O gün okuldan sonra rüzgarla birlikte babasının kitap dükkanına gittik ben daha önce yurtta Bi kaç ke bu kadar kitabın içine girmiştim. Ama pek ilgilimi çekmezdi kitaplar kitapların arasına daldık rüzgarla ben kitaplara boş gözlerle bakarken rüzgar hayranlık içinde bakıyordu bir türlü anlıyamıyordum ne var Dı şu kitaplar da biz kitaplara bakıp gezinirken Rüzgarın babası
Selim Amca Bize doğru geldi ve bana dönüp Ne tür Kitaplar okuduğunu ne tarz kitapları sevdiğimi sordu tabi ben içimde kendi kendime diyorum ben kitapları sevmem ki şimdi ne cem adama o sıra aklımdan geçen dile vurdu ve tarihi kitaplar dedim bu dememle birlikte Selim Amca elini omzuma koyup gel bakalım dedi.
Sıra müşteriler girip çıkıyor Selim Amca Benle ilgilenirken de oğlu rüzgar da müşteriler le ilgileniyor du.
Selim Amca beni tarih kitaplarının olduğu bölüme getirdi burada Bi sürü padişahın, devlet büyüklerinin,meşhur yazarların,filozofların eserleri biyogragi, otobiyografi ve anı tarzında kitaplarla doluydu hepsine boş gözlerle baktım sonra selim amca ilk rafın ortasından Bi kitap çıkar Dı ve bana uzattı.
Kitabı bana verdi bende isteksiz Bi şekilde aldım ve sonra başladı kitabı övmeye Selim Amca kitabı o kadar övdükü kitabı okuyasım geldi kitabın yazarıyla adı Amin Maalouf'un Semerkant adlı eseriydi
Kitap Ömer Hayyam la Cihanın aşkını O sıra Hassan Sabah adında Bi Şahsın yani şahıs dediğime bakmayın İslam adı altında teröristlik yapan biri geçiyor.Pek okuma taraftarı değilim tabi ama Selim Amca Hassan Sabah'ın 34 yıl boyunca girdiği Bi kaleden ( Alamut Kalesi) çıkmadan ordular kurup ortalıpı nasıl karıştığını anlatınca biraz daha şevkim geldi kitaba aldım elime sonra Selin amcaya teşekkür edip Rüzgar'ın yanına gittim.
Rüzgar da alacaklarını halletmişti o sıra birlikte çıktık onla yavaş yavaş sohbet ede ede evime gittim Rüzgar da evine gitti.
O akşam yemeği yedikten sonra odama gidip kitabımı okudum hiç okuyasım yoktu ama başladım bir sayfa iki sayfa üç sayfa derken kitap beni içine çekti baya sardı Olayları gördükçe merakla Bi sonra ki sayfada ne olacak diye diye kitabı yarılamışım aradan da baya saat geçmiş yarı uykulu halde ne olcka diye okurken uyuya kaldım kitabının etkisinden midir nedir rüyamda Alamut Kalesine Hassan Sabah'ı ziyarete gidiyordum.
Tabi sabah olunca uyandım kitap daha bitmemiş ama ben okumak istiyorum okula giderken yanıma aldım kitabı devamı nı okumak için.
Okula doğru giderken bu kez otobüsü değilde yürümeyi tercih ettim yolda giderken de aklımda sürekli dönüp dolaşan şeyleri yanıtlamakla uğraşıyordum.
Ah şu benim çok düşünen beynim ben böyle düşüne düşene giderken
Yolda Dilara yla karşılaştım bana seslendi tabi oda okula yürüyerek gidip biraz yürüyüş yapıp hava almak istemiş galiba.
Bi sıkıntı vardı sordum söylendi ama hissettim canını daha falza sokmamak için üstlenmedim sonra ikimizde suskun ve düşünceli yolukuza devam ettik.Okula Vardığımızda Dilara ya dönüp.
__Dilara Bugün Anlatmadın ama bir gün anlat içinde ki sıkıntı. Derdini dinlemeyi çok isterim belki Bi çare bulur kafanı içini biraz huzura erdiririz dedim
__ tabi Yusuf anlatırım dertleşiriz Bi gün inşallah
Dedikten sornra ikimizde sınıfımızın yolunu tuttuk ben yine her zaman ki sırama geçtim ve kitabımı açtım okumaya koyuldum dersler okul artık sıkmaya başlıyor du ama mecbur dum işte okumaya.
Elime kitabımı aldım kitabıma kaldığım yerden devam ettim sonra hoca derse girdi dersini anlatıp çıktı aklım hem kitapta hem de Dilara daydı.
Neydi acaba bu kızın derdi diye düşünüp durdum kitaba da pek odaklanamadıpım için yarıda bıraktım ama kitabı da merak ediyordum.
Son derse kadar böyle geçti rüzgar beni yanına çağırdı ve neyim pldupunu sordu ben ise cevap vermek yerine çantamı alıp çıktım sınıftan bugün kitapçıya da gitmedim. Ama bildiğin bişe vardı ben bu kıza tutulmuştum ya ilk gördüğüm günden beri onun bu sıkınlı durumu bendim de içime dert oldu acaba neydi derdi.