-Bölüm 36- Şimdi tek katlı bir evde yaşıyorum. (I Now Live in a One Story House)

69 4 0
                                    

Bütün hikayeleri videoyla birlikte okumanız tavsiye edilir.

----------------------

İki katlı eski bir apartmanın ikinci katında kalırken uymamız gereken iki kural vardı. İlk olarak, gece kapıyı kilitle ve ikinci olarak, merdivenin tepesine dikkat et. Bunlar doğal kurallardı. Eğer gece boyunca kapının kilitle kalmasını istiyorsan kattaki diğer bütün komşularının da kapısının kilitli olduğundan emin olmak zorundaydın. Anladığım kadarıyla, evin yönetimi kilitlenmiş kapılar konusunda çok katı davranıyordu. Her yere işaretler koymuş ve insanlara kapılarını kilitlemelerini söylüyorlardı. Yandaki adamdan duydum ki bazen geceleri etrafta dolaşıp bütün kapıları çıngırdatıp kilitlendiğinden emin oluyorlar fakat saldırgan olduklarını da inkar ediyorlar. Onları hiç duymamıştım, bir depremde bile mükemmel bir şekilde uyuyacağımdan asla uyandıramazlardı. Merdivenlere gelince, sadece basit basamaklar işte. Dik ve biraz zor merdivenler vardı ve bende o merdivenlerden düşüp ölen bir çift olduğunu duymuştum. İnsanların bilgilenmeye ihtiyacı var, bunda yanlış bir şey olduğunu düşünmüyorum.

Ayrıca, kız kardeşim ve ben orada mutluyduk. Leanne, odayı tam karşımdaki odayı alabilecek kadar şanslıydı. Biz de büyük bir ağabeyi ve küçük kız kardeşi arasında gelen geleneksel kavgaya rağmen birbirlerinin tarzından zevk alabilecek kadar yaşlıydık. Doğruyu söylemek gerekirse, nefret hala vardı fakat artık neşeli bir rekabete dönüşmüştü. Çok mutluyduk. Sadece... mutlu.

Her şey mükemmel değildi. Sürekli gök gürültülü fırtınaları olan bir bölgedeydik ve sık sık elektrik kesintileri oluyordu. Odam genelde yoğun derecede sabun kokardı. Kötü bir şey değil fakat bir süre sonra burnum için yorucu bir hal alıyordu. Leanne odası için zahmetli bir kilit geliştirdi ve bu kilitlerin yarısı birisi çekildiği anda dışarı çıkıyordu. Elbette taşınmak istedik ama aynı zamanda birbirimizin de yapabileceğinden emin olana kadar beklemek istedik. Keşke bilseydik, en ufak bir tehdit bile olsa ama hiç kimse yoktu. Soğuk noktalar yoktu, belli bir bölgeyi geçerken anormal bir titreme yoktu, garip sesler yoktu sadece geceleri sincapların çıkardığı sesler vardı. Önemsiz şeyler. Taa ki o geceye kadar.

Susuzluğun tam ortasında uyandım. İlk önce lavabomu denedim, tabii ki, elektrikler kesikti ve pompa çalışmıyordu. Sinir bozucuydu fakat ev sahipleri bu nedenle merdivenlerin tepesinde bir su tankı dolu tutuyordu. Fırtına uyarısı olmasına rağmen doldurmam lazımdı. Ama ne zaman bu düşünceyle karşı karşıya kalsam hep başarısız olmuşumdur.

Elimde fenerle dışarı çıktım. Merdivenin tepesindeki tankın yarısına kadar tıklamaya çalıştım ve boş olduğunu fark ettim ama o kadar önemli değildi. Çevrenin ışığı vardı ve şimşek sık sık mimarın binayla yaşadığı aşk ilişkisini anlatıp duruyordu. Tankın yanına gittim ve şişemi doldurmaya başladım. Gözümün köşesinden merdivenlerden aşağı doğru baktığımda hareketlenmeyi gördüm. Hani bir şey görürsünüz fakat sonra tekrar baktığınızda o gördüğünüz şey orada olmaz ya hani, o klişe işte.

Sonra, el fenerinin ışığıyla birlikte orada ne olduğunu görebildim. 

Sürünüyordu. Bacakları yoktu. Kalçasından altı kesilmiş, elleriyle acı çekerek ve yavaş bir şekilde merdivenlerden yukarı çıkmaya çalışan bir gövdeye benziyordu. Siyah bez... sanırım gömülmüştü Çünkü kıyafet üzerine pek uymuyordu. Siyah bezlerin içinde kaplıydı ve örtbas edemedikleri boş bir yer gösterdi, siyah değildi, beyaz kesinlikle değildi, ama midem isyan etmeden düşünemediğim basit bir yokluğu protesto etmek içindi. Bu uzay boş değildi, gezegenimizin ötesindeki vakum gibi, ama boşluktan daha azdı; açtı, içine çekilmişti, materyal ve fiziksel olanın tam tersi idi.

Sonra, şimşek çaktı, ama yine de bir şekilde onun şeklini görebiliyordum, merdivenlerden yukarı doğru çıkmaya devam ediyordu. Tam koşmaya başladığımda başka bir oda daha aydınlandı sanki kaçtığımı hissetmiş gibi başını kaldırdı ve–

Üzgünüm, ama yapamam. Hiçbir şey söylemeyeceğim ve tam tarifimi yazmayacağım... YÜZ!, eğer daha iyi bir açıklaması varsa. Bu sadece bir yüz olmamalı, bunca zamandır, hiç bu kadar korkunç, bu kadar ürkütücü, bu kadar tiksinç bir yüz görmemiştim. En azından beni çok etkiledi, nasıl karşılaştırılabilir? İşte bu... zafer! Sanırım, o geceden itibaren tüm bu dehşetten çıkarım yapar isek: bir daha asla kötülük görmeyeceğim, çünkü insanoğlunun yaptığı en kötü şey, o zaman bana karşı gelmiş olan en karanlık yansımasıdır.

Kaçtım. Başka ne yapabilirimdim? Odama koştum, elimden geldiğince hızlı koştum ve anahtarlarımı çevirmeye başladım. Tüm bunlar olurken merdivenlerden gelen sönük, sönük seslerin (burada bir kelime oyunu var sanırım o yüzden eklemedim.) farkına vardım. Ne kadar uzaktaydı? Yolun yarısında? Üçte ikisi? Kaç adım kaldı?

Sonunda, anahtarımı kilide soktum, kapıyı açtım, tekrar kilitledim, ve çöktüm. Adrenalin birden kayboldu. Ancak, hala onun yukarı ve aşağı git gel yaptığını duyabiliyordum. Fakat ikinci bir düşünme vakası için vaktim yoktu! Hala sürünüyordu; kapıma doğru gelirken elinin kaydığını duyabiliyordum. Kolu hareket ettirdi! Bir an çıngırdadı, sonra durdu. Kendimi rahatlatırken yandaki odanın kapısını zorladığını duydum fakat kilitliydi. Koridorun sonuna kadar indiğini duydum. Her kapıyı deneyip, kilitleri test ettiğini duydum. Diğer kiracılar kapılarını kilitli tuttuğu ve kendilerini o teröre teslim etmedikleri için oturup dua ettim.

Sonra tekrar geri döndü. Bu sefer tam karşımda ki koridordaydı. Düşündüm: Leanne. Lütfen... hayır!

Garip şekliyle karşımda duruyordu. Bir çıngırtı sesi duymak için dua ediyordum.

Kilit tıkladı ve kapı açıldı.

Elimden bir şey gelmiyordu. Bir takım işe yaramaz alet ve el fenerini kapıp kapıyı açtım. Aynı zamanda, merdivenlerden gelen çok tanıdık bir çığlık da vardı. Ona doğru koştum, diğer kiracılar kapılarını açtı ve dışarı bakmaya başladılar. Meşalelerle koridoru aydınlattım. İçimde bir umut ışığı vardı, ne kadar az da olsa oraya yeterince hızlı gidersem onun güvende olacağından emindim.

Fakat hayır.

Orada, en altta, kırık bir oyuncak gibi ufalanmış, el ve ayak izleri birbirinden hızlı kaybolan, Leanne idi.

----------------------------------------------------------------------------

Çeviriler şahsıma aittir.İzin alınmadan yayınlanması durumunda yasal işlem uygulanacaktır.

''Hikaye sahibi: papercrane1001

https://www.reddit.com/r/nosleep/comments/oqin0/i_now_live_in_a_one_story_house/''

Cry Okuyor - En iyi CreepyPasta HikayeleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin