Bölüm 14: Sen Ağlarsan Ben de Ağlarım

4K 419 33
                                    

"Gittiğim her yerde karşıma çıkmaya başlamıştı." diye anlatmayı sürdürdü Tuğra, gözlerini boşluğa dikmiş, ağır ağır konuşuyordu. "Bana ilgi duyduğunu fark etmiştim, ancak aynı şey benim için geçerli değildi. Hem yaşça büyüktü, hem de o sırada Varol'la birlikteydik."

Başka bir erkeğin adını bu şekilde duymak irkiltse de sesini çıkarmadı genç adam. Kontrolsüzce dudaklarından fırlayan isim, kalbinin ucunu sızlattı, yutkundu ve devam etti kadın:

"Bir gece düzenlenen after party'de buldu beni yine. Yalnızdım. Sohbet ettik bir müddet. Keyifli adamdı, beni eğlendirecek, güldürecek şeyler bulurdu hep. Bir ara kayboldu, geldiğinde elinde kocaman bir bardak su vardı: 

-Susamışsındır, dedi. Alkolü sevdiğimi ancak fazla içmediğimi, içsem bile dokunmadığını, son kadehin ardından buzlu büyük bardak soğuk su içtiğimi bilecek kadar iyi tanıyordu beni."

Gözlerini yumdu, başını geriye dayadı: "Son hatırladığım başımın feci şekilde döndüğü ve onun koluma girdiği.  Kendime geldiğimde, bir otel odasında, kocaman bir yataktaydım, yanımda da Semih vardı. Hiç bir şey hatırlamıyordum ve o sürekli ikimizin de sarhoş olduğunu, aramızdaki çekime karşı koyamayıp, yattığımızı söylüyordu.

Ona inanabilirdim belki, ancak eve döndüğümde iki gündür benden haber alamadıklarını, herkesin deliye döndüğünü öğrendim. Ayrıca da asla ilgi duymadığım bir adamla, hem de iyi giden bir ilişkim varken böyle bir şey yaptığıma inanamıyordum. 

Neyse işte... Biraz toparlanınca hemen o gün, yakın bir arkadaşımın yardımıyla güvenilir bir kliniğe gittim. Bazı tetkikler yaptılar. Neticede adamla ilişkiye girdiğim ya da onun benimle ilişkiye girdiği anlaşıldı. Bu arada kanımda da şimdi adını unuttuğum bir kimyasal buldular. İnsana bilincini saatlerce kaybettiren türden bir şeymiş."

Yakut, sükûnetini korumaya çabalıyor, her kelimesiyle yeniden ve yeniden dağılan kadını daha da hırpalamak istemiyordu. O anda tek dileği kırık yüreği onarmak, nebze de olsa teselli vermekti. Ancak nasıl yapacağını ne söyleyeceğini bilemiyordu. Nutku tutulup kalmıştı. 

Acı kahve rengi gözlerini hüzünle adamın yüzüne çevirdi bu sırada genç kadın: "Bana ne verdiyse o pislik, hâlâ hiç bir şey hatırlamıyorum. İki gün sürekli uyutmuş beni, bana ne yaptı, nasıl yaptı hiç fikrim yok.  Daha fenası ne biliyor musun?" dedi, "... Senelerdir her gece uyumaya, sabah uyanmaya korkuyorum. En çok da baş ucumda seviştiğimi hatırlamadığım bir erkek bulmaktan korkuyorum."

Kendisi de parçalara ayrılırken, yavaşça karısını göğsüne doğru çekti ve kollarıyla sardı adam. Öylece kaldılar bir müddet, neden sonra başını kaldırıp da kocasının profiline baktı kadın ve:

"Sen," dedi iyice doğrulmuştu şimdi, "ağlıyor musun yoksa?"

"Belki."

Tuğra ıslak yanakları avuçlarının arasına aldı, yüzünü yüzüne yaklaştırdı, gözlerini gözlerine dikti, titreyen ellerinin tersiyle akan gözyaşlarını sildi adamın ve dedi ki : "Ağlama lütfen. Sen ağlarsan ben de ağlarım." 

****

"Bu olayı, senden başka bilen var mı?" diye sordu Yakut. Gece epeyce ilerlemişti, oradan buradan konuşuyor, tekrar tekrar aynı konuya dönüyorlardı. Genç adam aklına takılan her şeyi öğrenmek ister gibiydi ve karısı da itirazsız karşılık veriyordu en saçma sorularına bile. 

"Sadece Kutay. Kliniğe götüren oydu, sonraki aylarda benimle ilgilenen de. Onun sayesinde peşimi bıraktı o it."

"Nasıl yani?"

İç geçirdi kadın, her hatırlayış onu kör kuyulara atıp atıp çıkarıyordu sanki: "Epeyce etrafımda dolandı, birlikte yaşamamızı istedi. Hatta evlenme teklif etti. Reddettim. Peşime gazeteciler taktı, yalan yanlış haberler yaptırdı, hakkımda dedikodular yaydı." 

Kocasıyla göz göze geldiklerinde yamukça gülümsedi: "Yani anlayacağın, aynı anda beş kişiyle aşk yaşadığım falan, çoğu şehir efsanesidir."

Öyle okkalı bir küfür savurdu ki Yakut, Sevgili Okur buraya yazmam mümkün değil, sadece taş duvarların bile kızardığını söyleyeyim sana. 

"Hakaretlerini her zaman çok yaratıcı bulmuşumdur." diye kahkahayı bastı kadın ve devam etti, "Neyse sonunda bir gün Kutay; hem dostum, hem de avukatım olarak faydalı bir ziyaret yaptı Semih'in işyerine ve önüne bazı belgeler koydu. Ondan sonra benden uzak durdu. Arada yine canımı sıkacak haberler ve söylentiler yayıyor ama eskisi kadar aldırmıyorum, o da fazla uzatamıyor zaten."

 Kanı, üzerine gaz yağı dökülmüş benzin gibi tutuşurken: "Yani hala seninle uğraşıyor mu?" diye sordu dişlerinin arasından adam.

Zarifçe omzunun tekini silkti acı kahve gözlerin sahibi: "Emin değilim. Sadece zaman zaman böyle bir hisse kapılıyorum."

****

"Tuğra," dedi adam ciddi bir sesle, yine aklına takılan başka bir şeyle, "her ne kadar gizlesek de yaşadıkların ortaya dökülebilir, kimliğin açığa çıkabilir, biliyorsun değil mi?"

Kadın, bir an düşündü sonra duruşunu iyice dikleştirdi ve: "Evet." diye cevap verdi, "Ama bunu sadece kendime değil Varol'a da borçluyum."

Eski sevgilinin adını duymak tabii ki hiç mesut etmemişti Yakut'u: "Ne alâka?" dedi sertleşen bir tonda.

"Narin..." dedi, sustu, yutkundu. "Varol'un kız kardeşi... Bir adam için çok fazla değil mi sence de bu?"

****

Gün ışımaya başlamıştı salonda. Yavaşça doğruldu Tuğra: "Biraz uyusak iyi olacak." dedi, "Sen de tükendin benim yüzümden."

Yakut, ani bir hareketle karısının bileğinden tuttu ve yanına oturttu tekrar. Zarif ve biçimli ellerini sıcak avuçlarının arasına hapsetti, yüzünü yüzüne yaklaştırdı, gözlerini gözlerine dikti, söylediklerini ve samimiyetini iyice görsün istiyordu.

"Dünyada hiç bir insan, hiç bir kadın senin yaşadıklarını hak etmez." dedi tane tane ve tekrarladı, "Dünyada hiç bir insan, hiç bir kadın senin yaşadıklarını hak etmez. Anladın mı?"

Transa geçmiş vaziyette başını olumlu anlamda salladı karısı. Minik bir gözyaşı kayıverdi yanağından. Serçe parmağıyla yakalarken o tek taneyi devam etti adam: "Sen çok kıymetlisin. Tanıdığım en cesur, en güçlü, en onurlu ve en güzel insansın." 

Nefes aldı ve tekrarladı: "Sen çok kıymetlisin. Tanıdığım en cesur, en güçlü, en onurlu ve en güzel insansın. Anladın mı?"

Aynı şekilde başını salladı genç kadın, dizi dizi iniyordu yaşlar şimdi yanaklarından. 

"Ağlama, lütfen." dedi Yakut tıpkı saatler önce kendisine söylendiği gibi ve tamamlarken cümlesini kollarıyla sardı sarmaladı teklifsizce Tuğra'yı o gece kimbilir kaçıncı kezdir: "Sen ağlarsan ben de ağlarım." 


TUĞRA İLE YAKUT (SEVGİLİ OKUR SERİSİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin