Hocamın soruları bitmiş gibiydi ben akşamı beklerken dersler devam ediyor du. Elimi yüzümü yıkımak için kurs hocamdan izin aldım. İçime bir kurt çökmüştü hemen koşa koşa lavaboya gittim. Ağlamaklı gözlerle aynanın karşısında kendime baktım ve elimi yüzümü yıkadım derse girecektim ki moralim yine bozuldu.
Hemen dışarı çıktım.etrafıma bakındım her yer yüksek dağlarla çevrili içim o kadar darılmıştı ki kurstan kaçacak yer arıyordum bir an bile tereddüt etmeden yurdun arka tarafından atlayıp kaçtım her yer orman her yer dağ korkuyordum.
Ama yurda gitmekte istemiyordum saat öğlen üç gibi ama hava kapalı. Ben biraz tedirginlik içinde korkarak yurttan uzaklaşıyordum o kadar uzaklaşmıştım ki. Artık yurdu görmüyordum bile yaşım küçük olduğu içinmidirki bu kadar korkmam yoksa bulunduğum yerin kuytuluğumu hava yavaş yavaş kararmaya başladı ben iyice gözden uzak dağın başında bir yerdeyim.
Kuran kursu hocam Umut'a sormuş-Umut yeni gelen öğrencimiz nerde?
-Yusuf mu hocam.
-evet nerde Yusuf derse girmedi öğle namazından beri görmedim onu sen gördün mü?
-yok hocam en son bende sizinle beraberken gördüm.
-hmm tamam.
Dedikten sonra kuran hocam iyice tedirginleşti akşam olmuştu ve ben daha ortalıkta yoktum. hemen yurt müdürüne, jandarmaya, benim aileme haber verdiler.
Aradan bir saat geçmeden herkes yurtta toplanmış jandarma dağ da beni aramaya koyulmuş. Ben havanın kararmasıyla baya korkmuş bir şekilde ufak bir patika yolda yürüyordum hava baya soğumuştu üstümde ince bir ceketten başka birşey yoktu.gök yüzünde tek bir yıldız bile yok tu her tarafı bulutlar kaplamıştı. Ben ormanda ilerlerken uzakta bir ışık görünüyordu ilk başta tedirginlik içinde ışağa doğru gidim mi? Gitmiyim mi? Diye düşündüm sonra kararımı verip ışığın olduğu yere doğru adım attım ben gittikçe bana doğru yaklaşıyordu ışık yavaş yavaş giderken sağımda solumda sanki beni izleyen gözler varmış gibi hissediyordum sanki her an bir yerden biri çıkacakmış gibi oluyordum ışığa az kalmıştı biraz daha yaklaşınca elinde gaz lambası olan ihtiyar bana doğru geliyor. O kadar çirkin o kadar korkunç bir tipi vardi ki hemen arkama bakmadan diğer tarafa doğru kaçmaya başladım. Yaşlı adamda arkamdan koşuyor bana sesleniyordu
-hey evlat dur! Dur! Kaçma çok tehlikeli buralar dur.
Ben ihtiyarı dinlemden koşmaya devam ediyordum çünkü çok korkmuştum koşarken karşıma kocaman bir kurt çıkmasın mı artık ne yapacağımı bilemedim arkamda korkunç bir ihtiyar önümde vahşi bir kurt tam kurttan kaçim derken ayağım takılıp yere düştüm kurt bana doğru yavaş yavaş geliyordu tam üstüme atılırken silah sesi geldi ve önüme baktığımda kurt kanlar içinde yere serilmiş arkama baktığımda ise yaşlı adam elinde tüfek beni kurtarıp kurdu öldürmüştü
sonra. Beni kolumdan tutup kaldırdı.-niye kaçıyorsun be evladım nefes nefese bıraktın beni tabi benimkide laf gece gece kim olsa kaçırdı tabi.
-korktum sizi bir an görünce o yüzden kaçtım
-neyse kalk hadi gidelim
-nereye şu gördüğün tepenin orda evim var oraya gidip sıcak sıcak bir çay içip anlatırsın neden bu saatte burda olduğunu nerden geldiğini.
-ben biraz tedirginlik içinde sesim titreye titreye tamam dedim.
Sonra yaşlı amcanın yanında evine doğru yola koyulduk.
Yol baya tenhaydı ben korku ve pişmanlık içindeydim ama yapacak birşey yoktu baya yürüdük ben yaşlı adama sordum-ne kadar kaldı.
-gelmek üzereyiz on beş dakikaya orda oluruz dedi.