını ve kaygılarını bir tarafa bırak lüt...