"Bir çocuk var." dedi kız uzandığı yatakta bacaklarının yarısını yere doğru sarkıtmış ve gözleri tavana dikili.
"Her zaman vardır." diye cevapladı abisi döner sandalyesini masadan, dikkatini bilgisayar ekranından kardeşine doğru çevirdi.
"Sürekli benimle uğraşıyor."
"Meselâ?"
"Alay ediyor... Saçımı çekiyor... Çirkin ördek diyor bana."
Buğra, güzel kahverengi gözlerini kız kardeşine dikti, son cümle dikkatini çekmişti. Tuğra, her şey olabilirdi ama çirkin asla. Ergenliğe adım attığı şu dönemde boyu uzamış, bedeni biçimlenmeye başlamıştı. Giderek de güzelleşiyordu aksine.
"Senden hoşlanıyordur, onun için böyle davranıyordur."
"Hadi canım." diye dudak büktü kız, "Senin de hoşlandığın bir sürü kız var hiç öyle davranmıyorsun ama."
Delikanlı, yakışıklı yüzünü daha da çekici kılan çarpık bir gülümseyişle cevap verdi: "Bazı tipler ilgilerini böyle belli eder." dedi. "Sen hoşlanıyor musun bakayım bu çocuktan?"
"Yok. Mümkünse üstüne benzin döküp yakmak istiyorum."
"Yakmışsın zaten." diyerek bastı kahkahayı abisi, sonra ciddileşti, "Bence kendi haline bırak, aldırma. Ama çok kafana takıyorsan, ben ilgilenirim onunla."
Buğra'nın korumacı tavrı her zamanki gibi neşelendirmişti Tuğra'yı: "Hayır, kalsın." dedi yattığı yerden doğrulurken, "Sakat kalır falan. Bir de vicdan çekemem, elin oğlu yüzünden."
"Sen bilirsin." dedi ve önüne döndü delikanlı, "Sahi?" diye sordu önemsemez bir tonda, "Gözleri ne renk?"
Onun takıntısını bilen kız, gülümsedi: "Mavi."
"Hmm. Yaramaz. Uzak dur ondan."
Çocuktan zerre hazzetmese de abisine takılmadan edemedi Tuğra: "Nedenmiş?"
"Mavi gözlülerden adam olmaz. Üzer seni. Kahverengi gözlüler iyidir."
"Senin gibi yani." dedi kız hafif istihzayla.
"Evet küçük hanım." diyerek yeniden kardeşinden tarafa döndü Buğra, muzip pırıltılarla yanıyordu bakışları. "Kahverengi sevmeyi bilir."
"Ona ne şüphe. Her hafta yeni sevgili yaptığını düşünürsek." dedi ve kahkahayı bastı Tuğra.
"Gül sen." dedi abisi, "Bak şuraya yazıyorum. Bir gün sen de kahve gözlü birine tutulacaksın."
"Yaa... Buğra... yaa..." diye itiraz etti kız.
****
"Abin haklıymış," dedi Yakut gülerek.
Tuğra, yattığı yerden elinin tersiyle oturur vaziyette yanında uzanan kocasının göğsüne vurdu : "Öyle söylersin tabii."
Genç adam, karısının saçlarına ufak bir öpücük kondurdu: "İstersen kızımıza Buğra adını da verebiliriz." dedi.
Sezaryana alınmasına dakikalar kalmış kadın bu tekliften çok hoşlanmıştı. Yine de: "Hatice Zümrüt Buğra, çok uzun değil mi?" diye endişelendi.
"Kime göre? Neye göre? Bence çok hoş durdu."
"Ben de sevdim." dedi Tuğra. "Biraz kalabalık ama güzel."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUĞRA İLE YAKUT (SEVGİLİ OKUR SERİSİ)
General FictionMerhaba Sevgili Okur, bu defa anlatacağım tuhaf bir aşk öyküsü. Sevmeyi bilmeyen iki kalbin Tuğra ile Yakut'un birbirine tutulup kalmasının öyküsü. Okumaya başlamadan önce beklentilerini, fikirlerini, yargılarını ve kaygılarını bir tarafa bırak lüt...